8. BÖLÜM: "Çok"

1.1K 58 159
                                    



8. BÖLÜM
"Çok"

Dışarıda kar yağıyor, gönlüm bahar.
Onu beklemediğimi söylediğim her gün onu bekledim. Bugün beni gören herkesin fark edeceği kadar çok kez camların kenarında belirmiştim. Kar yağışından ötürü bana atmış olup sildiğim mesajlarda 2 gün geç gelebileceğini belirtmişti. Ama sonuçta gelecekti, en önemlisi de beni terk etmemişti.
Ta ki; Kapının ritmik çalışından anlamıştım geldiğini, heyecanla kapıya koşsam da aksine yavaşça açmıştım. İlk elindeki beyaz gül buketini gördüm, sonra suratındaki o muzip gülümsemeyi. "Ee, sarılmayacak mısın kocana?" gülümsememeye çalışırken bana izin vermeden kendi sarılmıştı. "Çok özledim." Diyerek saç diplerimi ne kadar öptüğünü sayamadım. Sırıtarak Edis'ten ayrılıp başından beri suratımın düşmesine neden olan yaraya baktım. "Kaşına ne oldu?"

Dokunacakken beni durdurup avucumun içini öpmüştü. "Ufak bir sıyrık sadece." Gül buketini bana uzatıp elini ceketinin iç cebine iliştirdi. Kutuyu tek eliyle açık bir şekilde bana uzatırken içerisinde yüzüklerim olduğunu görünce tebessüm etmiştim. "Onlar da seni özlediler." Boşta kalan elimi uzattığımda Edis sanki bir evlilik seremonisideymiş gibi yüzükleri yüzük parmağımdan geçiriyordu.

"Kim gelmiş?" Diyerek kapıya gelen Kutay'a bakıp gülümsedim. "Kocam." Edis'in ifadesini görünce biraz şaşırmıştım. "Kutay'la fakültelerimiz çok yakınmış, Leyla'yla Efnan'a beni sorunca evime kadar baş sağlığı dilemeye geldi. Son bir aydır çok yakın arkadaşım."

"Merhaba Edis, tanıştığımıza memnun oldum..." Edis'e elini uzattığında Edis gözlerini ona dikip dikkatle bakmaya başlamıştı. Belki bir dakika sonra tüm kibriyle sorusunu sordu, "Uyuşturucuyu ne zaman bıraktın?"

Şaşkınlıkla Edis'e baktım.
"Nasıl? Sen onu tanıyor musun?"

"Hayır sadece insanları tanıyorum, bir uyuşturucu geçmişin var..." Kutay'ın elini sıkıp iç kolunu görecek şekilde çevirdi. "...Bırakmak senin için zor olmuştur."

"Bıraktıran kişiye minnettarım." Edis Kutay'ın elini sıkmayı sertçe bırakıp bana döndü. "Annen nerede?"

"Doktorum Burcu'yla konuşmuştun o hafta onun için bir program ayarladı, haftalardır hastanede bugün de Kutay ile ziyaretine gidecektik."

"Benimle gidersin artık." Kaşlarım çatıldığında Kutay omzuma dokundu. "Sorun değil Hazel, kocanla da vakit geçirmek sana iyi gelecektir...Görüşürüz tatlım." Yanağıma sesli bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Görüşürüz Kutaycım." Onunla vedalaşırken Edis'in suratındaki memnuniyetsiz ifadeye takılı kalmıştım.

Kapı kapanır kapanmaz Edis konuşmuştu. "Gece neden burada kaldı?"

Nereden anladığını anlamayarak ona baktım. "Sen, nereden biliyorsun?"

"Ayakkabıları içerideydi, pantolonu epey kırışıktı, senin büyük kapüşonlarından birini giymiş ve sabah tezgâhtaki sağlıklı çikolata barını tükettiğini varsayarsak mutfakta akşamdan kalma iki kase var...Dün burada kaldı. Öyle değil mi?"

"Evet kaldı ama..." Yüzünü sıvazlayıp kapıya yönelirken üzerindeki ceketi hırsla çıkarttı. "Seni arabada bekliyorum."

Kapıyı çarpıp çıktığında irkilmiştim. Onu anlamak bu kadar zor olmamalıydı. Sinir bozukluğuyla elimdeki gülleri bir kenara bırakıp montumu giydim. Telefonumu ve cüzdanımı salondan alarak dışarı çıkmıştım. Montumun iç cebindeki anahtarla kapıyı kilitledikten sonra arabaya doğru ilerlemiştim. Nezaketini bozmayıp içeriden kapımı açtığında gözlerimi devirmeden edemedim.

İNGİLİZ MANTIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin