8

478 41 14
                                    

Öğlen saat 12.00 olmuş ve Jimin'in dersleri bitmişti. Fırsat bu fırsat diyip koşarak Taehyung'un sınıfına doğru atmıştı kendini.

Sınıftakilerin ona açıkta bir şey varmış gibi bakması tuhafına gitse de siktir edip Taehyung'u görme umuduyla sınıfı taramaya başlamıştı.

"Yine mi sen lan?"

Gelen tanıdık sesle arkasını dönmüş ve muhtemelen birazdan kavga edeceğini bildiği çocuğun yaka kartına bakıp adını öğrenmişti.

Park Chanyeol

"Heee benim, beğenemedin mi Chanyeol efendi?"

Chanyeol kaşlarını çatıp sormuştu.

"Ne arıyorsun lan burda. Ben sana bir daha gözüme görünme demedim mi?"

"La hatırlamıyor musun mu yoksa?" diye kıvırmaya başlamıştı Jimin.

"Neyi hatırlamam gerekiyordu?" diye yanıtlamıştı onu Chanyeol.

"Biz seninle küçükken hep birlikte bu mahallede oynardık. Unuttun mu lan? Ben ebe olurdum sen beni kovalardın."

"Hmm öyle miymiş?" Chanyeol tatmin olmamış gibi başını sallamıştı.

Jimin ise belki yırtarım diyerek "Öyle tabii ya, öyle" demişti.

Chanyeol birkaç adım daha atarak Jimin'le aralarındaki mesafeyi bir iğne boyutuna taşıyıp çenesini yukarı doğru kaldırmıştı.

Jimin onun bu haliyle daha da korkutucu olduğunu düşünüp yutkundu.

Vücudunun her tarafı da onunla aynı fikirde olduğunu gösterir gibi terlemeye başlamıştı.

"Ben 2 sene önceye kadar hayatımın her anını Amerika'da yaşadım yarrak otu."
Jimin, Chanyeol'un tükürerek konuşmasından iğrenmiş şekilde yüzünü ekşitmiş ve aklına gelen en son fikirle konuşmuştu.

"Götümü dört yol ağzında siksinler ki doğru söylüyorum, niye bana inanmıyorsun?"

Chanyeol sabrı taşmış biçimde kızarmış yüzüyle "Bi sus amina koyim, konuştukça batıyorsun" diyerek arkasındaki birkaç çocuğa doğru ıslık çalmıştı.

Jimin sıçtığını en derin hücrelerinde hissetmişti.

Kavga çıkacağını biliyordu ama hiç bu kadar hızlı olacağını düşünmemişti.

Adamlar ona doğru geldikçe geri geri adımlar atıyordu.

Hepsi nerdeyse onun 2 katı gibiydi ve onlar karşısında hiçbir şansı yoktu.

İçinden dua etmeye çalışmıştı ama daha sonra aklına hiç dua bilmediği gelmişti.

Adamlar ona doğru bir şeyler söylüyordu ama o duyamıyordu.

Sonunda içlerinden biri yüzüne yumruğunu geçirdiğinde Jimin'in gözleri fal taşı gibi açılmış ve onlara karşı hiçbir şansı olmadığını kabul edip kendini olayın akışına bırakmıştı.

ayranım dökülmesin • vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin