0.8

170 22 83
                                    

Bölüm Şarkısı: Hypnogaja-Here Comes The Rain Again

İyi okumalar:)

"O kızları dövmeliydin. Ben orada olsaydım, çocuklarla ilgili fantezilerini dile getirecek bir ağızları ya da sana dik dik bakacak bir gözleri olmazdı."

"Saçmala Ann," dedim kahve kupasını ellerim arasına sıkıştırarak. "Lisede değiliz. Reşit olmadığımız bahanesine sığınarak insanları dövemeyiz. Yetişkin dünyasına adapte olmaya çalış artık."

Sözlerimin karşılığı Ann'in göz devirmesi olmuştu. İki gün önce barda olanları ona anlattığımdan beri, en az kızlarınki kadar karanlık olan düşüncelerini masaya döküyordu. Bir de, artık çocukların çaldığı her gece, barda nöbet tutacağını söyleyip duruyordu. Ann'in kafasından geçen planları dinlerken bile, Harry'i düşünüyordum. O gece, yirmi yedi yaşındaki hayalini söyledikten sonra, ne diyeceğimi bilememiştim. Saçma birkaç cümle kurmuş, bolca gülümsemeye çalışmış ve sıcak bastı diyerek montumu çıkarmaya çalışmıştım. Harry ise sadece gülümseyerek beni izlemişti. Yaklaşık yarım saat sonra da evlerimize gitmek için yola çıkmıştık. Beni, kafamda birçok soru işaretiyle eve bıraktıktan sonra, tüm gece uyuyamamıştım. Kalbine girmek istediği kişi ben miydim? Yoksa, benimle dertleşiyor muydu sadece? Fakat bakışları vardı bir de. Bana o kadar güzel bakıyordu ki, ne düşüneceğimi şaşırıyordum. Kendi duygularımı da bolca sorguya çektiğim bir gece olmuştu. Fakat onlara da bir isim veremiyordum. Altı yıl adına ilişki dediğim bir saçmalığın içindeydim, doğru. Yine de Samuel'i sevmiştim, değil mi? Hiç sevgi olmadan bunca şeye katlanabilir miydim? Eğer öyleyse, ne tür bir sevgiydi ki hemen bitmişti ve Harry'e bir şeyler hissetmeye başlamıştım? Bu 'bir şeyler' neydi? Bir türlü ortak paydada buluşamayan düşüncelerin arasında kaybolmuştum. Çıkış yolu neredeydi?

Saat sabah yediye gelirken, oturduğum koltukta uyumak üzereydim. Gözlerim kapanmaya yeltenmişken, telefonumdan bildirim sesi geldi. Uykulu gözlerle mesajı okumak için telefonu elime aldım. Harry'den gelen bir 'İyi geceler' mesajı ve Arctic Monkeys'in 'Cornerstone' şarkısı. Şarkıyı açıp telefonun ekranını kilitledim ve onun da hala uyanık olduğu düşüncesiyle gülümseyerek uykuya daldım.

Kendimi yiyip bitirmem ertesi günde devam etti. Böylece, yağmurlu bir pazar günü, Ann'i kahve içmek için bir kafeye çağırdım. Beni, benden daha iyi tanıyan birine anlatmayı düşünmüştüm her şeyi. Belki de çıkış yolu buradaydı?

"Ee," dedi Ann, dalıp gittiğimi anlar gibi. "Dökül bakalım."

"Benim," dedim sıkıntılı bir nefes vererek. "Kafam çok karışık."

Bakışlarım hala kahve bardağındaydı.

"Harry yüzünden mi?"

Bakışlarım anında Ann'i buldu. Gülümsüyordu.

"Nereden anladın?" Dedim, şaşkın bir şekilde.

"Eh," dedi, sırtını sandalyeye yaslayarak. "En yakın arkadaşlık mertebesinde boşuna bulunmuyoruz. Kafanı karıştıran şey tam olarak ne?"

"Duygular," dedim. "İkimizin duyguları da kafamı karıştırıyor. Bazen Harry bana öyle bir bakıyor ve öyle şeyler söylüyor ki, olduğum yere yığılacağım sanıyorum. Kalbim varlığını hatırlatmak ister gibi çarpıyor. Yine de, emin olamıyorum işte. Birinin benden gerçekten hoşlanması fikri çok uzak geliyor bana."

Sandalyemde dikleşip devam ettim.

"Öte yandan, ben neden böyleyim? Bir ilişkiden ya da adına her ne diyorsa, yeni çıktım. Altı yılım sadece bir kişiyle geçti. Onu sevmiş olmalıyım değil mi? Çünkü yaşanan onca şeyi sineye çekmemin sebebini, hep sevgime bağladım. Bu kadar kolay mıydı bitmesi ve başka birinden hoşlanmam?"

cornerstone | harry styles.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin