𓆩4𓆪

856 72 20
                                    

Dersler bittiğinde Jiyong beni evime bırakacağını söylemiş eve vardığımızda annemden kendisi izin almıştı. Aslında bu konunu anneme söylemeden Jiyonga annemin izin vermediğin söyleyecektim ama annem Jiyongun yanında izin vermiş bende pek bir şey söyleyememiştim. İşden çıkdıktan sonra ne kadar istemesemde Jiyongun evine doğru ilerledik.

İçimde garip bir korku vardı sürekli içimi ateş basıyordu. İlk kez onunla baş başa kalacakdık ve ileriye gitmemesi için Tanrıya yalvarıyordum. Birlikte eve girdiğimizde boynumdan öpüp konuştu.
"Rahatına bak yavrum. Üzerine rahat bir şey-"
"Gerek yok"
"Tamam o zaman ben üzerimi değişip geliyorum"
Başımla onaylayıp salon olduğun düşündüğüm yere ilerledim. Evleri çok büyük sayılmazdı. Onlarında durumu bizden biraz yüksekti. Tek katlı, 5 ve ya 4 odalı klasik evlerdendi işte.

Biraz sonra Jiyong geldi. Üzerinde eşofman ve tshirt vardı. Onu süzdüğümde onu havalı gösterenin giysileri olduğun fark etmiştim. Çünki bu ev hali onu gözümde daha çok düşürmüştü.
"Aç mısın? Ben çok açım hadi bir şeyler hazırlayalım sende işden yeni çıktın yemek yememişsindir"
Başımla onaylayıp ayaklandım.

Birlikte mutfağa girdiğimizde bir süre boş bakışlarla mutfağa bakıp sonra birbirimize bakdık
"Annem bir kaç gün idare etmem için yemekler hazırlamıştı. Onları ısıtalım"
"Olur"
Birlikte güzelce sofranı hazırladıktan sonra Jiyong babasının şaraplarından birin açtı. Ben içmeyeceğimi söylediğimde bana meyve suyu kendine şarap döktü ve birlikte masaya oturduk.
"Bugün bizim günümüz keşke sende içseydin yavrum"
"İçki içemiyorum Jiyong"
"Tamam sen bilirsin"
Aslına bakılırsa ona güvenmiyordum. Bu yüzden onun yanında sarhoş olmak istemiyordum. Kendime geldiğimde pişman olacağım şeyler yapmış olabilirdim.

Birlikte küçük küçük sohbetle geçen yemeğin ardından ben salona geçmiş o da sofranı toplayıp geleceğin söyledi. Ona yardım etmek istesemde izin vermemişti. Jiyong 2 kadeh içmesine rağmen hafiften sarhoş olmuştu ama belli etmemeye çalışıyordu. Pencereden dışarıyı izlerken ilk kez bu kadar rahatsızdım. Arkamdan sarılan ellerle irkildim. Jiyong olduğun anlamam saniyelerimi aldı. Ellerin karnımda birleştirip daha sıkı sarıldığında rahatsızca kımıldandım. Başımı kaldırdığımda beni izleyen bir çift gözle karşılaştım

"Çok güzelsin yavrum. Beni delirtiyorsun"
Zar zor gülümseyip ondan uzaklaşmak istediğimde kolların sıkılaştırıp yüzün boynuma gömdü. Boynuma küçük küçük öpücükler bırakıp mırıldandı
"Seni seviyorum"
Arkamdaki beden korkuyla titrememe sebep olurken mırıldandım
"Bende seni. Hadi film izley-"
"Siktir et filmi yavrum"
Beni kendine çevirip pencereyle arasına aldı
"Benim olmanı istiyorum"
Gözlerim sonuna kadar açılırken anlamazlığa vurdum
"Ben zaten seninim Jiyong"
Gülümseyip yanağımdan öptü uzunca
"Ne söylemek istediğimi biliyorsun"
Eli sweatımın içine girdiğinde donup kalmıştım. Yüzü boynuma gömülürken diğer taraftan eli arsızca vücudumda geziniyordu.

Onu itemiyordum dur diye bağıramıyordum. Ne yapmam gerektiğin bilmiyordum kaskatı kesilmiştim. İlkimin Jiyong olması isteyeceğim en son şey bile değil. Şuanda bir şey bulmalıydım. Bu sırada telefonumun sesiyle avuç içlerimi Jiyongun göğsüne bastırıp hafifce ittim
"T-telefon"
"Boş ver-"
"Saçmalama önemli bir şey olur"
Zorda olsa ondan uzaklaşıp masanın üzerindeki telefonumu aldım. Jiyongun üzerimde olan arsız bakışların umursamadan telefon numarasına bakmadan açtım

-"a-alo?"
-"Alo. Merhaba-"
O an aklıma gelen şeyle konuştum
-"ne? Nasıl? Jihyun mu hastalanmış?Tamam hemen geliyorum"
-" ne? Dur!-"
Telefonu kapatıp sanki endişeliymiş gibi bana anlamaz bakışlarla bakan bedene baktım
"Jiyong kardeşim hastalanmışta benim acilen gitmem gerek"
Endişeyle yanıma geldi
"Ne? İyi gibiydi?"
"Bilmiyorum. Gitmem gerek"
"Yavrum annen hallede-"
"Saçmalama Jiyong. Yalnız bırakamam"
Bıkkınca nefesin dışarı verdi
"Tamam gel bırakay-"
"Gerek yok taksiyle gideceğim saat çok geç"
"Saçmalama-"
"Gerek yok dedim Jiyong! Sana haber veririm"

My Best MistakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin