•]{07]{•

117 13 11
                                    


07072021 ~ 0130

~~~

"Chanhee bugün okula gelmedi."

Kevin, ona omzundakinin düşünceli halini soran Younghoon'a cevap vermiş ve Juyeon'la çoktan dalga geçmeye başlayan arkadaşına gülerek eşlik etmişti.

Juyeon ise pek oralı olmamış, derince bir nefes alırken söylenmişti.

"Birden fazla part time işte çalışıyor. Sağlığından endişeliyim."

Kevin arkadaşının içini rahatlatmak istercesine saçlarını patpatlarken Younghoon dalga geçemye devam ediyordu. Yun'un ise sinsi aklından yine bir şeyler geçiyordu.

"Okula neden gelmediğini öğrenmenin tek bir yolu var."

Gülümseyen gözleri Younghoon'u bulduğunda kafasına güzelinden bir kalem yemişti.

"Onunla asla konuşmam."

~~~

"Sen tam bir şerefsizsin."

Yun onu peşinden sürükleyen bedene söylenirken Younghoon Changmin ile asla yalnız konuşmayacağını direterek Yun'u da yanına almıştı.
Arkadaşı kaçmasın diyede en değer verdiği ipad i rehin almıştı.

"Benimle uğraşan senin benden eksik bir yanın yok şahsımca."

"Bekle Changmin mi o?"

"Ne?"

Yun'un baktığı yere dönerken arkadaşı kahkaha atarak Younghoon'un rehin aldığı ipad i alıp çoktan gözden kaybolduğunda, bir başına bırakılmış beden okulun tiyatro binasının önünde kalakalmıştı.

"Sana bunun hesabını soracağım!"

Aklındaki intikam planlarını bir kenara bırakıp bu saçma sapan işi hemen bitirmek istiyordu. Daha sonrasında Yun ile arkadaşlığını bitirip Juyeon'lada Chanhee'yi unutana dek konuşmama fikrindeydi.

El mecbur sinirle binanın içine girerken salonlardan birinde pratik yapan Changmin'i aramaya koyulmuştu. Çatık kaşları ve huysuz tavrıyla kesinlikle onu dışarıdan gören herkes ne kadar sinirli olduğunu anlayabilirdi.
Büyük koridorun sonundaki salondan gelen müzik sesisyle adımlarını oraya yöneltmişti.

Changmin'in içinde bulundukları hafta içerisinde solo sahnesi olacaktı. Büyük olasılıkla solosuna çalışıyor olmalıydı. Younghoon salonun ağır kapısını omzuyla itip içeri girerken Changmin'in büyük bir gürültüyle yere düşmesi onunla eş zamanlı olmuştu.

"Sorunun ne senin!"

"Solo sahnene iki günden az kaldı ve hala mükemmel değilsin! Toparla kendini."

Eğitmen kadın yerden hala kalkamayan öğrencisini kaldırma zahmetinde bulunmadan azarlamaya devam etmiş, sonrasında daha fazla çalışması gerektiğini söyleyerek sahneden ayrılmıştı.

Younghoon gerçekten fazla yanlış bir zamanda gelmişti. Changmin'e deli gibi öfkeli olsada duyguları yerdeki bedenin en azından ayağa kalkmasına yardımcı olması için ona yalvarıyordu.

Changmin için endişe etmek istemesede belkide hayatında en çok onun için edişe ediyordu.
Kendi kendine verdiği büyük savaşın sonunda hafifçe öksürüp varlığını belli etmiş ve mırıldanmıştı.

"Sanata olan saygım arka planını gördükten sonra biraz yok oldu sanırım."

Kurduğu cümleyle histerikçe gülmüştü Changmin.
Yorgun bir gülüştü bu. Tamamen bitmiş haldeydi.

"Kızmakta haklıydı. Hata yapıp duruyorum."

Terli saçlarını geriye doğru tararken sahenye çıkan merdivenleri kullanarak hemen karşısında dikilmeye başlamıştı Younghoon. Kalkamsı için uzattığı eliyle bakıyordu Changmin'e.

"Sana aşağıdan bakmak boynumun ağırmasına neden oluyor. Kalk ayağa."

Changmin ise deli gibi ağrıyan bileğiyle kalkabileceğini pek sanmıyordu.

"Otur o zaman."

Ona elini uzatan bedenin elini tutarak yanına çekerken Younghoon sabır dilenircesine elini çekip söylenmişti.

"Chanhee'nin nerede olduğunu biliyor musun?Okulda yoktu hiç."

"Dün çok çalışmıştı. Okula gelirse onu öldüreceğimi söyledim."

Gözlerini Changmin'in tuttuğu ayak bileğinden çekip anlıyormuşçasına kafasını salladı.
Solo sahnesine sadece iki gün kalmışken ayak bileğini incitmesi onun için pekte iyi olmamıştı.

Büyük olasılıkla biraz önce azarkar yağdıran kadında Changmin'in bileğini incittiğini farketmemişti.

Sahne kıyafetleri üzerindeydi. Parıltılı boncuklarla özenle işlenmiş ince beyaz bir gömlek giyinmişti. Terden ıslanmalarına rağmen dağılmış saçlarıyla görünüşünden tek bir şey bile kaybetmemişti. Güzeldi. Gerçeğine çok yakın olan bir prova yapıyor olmalıydılar.

"Kalkabikecek misin?"

Changmin Younghoon'un sorusuyla kafasını olumsuz anlamda sallamış ve acıyla kapamıştı gözlerini. Her şeyi berbat etmişti.

"Chanhee'yi arayacağım. Telefonun nerede?"

"Arama. Endişelenmesini istemiyorum."

Yun'a içten içe daha da saydırırken ayağa kalkıp ellerini beline atmıştı. Changmin kendisiyle dalga falan geçiyor olmalıydı.

"Peki ne halt yemeyi düşünüyorsun?"

"Revire kadar yürümeyi."

"O bilekle mi? Daha fazla zorlarsan sahneye nasıl çıkacaksın peki?"

"İstediğini aldın, neden hala buradasın?"

Beklediği soruyuda aldığına göre artık konuşmanın bir anlamı yoktu. Sahnenin bir kenarında öylece duran Changmin'in çantasına doğru yönelip çantayı alarak omzuna asmış ve ona meraklı gözlerle bakan bedene elini uzatmıştı.

"Geçmişimizin geleceğini etiklemesine izin vermeyeceğim. Ne olursa olsun ikimizde insanız değil mi? Tut elimi."

~~~
10072021
Syglr
Svglr

Aşkın gözü kör mü acaba / Junew, Bbangkyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin