5. BÖLÜM: "Sol"

1.9K 76 196
                                    


Zaman zaman ne yazacağımı bilemediğim anlar olurdu; Fakat en sonunda başka bir cümleyle kendimi ifade etmeyi bulurdum.
6 Şubat'tan beri bulamıyorum, kelimelerim gerçek anlamda kayıp.
Herkese geçmiş olsun.

İyi okumalar.
🖤


5. BÖLÜM
"Sol"

Gözlerimi araladığım anda gelen sese kulak astım. "Günaydın." Başımda suyunu yudumlayan Edis'i görebilmek için ellerimle gözlerimi ovuşturmuştum. Sabah promosyonu olan çatallaşmış sesimle, "Günaydın." Diye mırıldanıp yataktan kalktım.

"Yanımda kaldığın için teşekkür ederim." Edis'e bakıp başımı salladım. Uyku sersemi biriyle ciddiyetle konuşması ayrı bir ironiklikti. "Önemli değil, Edis."

"Senden önce hiç bu kadar iyi uyumamıştım." Dalgın bakışlarım zemindeydi, sanki onu hiç duymamış gibi konuştum. "Benim yüzümü yıkamam gerek." Diyerek odadaki lavaboya girdiğimde kendime buranın onun lavabosu olduğunu fark edip yüzümü buruşturdum.

Yüzümü yıkayıp kurulamadan çıktığımda, beni beklermişçesine konuştu. "Belma teyze sade bir nikah olduğu için takım elbise göndermiş."

"Gerçekten mi?" Ellerimi alkış yaparcasına birleştirdim. Uykumu ancak bu değerli bilgi açabilmişti. "Bu evliliği ailemden gizli yapmamız o kadar iyi oldu ki! Bu benim hep hayalimdi."

"Evlenmek mi?" Gözlerimi devirdim. "Hayır tabii ki, evlenirken takım elbise giymek."

"Bunun ailenle ne alakası var?" Dediğinde bıkkınlıkla konuştum. "Anneme göre gelin dediğin gelinlik giymeli, özellikle şu dantelli, ev perdesine benzeyen gelinliklere bayılıyordu. Lisede bu gözler nasıl modeller gördü, bir bilsen!.." O kadar dikkatli bakıyordu ki bir an yanlış bir şey anlattığımı düşünüp ona baktım. "Bir sorun mu var, öyle bakıyorsun.."

"Seni dinlemekten keyif alıyorum..." elleriyle birkaç hareket gösterdi. "...Heyecanlanınca ellerin durmuyor, böyle oluyorsun." Sırıtarak ona baktığımda konuşmaya devam etti. "Ve sürekli dudaklarını yalıyorsun, eminim ki, dudaklarını kurutan etkenlerden biri de bu."

"Sanırım sadece sesimi değil, bedenimi de dinleyen tek kişisin." Yüzüne yayılan sırıtışla yüzümü inceledi. "Tek olmama sevindim."

O kadar çok birbirimize bakmıştık ki gözlerimi kaçırmak üzereyken konuştu. "Kahvaltı için kruvasan sipariş ettim, mutfakta bizi bekliyor."

Şaşırarak suratına baktığımda meraklı bakışlarla konuşmamı bekledi. "Okulumun yakınında bir kafe var ve tahmin et orada kahvaltı ederken yemeyi en sevdiğim şey ne?"

"Kruvasan konuştuğumuza göre poğaçadır." Dediğinde alayla omzuna vurdum. Bir anda canımın acıdığını hissedip kaşlarımı çattım. "Sporu biraz abartıyorsun herhalde.." Diye mırıldandığımda hızlı davranarak elimi tuttu. "İyi misin?" Parmaklarıma dokunduğunda gülerek elimi geri çektim. "İyiyim tabii ki, dalga geçiyorum." Ayağı kalıp onun konuşmasına fırsat vermeden konuştum. "Sen istersen aşağıya geç ben de telefonumu alıp gelirim, en son şarjım bitmişti."

Odama geçerken kapıya kadar peşimden gelmiş sonra, "Aşağıda görüşürüz." Deyip koridordan geçip gitmişti. Odaya girip telefonumu komodinden alırken komodinin hemen yanındaki çantamı görüp kaşlarımı çattım. Dün çantamı buraya getirdiğimi hiç hatırlamıyordum.

İNGİLİZ MANTIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin