Bölüm 18

470 47 5
                                    

Tam bir haftadır Ece ile alışverişteyiz. Zeynep ortaya bir fikir atmış ve kaçmıştı. Ece'yi baştan yaratmak için tam bir haftadır kuaförden ve alışveriş merkezlerinden çıkmıyorduk. Lanet girsin ki Baranla bile bir iki gün buluşmuştuk. Ece elinde abartısız on elbise ile kabine girince derin bir oh çekip oturdum. Bu kız ne görse almak zorunda mıydı?

Yorgunluktan başıma ağrılar girmiş, ayaklarım şişmişti. Başımı duvara yaslayıp Ece'nin kabinden çıkmasını beklerken telefonumun mesaj sesine irkildim. Bir ümit belki Baran mesaj atmıştır diye hızlıca elimdeki elbise poşetlerini yere fırlatıp cebimden telefonumu çıkardım.

Gönderen:0539×××××××
Çok mu yoruldun?

Hayda bu da kim şimdi? Yine aynı numara beni rahatsız ediyordu. Ama bu sefer farklıydı. Beni mi takip etmişti. Hızlıca başımı sağ sola bakındım. Ama mağzada kadınlardan başkası yoktu. Biraz korksamda umursamadım. Birileri eşşek şakası yapıyor herhalde.

"Mira ordamısın?"diyen Ece'nin sesine irkildim.

"Haa... evet burdayım"

"Elbise diyorum yakışmış mı?"

"Evet yakışmış. Ece lütfen artık gidelim ya da bir yerlerde yemek yiyelim çok yoruldum" dedim bıkkınlıkla. Gerçekten yorulmuştum. Ve bütün gün yemek yememiştim fazlasıyla acıkmış durumdaydım. Ece beni onaylayarak kabine üstündeki elbiseyi çıkarmak için tekrardan girince sevinç nidaları atamayacak kadar yorgundum. Kızı bıraksalar bir ömür boyu alışveriş yapacak kapasiteye sahip. Ama ben üşengeçlikten kılı mı bile kıpırdatmıyor internet sitelerinden alışveriş yapıyordum. Sonunda kendi kıyafetleriyle kabinden çıkan Ece tabikide elinde bir sürü elbise ile kasaya doğru ilerledi. Mızmızlanarak oturduğum yerden kaltığımda bacaklarımın ne kadar çok ağrıdığını fark ettim. Sonunda elbiselerin paralarını ödeyen Ece gülümseyerek yanıma doğru gelmeye başladı. Bu kız hiç yorulmuyor mu?

"Hadi yemek yiyelim"

"Eve gidelim Ece lütfen"

"Ya olmaz. Murat'ı bana aşık etmeden evi bir süreliğine unutuyorsun Miracığım. Yemekten sonra da kuaför'e gideceğiz"

Tam baygınlık geçirecekken Ece kolumdan tutup üst kata yemek bölümüne sürükledi. Sonunda miğdemize göre bir yer bulduğumuz da ben tavuk sote yerken Ece ise salata yiyordu.

Aşırı dolmuş idrar kesemi boşaltmak için tuvalete gitmek için masadan kalktım. Ece beni umursamayarak sosyal paylaşım sitelerinden Murat'ın fotoğraflarına bakıyordu. Kendimi zar zor tuvalete attığım için hem çişimi bu kadar beklettiğim için hem de masada bıraktığım yemeğim için şuracıkta oturup ağlıyabilirdim. Sonunda boş tuvalet kabinlerinden birine geldiğimde acele ederek işimi hallettim. Ellerimi yıkamak için labovaya gittiğimde cama bir kağıt parçası yapıştırılmış olduğunu gördüm. Merak ederek kağıdı söktüğümde kağıttaki yazıyı okumamla bedenim kaskatı kesildi.

"Hazırmısın Mira?" Kağıtta aynen böyle yazıyordu. Buz kesmiş ellerim titremeye başladığında kafamda bir anda keskin bir sızı hissettim ardından ise heryer karardı.

Barandan (2 gün sonra)...

Lanet olsun! Tam iki gün olmuş ama ben hala meleğimden bir haber alamıyordum. Kim ne için kaçırırdı ki benim olanı. Koca alışveriş merkezinde güpegündüz adam kaçırıyorlar ama kimse görmüyor. Tekrardan lanet olsun diyerek önümdeki cam masaya yumruk attım. Cam anında paramparça olurken elimin acısı umrumda değildi.

"Abi ne yaptın" diyen mert'e umursamayan gözlerle bakıyordum. Benim burda kalbim acıyla inlerken elimin acısı umrumda değildi. Ah... neredesin meleğim?

nereden çıktın karşıma ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin