7. BÖLÜM: "Yas"

1.1K 61 133
                                    



7. BÖLÜM
"Yas"

İlk bisikletime abimle binmiştim.
İlk sinemama beni abim götürmüştü.
İlk marka ayakkabılarımı abim almıştı.
İlk okul gösterime abim gelmişti.

Babam bizi tek ettiğinde bana sadece abim sarılmıştı.
Üniversite sınavına girdiğimde kapıda sadece abim vardı.
Evdeyken sadece onun yaptığı yemeklerin lezzeti olurdu.

Bazen çok mutluydu, bazen en öfkeli.
Bazen çok inatçıydı, bazense en anlayışlı.

Değişmeyen tek şey bizim birbirimize olan sevgimizdi.
Değişmeyecek olan tek şey benim ona olan sevgim kaldı.

Yüreğimden bir parça burnumun dibinde yanıyormuşçasına kokuyordu her yer. Nefesim batıyordu is solumaktan. Ciğerlerime saplanan kederden değil, yüreğime sokulan yalnızlıktı beni en çok yıpratan.

Omzumda bir el vardı;
O eli kırmak istiyordum,
ama o el olmasa ayakta duramazdım.

Elin sahibinin burnuma tuttuğu mendille irkildim. "Burnun kanıyor birtanem." Sırtımı gövdesine yaslayıp başımı hafifçe eğdi. "Durana kadar böyle dur, tamam mı?" Kulağıma fısıldadığında onu onaylamadan beni tuttuğu pozisyonda kalmıştım.

Tüm yükümü gövdesine yaslayıp durdum. Dualar okunuyordu lakin ben hiçbirine 'amin' diyemiyordum.

Annemi gördüm. Ancak tekerlekli sandalyeyle gelebilmişti, bayılmak üzereydi. Yükümü çekip konuştum. "Annem, hiç iyi değil."

"Onun yanında insanlar var Hazel..." Mendille burnumu temizleyip fısıldadı. "...Seni bir başına bırakamam."

Edis'siz yapayalnızdım. Abim defnedilirken gözlerimi kaçırdım, yavaşça yüzümü çevirip kafamı Edis'in göğsüne yasladım.

Edis burnunu çektiğinde kafamı ilk defa kaldırmıştım. Edis'in gözlerindeki kızarıklığı gördüğümde ilk kez ağlamaya başlamıştım.

"Birtanem, nefes al n'olursun." Yüzümü elleriyle kurulamaya çalışıp mentollü nefesiyle suratıma üfledi. İrkildim. Titreyerek ciğerlerimde takılı kalan nefesini üflediğimde bana sarıldı. "Çok korkuttun beni." Diyerek saç diplerime derin bir öpücük kondurdu.

Toprağı gördüm, abimin üzerindeki toprağı. Öyle kalındı ki o toprak, nefes alamayacağını düşündüm. Düşünmek beni çaresizce nefessiz bıraktı.

Birden mezarlıkta dağılan insanları görmek incitmişti beni. Geriye biz kalmıştık. Annem, Edis, ben.

"Rengin gidiyor Hazel, su içmek ister misin?" Başımla reddettiğim sırada arkadaki sese kulak verdim. "Senin yüzünden oldu."

Ürktüm. "Ne?" Diye fısıldarken Edis tuttu beni. "İpek hanım şimdi sırası değil, lütfen."

"Sana almıştı o arabayı." Vücudum birden karancalanmaya başlamıştı. Ağzımı oynatamadan annemin neredeyse kırmızı olan gözlerini gördüm. "Allah da seni evladınla sınasın." Birden vücuduma damla damla hakim olan ıslaklıkla ellerimin uyuştuğunu hissettim. Bulutlar üzerimize yağdırırken annem ayağı kalkıp bana doğru ilerledi. "Sen beni ancak çocuğunu kaybedersen anlarsın!"

İNGİLİZ MANTIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin