Multimedya: emre ( kızların abisi)
Zeynep'ten
Mert beni kızların elinden kurtardıktan sonra hazırlanmamızı söyledi, kızlarla koşar adımlarla eve doğru giderken omuz üstünden mert'e bakmıştım ne demişti o ' ben onun kahramanıyım' can kurban senin gibi kahramana be. Vakit kaybetmeden odama çıkıp üstümü değiştirdim aynada kendimi son kez bakıp odadan çıktım. Kızlar çoktan hazırlanmış beni bekliyorlardı, koşar adımlarla aşağıya inerken mira ablamda yukarı sinirli bir şekilde çıktığını gördüm. Ece mira'ya gelip gelmeyeceğini sorduğunda ece'yi terslemişti. Niye bu kadar sinirliydiki ne güzel baranını görecekti işte. Gelmeyeceğini öğrendiğimizde evden çıkıp mertin yanına doğru yol aldık. Mert benim kapı acıp sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturunca kapımı nazik bir şekilde kapattı. Kızlarda arka koltuğa oturunca arabanın motorunu çalıştırıp arabayı sürmeye başladı. Yaklaşık yarım saat sonra clup'ın önüne geldiğimizde mert kızlara dönüp 'siz inin' dedi ve bana bakarak ' bizim biraz işimiz var' dedi. Merte'e boş gözlerle bakarken kızlar çoktan arabadan inmiş clup'ın kapısından içeri girmişlerdi. Mert' e dönüp
''ne işimiz varmış bizim?'' dedim küçük çocuklar gibi
Mert ise cevap bile vermedi. Acayip merak ediyorum ne işi var acaba benimle?.
''hiştt. Ordamısın?'' dedim elimi sallıyarak.
'' sabret biraz miniğim''
''bana neden miniğim diyorsun?''
''neden hoşlanmıyormusun?'' dedi mert kaşlarını çatık bir şekilde.
'' yoo hayır. Sadece... anlarsın ya işte. Bana sadece mira ablam küçüğüm ya da miniğim der.'' Dedim utanarak.
''ee ne var bunda''
'' başkası deyince farklı oluyormuş. Özellikle sen...'' dedim ve sustum daha ne kadar utanabilirim?.
''özellikle ben ne'' dedi çarpık bir gülümsemeyle.
''şey... hmm. Özellikle sen deyince bir hoş oluyormuş'' dedim kızararak. Yüzüm resmen kıpkırmızı olmuştu hatta birazda bordoya kaçtığına eminim.
'' nasıl hoş oluyormuş miniğim'' dedi pis pis sırıtarak.
İşi gücü beni utandırmak. Daha ne kadar utandırabilirki beni. Mert'e cevap vermek yerine kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Acaba ne işi vardı benimle? Nereye götürüyordu beni? Tam olarak sevgili değildik ama sevgili gibi davranıyorduk. Her gece iyi geceler mesajı atıyorduk birbirimize. Ben bir gece atmayı unuttuğumda ise bir güzel ağzıma sıçmıştı beyfendi. Benden hoşlanıyordu bunun farkındaydım ama garip bir yanı vardı beni kendine çeken bir yanı vardı.göz ucuyla mert'i dikizlerken
''sana soru sordum ama cevaplamadın miniğim'' dedi gülerek. Cevap vermek yerine güldüm hatta kahkaha attım neden güldüğümü ben bile bilmiyorum sinirlerim bozulmuştu. Mert bana delirmişim gibi bakarken
'' işin gücün beni utandırmak'' dedim gülerek.
''utanınca çok güzel oluyorsun küçüğüm'' dedi çarpık bir gülümseyişle. O öyle gülerken ben onu izliyorum. Ne güzel dişleri var öyle inci gibi. Gülünce sol yanağında oluşan çukurlaşma... ölünce beni oraya gömsünler. Gülünce gözlerinin hilal şekli alması... kirpiklerinin kadınları bile kıskandıracak -özellikle beni bile kıskandıracak- uzun ve kıvrık olması... bu çocuk kusursuz. Mükemmel. Müthiş vb. Gibi kelimelerin beden almış haliydi. Ben onu öylece izlerken mert'in sesiyle ilkildim.
''geldik hadi inelim'' dedi tebessüm ederek. Arabadan indiğimde çevreme bakmaya başladım. Küçük ve şirin bir kulübe vardı. Kulübenin her iki yanında kocaman çınar ağacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nereden çıktın karşıma ?
ChickLitKendilerinden bir haber bu dört çılgın kız yanlış kişilere aşık olunca başlarına olmadık belayı açtılar... Gerçekten nereden çıktılar karşılarına?