Birkaç dakika süren şokumun ardından hızlıca önce polisi aramıştım.Polis ihbarı dikkate alıp en kısa zamanda geleceklerini söylediğinde elim ayağıma dolaştığı için ambulansı arayıp aramamak konusunda kararsız kalmıştım.
Sonuçta sandığım kadar ciddi bir şey yoksa asılsız bir arama olabilirdi ama bunu göze alamadığımdan hızlıca ambulansı da arayıp Seungmin'in evine doğru koştum.
İçimdeki telaş ve korku tüm bedenimi sararken vücudumun titrediğini fark ettim.
Umurumda değildi.
Tek düşündüğüm bebeğimin iyi olup olmadığıydı.
Seungmin'in binasına vardığımda birkaç kişinin dışarıda binaya baktığını fark ettim. Kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı.
Hızla yanlarına ilerleyip ne olduğunu sordum.
"Bir çocuk sürekli çığlık atıp duruyordu. Sesin geldiği kapıyı çaldığımızda kimse açmadı. Ve bir süredir hiçbir ses gelmiyor."
Duyduklarımı kendime sindirme fırsatı vermeden apartmana girmek için ilerlediğimde işittiğim polis sireniyle bekledim. Polis görevini yapabilirdi.
Polisler arabadan inip hızla binaya ilerlediğinde bir tanesi bizim burada kalmamız gerektiğini söylemişti.
Gerginlikle elimi sertçe saçlarımdan geçirdim.
Daha az önce birlikte çok mutluyduk ama şimdi olanlar korkunç bir kabus gibi geliyordu.
Yaşanan olaylara dayanamazken kendimi kaldırıma bırakıp elimle yüzümü kapattım. Tek istediğim Seungmin'in sağ salim çıkmasıydı.
Binadan gelen bağırma sesleri daha da içimi yakarken içerden çıkan polislere ve tutukladıkları adama baktım.
O adamı daha önce görmemiştim.
Adam hala kavgacı bir tavırla polislerden kaçmaya çalışıyorken beni görünce bana doğru sertçe birkaç adım attı.
"Seni de geberteceğim duydun mu beni? Hepsinin cezasını size soracağım."
Ne olduğunu anlamazken onu umursamayıp bakışlarımı binadan sedye ile çıkan hastane görevlilerine çevirdim.
Hızla oraya giderken tahminimin çıkmış olmasıyla lanet ettim.
Seungmin'di.
Karnında saplı bir bıçak vardı ama tek yarası bu değildi. Yüzünün birçok yerinde yara vardı.
Boynunda gördüğüm kızarıklar boynunun sıkıldığına da işaretti.
Ona bakmayı sürdürüyorken gördüğüm manzaraya daha fazla dayanamayacağımı anlayıp dolan gözlerimi başka yöne çevirdim.
Görevliler Seungmin'i hızlıca ambulansa alırken seslendim. "Hangi hastane?"
Bir adam araca binmeden sordu. "Sen yakını mısın?" Hızla başımı salladığımda aracı gösterdi. "Sen de binebilirsin."
Sevinip sevinememek arasındaki çizgideyken vakit kaybetmeden ambulansa bindim.
Görevliler Seungmin'e ilk yardımı yapmaya başlamışlardı.
Gözümden akan yaşlara engel olamazken titreyen sesimle sordum. "Ölecek mi?"
Tüm vücudum titriyordu. Sağlıklı düşünemiyordum. Panik atağım vardı ve bu durumda nefes almam çok zordu.
Derin nefesler almaya çalışırken bir yandan Seungmin'e yapılan müdahalelere bakıyordum. Bayılacağımı hissetsem de kendimi sıkmalıydım. Ben uyurken Seungmin'e bir şey olsaydı kendimi affetmezdim.
Bebeğimi incelemeye devam ederken kolumda bir el hissettim. "İyi görünmüyorsunuz. İsterseniz size de müdahale edelim."
Yavaşça başımı salladım. Buna bile gücüm yoktu. Yardım falan istemiyordum. Tek istediğim onun iyi olduğunu duymaktı.
Seungmin'in durdurmaya çalıştıkları kanamasını gördüğümde alt dudağımı dişledim. İyi görünmüyordu. Üstelik bıçağı hala vücudundan çıkarmamışlardı.
Hıçkırıklarım arasında başımı arkaya yasladım. Seungmin'i izledikçe kendimi güçlü tutma ihtimalim azalıyordu.
Aracın durması ile hastaneye geldiğimizi anlayarak az da olsa sevinmiştim. Seungmin'e hastanede daha iyi imkanlar sunarlardı.
Araçtan indiğimizde sedyeyi hızla içeri doğru sürdüler. Nereye girdiklerini bilmiyordum ama bir hemşire beni durdurdu. "Buraya giremezsiniz. Lütfen dışarıda bekleyin."
İtiraz etmeden bekleme koltuklarından birine geçip oturdum. Zaten bacaklarımın beni taşıyacak gücü olduğunu da sanmıyordum.
Gözümü Seungmin'i soktukları odanın kapısından ayırmadan beklemeye başladım.
Bir yandan da varlığından şüphe ettiğim tanrıya onun için dua ediyordum.
Her ne kadar üzülsem de ciddi bir şey olacağını sanmıyordum. En azından öyle umut ediyorum. Benim bebeğim güçlüydü. Bunun da üstesinden gelebilirdi.
Öyle değil mi?
Öyle.
Sakinleşmem gerektiğini ve bebeğim uyandığında onun yanında olmam gerektiğini kendime hatırlatırken sakinleşmek için gülüşünü aklıma getirmeye çalıştım.
Sadece gülüşünü aklımda canlandırmak bile beni böylesine mutlu ederken gerçeğini görmekten mahrum kalmaya niyetim yoktu.
Bebeğim iyileşecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love poem | hyunmin
FanfictionHyunjin her gün ağlarken gördüğü çocuğun yanına gitmek için cesaretini toplamaya çalışıyordu. Başlangıç ve bitiş: 14.07.21