1.7

154 22 54
                                    

Bölüm Şarkısı: CocoRosie-Beautiful Boyz

Beautiful boyz a.k.a Harry, Niall, Gavin...

İyi Okumalar!

seni unutacak ömrüm kalmadı

bir soğuk zamanın akşamında, 

dönüp yine sana başlıyorum.

-Yaşıyoruz Sessizce, Şükrü Erbaş

Tam önümdeki duvarda asılı olan saat, bir saattir burada olduğumuzu gösteriyordu. Çaresiz bir şekilde beklediğim bu süre bir ömür olabilirdi, bir asır olabilirdi. Fakat hayır; bir saat olamazdı. Onu yerde, hareketsiz yatıyor gördüğümden beri geçen süre bu kadar olamazdı  ya da ben korkudan delirmek üzereydim. 

"Isla."

Niall kısık bir ses tonuyla adımı söyledi. Başımı ellerim arasından çekip yüzüne baktım. 

"Benimle biraz bahçeye gelir misin?"

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. Doktor her an gelip Harry hakkında bilgi verebilirdi.

"Niall, doktor birazdan gelebilir ve o gelince burada olmazsak-"

Elini omzuma koyup sözümü kesti. 

"Sana anlatmam gereken şeyler var. Harry hakkında."

Konunun Harry hakkında olduğunu söyleyince sadece başımı salladım ve ayağa kalktım. Birkaç dakika sonra hastanenin bahçesine çıktık ve ağaçlık alana doğru bakan banka oturduk. Derin bir nefes alıp kendime gelmeyi umdum. Ardından Niall, cebinden sigara paketini çıkardı ve bana uzattı. İçinden bir tane alıp ucunu ateşledim. Niall paketten bir sigara da kendi için çıkardı ve arkasına yaslandı. Merakla yüzüne bakmaya başladım. Harry hakkında anlatacağı her neyse yüz ifadesinden iyi bir şey olmadığı belliydi ve bu, sigarayı tutan elimin titremesine yol açıyordu. Bilinmezliğin korkusu berbat hissettiriyordu.

"Biz çok küçükken bile," diye başladı, Niall cümlesine. "Harry hep bizi toparlayan kişi olurdu. Biz ağlarsak güldürür, düşersek kaldırır ve mutluysak; bizden daha mutlu olurdu. Düşündüğümde, yanımda Harry'nin varlığını hissetmediğim tek bir zaman yoktu. Harry her zaman mutluydu Isla. Hiçbir şeyi dert etmezdi. Bizim üzüldüğümüz şeyleri olgunlukla karşılardı. Annesi ve babası olmayan iki çocuk için Harry gibi bir arkadaşa sahip olmak, paha biçilemezdi."

Görüşümü bulanıklaştıran gözyaşlarını önemsemedim ve Niall'a bakmaya devam ettim. Onun gözünden ise sicim gibi birkaç damla yaş akıyordu. Anlatacakları beni öylesine korkutuyordu ki, küçük bir kız çocuğu gibi kulaklarımı kapatıp olduğum yere sinmek istedim. Duymazsam gerçekliğine de inanmam gerekmezdi. 

"Fakat Harry'nin bizimle ilgilenmesine, onun sorunsuz ve her daim mutlu olduğuna öylesine inanmıştım ki, bir problem çıkacağı aklıma gelmezdi. Çünkü Isla, biri kendi hislerini her zaman geri planda tutunca problemlerin gerçekliğine inanmak zor oluyor. Bir şeylerin ters gidebileceği aklına gelmiyor."

Kalbimin atışı hızlanmıştı. Bu cümlelerin iyi bir sonuca bağlanmayacağını bile bile, bunun için dua ettim.

"Harry bazı zamanlar bir şeyleri unuturdu. Son zamanlarda daha sık olmaya başlamıştı. Bazen ezbere bildiği şarkının sözlerini karıştırır, telefonunu nereye koyduğunu ya da üzerine hangi ceketi giydiğini unuturdu. Fakat bunları öylesine önemsiz meseleler gibi söylerdi ki, bir sorun olmadığına hepimiz emin olurduk. 'Hiç tanımadığım ailemden miras kalmış bu unutkanlık' derdi ve gülüp geçerdi. O zamanlar sorun olarak görmediğim bazı şeyleri, şimdi düşününce anlıyorum."

Elimi kalbime koyup derin nefesler aldım fakat yardımı olmuyordu. 

"Harry çok hasta, Isla. Harry'nin," Dedi, kekeleyerek. "Beyninde son evrede olan bir tümör var."

Şaka olmalıydı. Harry hasta olamazdı. Anlardım, değil mi? Çok hasta olsa anlardım. Harry annemle aynı hastalığı taşısa, anlardım. Harry söylerdi. Niall kesinlikle şaka yapıyor olmalıydı çünkü Harry, bir keresinde insanları kandırmayı sevdiğini söylemişti. 

"Niall, ne diyorsun sen?" Dedim, oturduğum yerden kalkarak. Önünde dikiliyordum. O ise oturduğu yerde ağlamaya devam ediyordu ve bu beni daha da korkutuyordu. 

"Üzgünüm, Harry sana söyleyecekti. Korkuyordu fakat gittiğiniz tatilde söylemeyi düşündü. Belki de mahvedeceğini düşünmüştür ama sana söyleyecekti."

Sarsıldığım gerçeklerle, olduğum yerde birkaç adım geri gittim. Onu susturmasaydım, söyleyecekti. Anlatmasını engellemeseydim biliyor olacaktım. Annemi sormasının nedenini o zaman anlayacaktım. Yüzünün neden düştüğünü, evden neden çıkıp gittiğini anlayacaktım. 

Niall önümde dikilip beni kendine doğru çekti ve sarıldı.

"Şaka yapıyorum de," dedim, güçsüz sesimle. "Niall, kandırdım de. Şaka yapmayı sevdiğini biliyorum. Söz, kızmayacağım. Yeter ki doğru olmadığını söyle."

Niall'ın ağladığı için inip kalkan göğsü, yalan olmadığını kanıtlıyordu. 

"Üzgünüm, çok üzgünüm."

Hıçkırıklarımın şiddeti artarken her şeyin bir kabus olmasını diledim. Şaka olmasa bile bir kabus olmalıydı. Harry beni bırakmamalıydı. Harry hasta olmamalıydı. Bunlar ancak kabuslarda kabul görebilirdi. Kalbimdeki acı her ne kadar gerçek olsa da, Niall'ın göğsünde ağlarken yaşananların sahte olmasını istedim. 

Isla'nın her şeyi öğrendiği kısa bir geçiş bölümü oldu. bundan sonrası..

Destekleriniz için teşekkür ederim. Sağlıcakla!

cornerstone | harry styles.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin