"Ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı."
- Paulo Coelho
~~~
Berrak gökyüzünde uçan bir kuş tüyü Jimin'in hemen burnu önünden geçmiş ve salınarak yere düşmüştü. Jimin, bir santim bile kıpırdamayan bedeniyle pür dikkat menzilindeki hedefe bakıyordu.
"Hadi prensim. Siz yaparsınız prensim. Yüce prensim. Hedefi tam 12'den siz vurmazsanız kim vuracak prensim."
"Eğer çeneni kapamazsan hedefe mi gider bilmem ama bu okla bir yeri 12'den vuracağım Soo-Jang!" diyerek gürledi Jimin. "Kapa şu çeneni, tüm konsantrasyonumu mahvediyorsun."
Jimin gözlerini kapayarak derin bir nefes almış ve araladığı göz kapaklarıyla birlikte yayının kabzasını sıkı sıkıya tutmuştu. Gözlerini bir okun sivri ucuna çevirip ona yön vermeye çalışırken bir de hedefine bakıyor ve oku tahta parçası üzerindeki minik noktaya denk getirmeye çalışıyordu. Jimin iyi bir okçuydu. Soo-Jang'ın onu motive etmeye çalıştığı zamanlar dışında yetenekli bir okuydu...
Jimin sol eliyle kavradığı kabzası ve iki parmağı arasında tuttuğu okuna çevirmişti başını. Şuan büyük bir müsibetin dönem noktasında gibiydi. Vurabilirse bugünün derslerini büyük bir tebrikle bitirecekti. Fakat ok istediği gibi gitmez de hedefi vuramazsa keçi sakallı, Japon asıllı öğretmeni Tsukasa-san onun canına okurdu. Değil güneş batana değin, yeniden doğana kadar bile Jimin'i rahat bırakmazdı.
Bu yüzden Jimin vurmalıydı, bugünü rahat bitirebilmesi için hedefi tutturmalıydı.
Oku iyice kendisine doğru çekti ve yayın gerilmesini sağladı. Omzunu genişetip belini gerginleştirdi ve dik pozisyondayken tekrar derin bir nefes aldı.
Sakinleş ve tam 12'den vur.
Oku gerdi ve bırakmak üzereyken tekrar Soo-Jang'ın sesi etrafı kapladı.
"O! Goeun-sshi!" Ve bununla birlikte Jimin'in elinin ayağına dolaşması bir oldu. Oku usulca serbest bırakırken arkasını döndü ve etrafına bakındı. Bugün ilk kez Goeun'u göreceği için heyecanlandı. Zaten o anda Tsukasa-san'ın gazabından korkmamasının nedeni de buydu. Hızla arkasını dönerken gözleri Goeun'u aradı. Bugün, ilk olmasa da, yeni doğan güneşle birlikte göreceği ilk insanlardan birisinin o olmasını istiyordu.
Bu yüzden arkasını döndü. Fakat bahçe dışında gördüğü tek şey alın bandının kuşağını çene kısmına getirip orayı kapatmaya çalışmış olan Soo-Jang ve yapmaya çalıştığı komik olmayan şakaydı.
İkisi bir süre bakıştılar. En sonunda ise Soo-Jang yüzü önündeki peçeyi indirip Jimin'in önünde bir selam verdi ve ciddileşti. Ölümden kurtulmak için güzel ve nokta atışı olan bir kaçıştı. Ardından Jimin tekrar önüne döndü ve derin bir nefes alarak kapadığı gözlerini usulca araladı. Elindeki kabzayı tekrar sıkı sıkıya tutarken yayını gerdi ve atmaya hazırlandı. Fakat o sırada tekrar bahçede Soojang'ın sesi yankılandı.
"Oh, Goeun-sshi! Buradayız."
Fakat Jimin buna dayanamamıştı. Çünkü aptal Soo-Jang yine Jimin'in tüm dikkatini dağıtmıştı. Öfkeyle arkasını dönerken parmakları arasındaki ok menzilinden çıktığı gibi yaydan da kurtulmuş ve bir anda fırlayarak sağ taraftaki ağaçlardan birinin gövdesine saplanmıştı.
Jimin o an neye takılması gerektiğini düşündü. Korkudan elindeki sepetten birkaç salkım domates düşürüp ona dehşetle bakan kızlara mı yoksa oku anında bırakırken titreyen eli sayesinde menzilden çıkan olun Tsukasa sensei'in keçi sakalından birkaç tutam kopararak büyük ve dev köklere sahip olan ağacın koca gövdesine saplanmasına mı bilememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prince Of The Garden // Park Jimin
Novela JuvenilPark Jimin, Park Hanedanlığının 3. erkek güzeli prensidir. Haylazlıklarıyla geçirdiği hayatından ne şikayetçidir, ne de memnun. Park Jimin yine bir gün en kadim dostu, muhafız arkadaşıyla birlikte bildiğini okurken biriyle tanışır. Biriyle tanışır...