9.Bölüm - Güneş

485 13 5
                                    

Akgün Yağmur'dan duyduğu yere normalde gelebileceği süreden çok daha kısa sürede gelmişti. Yağmur çok tehlikeli sularda yüzüyordu. Birinin kulağına su kaçması demek Yağmur'un sonunu getirirdi. Akgün öyle bir durumda tüm dünyayı tersine çevirirdi ama Yağmur'un zarar görmesi fikri Akgün için kabul edilebilir bir seçenek değildi. Gerekirse güneş batıdan doğacaktı ama Yağmur güvende olacaktı. Akgün'ün dünyasında başka bir seçenek yoktu. Akgün Yağmur'un dediği buluşma mekanına gelmişti. Çevreyi hızlı bir şekilde taradı ama Yağmur daha gelmemişti. Köşede bir masa seçip oturmuştu. Yağmur'u beklerken bir sigara yakmış, manzara izliyordu. Bir anda Akgün için manzara sanki yer değiştirmişti, kafasını içgüdü ile mekanın girişine çevirmiş ve Yağmur'u tüm güzelliğiyle etrafa bakınırken görmüştü. Yağmur'un kafasını çevirmesi ile göz göze kaldılar. O an dünyada ikisi içinde birbirinden başka kimse yoktu. Etraf tamamen buğulanmış ve sadece ikisi netti. Yağmur güçlü adımlar ile Akgün'e doğru yürümeye başladı. İkisinin de kalp atışları dışarıdan duyulabilecek kadar güçlüydü. Yağmur içinde yaşadığı fırtınaların üzerini örter gibi davranarak sert ve net bir ses ile konuşmaya başladı otururken. " umarım bu kadar ısrar ettiğine değecek bir konudur konuşacağımız. Hem çok az vaktim var, hem de seninle görüşmek hoşuma gitmiyor." Dedi. Akgün'ün de oyalanmaya niyeti yoktu " Yağmur sen ne işler çeviriyorsun?" dedi. Yağmur Akgün'ün yönelttiği soru karşısında afallamıştı " pardon? Sen bana hesap mı soruyorsun ne işler çeviriyorsam çeviriyorum seni alakadar eden veya edecek bir durum yok. Saçmalamak için çağırdıysan vakit kaybedemem işlerim var." Deyip ayaklanmak için doğruldu. Akgün kolunu yakalayıp " Yağmur otur şuraya konuşalım. Sen Timur'a nereden ulaştın? Ne yapmaya çalışıyorsun amacın ne?" dedi. Yağmur Akgün'den duydukları karşısında sinirlenmişti " Soner söyledi dimi? Hiç vakit kaybetmeden yetiştirmiş sana aferin. Bu arada Timur'la da ne yapacaksam yaparım seni hiç alakadar etmez." Dedi. Akgün Soner'in ismini duyunca şok oldu. " bir saniye ne Soner'i, sen Soner sayesinde mi Timur'a ulaştın ne oluyor ya." Dedi. Yağmur Soner'i boşu boşuna ortaya attığını fark edince biraz üzülmüştü doğrusu, durumu toparlamaya çalıştı " Bir dosya için Timur'a ulaşmam gerekti sağ olsun Soner numarayı verdi. Bu kadar daha fazla da önünü arkasını arama seni ilgilendiren bir şey yok." Dedi. Akgün karşısında kendini geçiştirmeye çalışan kadına sert bir şekilde döndü " Seni ilgilendiren her şey beni ilgilendirir Yağmur. Hele ki zarar görebileceğin bir konuysa bu bil ki benim şahsi meselemdir. Karşında çocuk yok Yağmur, Bir dosya için Timur'a ulaşamazsın kaldı ki şu nişanlı lise mise bir muhabbetler söyledi Timur şu Taha denen çocuğun yanında. Sen neye ulaşmaya çalışıyorsun, amacın ne?" dedi. Yağmur duydukları karşısında irkilmişti, bu kadar basit olmasını beklemiyordu ama bu kadar çabuk fark edilmeyi de beklemiyordu. " Taha ile Timur'un nasıl bir bağlantısı olabilir. Şaka gibi ya koskoca milli eğitim bakanının oğlu ile sancaktarların nasıl bir bağlantısı olabilir, gerçekten kafayı yiyeceğim?" dedi. Akgün Yağmur'un fark etmeden yaptığı aşağılamaya bozulsa da belli etmeden devam etti. " Taha ya da Taha gibiler griyi severler. Bir gölgeleri olsun isterler, karanlık işleri onlar için yapacak gölgeler. Taha sizin parti için uyuşturucu istedi Timur'dan, Timur da ne tesadüf senin onu aradığını söyledi lise mise bir şeyler peşine ama kimse ikna olmadı. Masadaki o mal Taha bile şaşırdı işkillendi Yağmur. Sen ne sanıyordun tek akıllı sen misin kimse bağlantıyı çözemez mi ya da kimse senin kim olduğunu bulamaz mı? Uyan Yağmur kendi infazına doğru yürüyorsun. Anlat asıl meseleyi bırak ben halledeyim. Ne olursun bana bırak mesele her neyse." Dedi gözlerini Yağmur'a dikmiş bir şekilde. Karşısında oturan kadının da gözleri geldiği zamanki gibi dik ve sert değil. Biraz korku ve biraz çocuksu bir ifadeye bürünmüştü ama sesi gözlerinin aksine net ve sertti. " Akgün karışma benim meselem bu. Ne olacaksa o olur korkum ya da geri adım atmaya niyetim yok. Sadece senden kimseye bir şeyden bahsetmemeni rica ediyorum. Senin kadar hızlı birleştiremezler parçaları, o zamana ihtiyacım var." Dedi. Akgün şaşkınlıktan afallamıştı ve gizlemedi " Yağmur ben burada ne konuşuyorum, sana zarar gelme ihtimali beni öldürür diyorum sen bana kimseye bir şey söyleme mi diyorsun? Ben mi yanlış anladım? Yağmur daha ne kadar bana bir yabancıymışım gibi davranacaksın daha ne kadar sürdüreceksin bunu?" dedi. Yağmur karşısındaki adamın dedikleri ile sinirlenmişti, sinir en savunmasız bırakan duyguydu. Yağmur normalde söylemeyeceği şeyleri pat pat dökmeye başlamıştı " yabancı değil miyiz öyle mi? Açık konuşayım madem öyle istiyorsun. Babanın peşindeyim oldu mu. Babana ulaşabileceğim her yolu deneyeceğim. 24 yıl bana yetti yola çıkarken tüm bu riskleri göze aldım. Nişanlımın babası içişleri bakanı direkt, en ufak hatada kayıplara karışacağımı bilmiyorum mu sanıyorsun cesedimin bile bulunamayacağını. Biliyorum, ama babana ulaşacaksam herkesin üstüne basabilirim, her bedeli ödeyebilirim inan ki gözümü bile kırpmam." Dedi sonlara doğru sinirden gözleri dolarak. Akgün hamle yapıp Yağmur'un ellerine uzandı tutmak için ama Yağmur direkt çekti ellerini sanki vebalı biri ona dokunmuş gibi Akgün duraksasa da konuşmaya başladı " Yağmur Selçuk Taşkın'ı size ben vereceğim, sözüm olsun sana annemin üzerine yemin ederim ki o adamı size ben vereceğim. Biraz zaman ver bana ne olursun biraz bekle sadece. Düşündüğünden daha karışık bu taraf daha farklı muhabbetler var. Devletle çalışıyorlar. Baban ya da sen şuan yakalasanız da bir şey yapamazsınız. Bir gece ya bir gece bile kalmaz içeride." Dedi elleriyle gösterirken. Yağmur yutkundu " kimlerle çalışıyor baban. İsimleri var mı kim bunlar?" dedi çekingen bir şekilde. Akgün'e bir anda jeton düşmüştü ve birden konuşmaya başladı " sen o herif ve ailesinden şüpheleniyorsun. O yüzden Timur ile görüşecektin. Sen o herife güvenmiyorsun." Demişti belli belirsiz gülerek. Akgün'ün bunu anlaması Yağmur'un tadını kaçırmıştı ve kendi gibi Akgün'ün de tadını kaçıracaktı " sevdiğim adamların babalarına güvenmemem gerektiğini öğrettiler sağ olsunlar canımla ödedim bu dersin bedelini. Burak'a güvenim sonsuz ama babasına güvenmek için bir nedenim yok. Haklısın kayınpederimden şüpheleniyorum bildin aferin." Dedi sitemli bir ses tonuyla. Akgün'ün tadı kaçmıştı iyice Yağmur'un annesini katmasıyla. Konuyu değiştirmek istedi. " Timur'u ara ve liseden başka bir arkadaşın sana yardımcı olacağını söyle. Timur'un yanına falan gitme. Yeterince şüphe çektin üstüne Taha mıdır nedir o mala da sorarsa bir şeyler uydur." Dedi. Yağmur çocuksu bir sitemle konuştu " hayır ya hiçbir şey demiyorum, benim Timur ile görüşmem lazım vazgeçmiyorum planımdan." Dedi. Akgün karşısındaki kadının inada bineceğini anladı. " Yağmur izin ver bari yardım edeyim. Kabak gibi ortadasın. Gerçekten bir kere şu inadı bırak dinle beni. Timur'u iptal et. Bakanların ismini öğreneceğim ben sana, söz veriyorum. Sadece biraz bekle güzelim lütfen biraz bekle." Dedi. Yağmur önündeki kahveyi bitirmiş el alışkanlığı fal kapatmıştı " Akgün bak niyetinin iyi olduğunu biliyorum. Seni hiçbir zaman baban konusunda suçlamadım bak yemin ederim ki suçlamadım ama bu mesele benim için babam için artık boğazda bir yumru oldu. Aldığım riskleri görünce anlaman gerekirdi benim için ne kadar önemli olduğunu. Altay yurtdışında güvende, Türkiye'ye döndüğü zaman huzur içinde bir hayatı olsun, bir babası olsun istiyorum. O yüzden benim bu meseleyi çabuk halletmem gerek, bunun içinde tek hareket etmeliyim anlıyorsun beni umarım, senin babana bir anlık merhamet etmene senin vicdanına bırakamam Akgün bu meseleyi." Dedi sanki sohbet eder gibi Akgün'ü ikna ederken kullandığı ses tonuyla. Akgün biraz yumuşamıştı " Yağmur benim bir babam yok. Babam olmak için tek şansı vardı onu da kaybetti. Kafasına sıkmıyorsam seni tekrar kaybedemeyeceğim için sakın altında başka bir neden arama. O yüzden bırak sana yardım edeyim, tek başına yüklenme bu yükü." Dedi tekrar Yağmur'un elinin üzerine elini koyarken. Yağmur düşünceli bir surat ifadesine bürünmüştü " tamam kabul ediyorum yardım et bana. Partide yapmam gereken bir şey var. Timur ile gel partiye. Timur malı kendi getirir büyük ihtimal partiye Timur masaları gezip dağıtım yaparken sen de Burak'ı oyalarsın. Partide babam da olacak babama görünmeden halletmen lazım benim bir yarım saate ihtiyacım var sadece. Bana o zamanı tanırsan her şeyi halledeceğim ben." Dedi. Akgün sinirden kahkaha attı " sen benimle dalga geçiyorsun herhalde o herifle sohbet mi edeceğim bir de. Sen ne yapacaksın da ben o herifi oyalayacağım. Bir de savcım varmış, savcı beni gördüğü yerde indirir. Dikkatimden kaçtı sanma sen bu uyuşturucu meselesine neden sinirlenmedin Yağmur?" dedi. Yağmur ona yöneltilen soruyu es geçecekti " Akgün yardım edemem diyorsan bir şey diyemem zaten ben çağırmadım seni yardıma ihtiyacım var diye." Dedi. Akgün canı sıkılsa da bu hengamenin içinde Yağmur'u tek bırakamazdı " kabul Yağmur, sen ne dersen olur tamam." Dedi Yağmur'un önünde kapattığı kahve falını önüne çekerken. Fincanı açmış ve gülmeye başlamıştı " falında şöyle uzun, esmer isminde A biraz daha bakayım bir de G harfi olan biri çıkmış Allah Allah var mıdır öyle birisi?" dedi. Yağmur da gülmeye başladı karşısındaki adamın yaptığı şeye önceden de ne zaman fal kapatsa Akgün bu şakayı yapardı " uzun esmer tanıdığım çok var ama A ve G sanmıyorum benim falımda çıksın" dedi gülerek. Akgün iki dirseği masada olacak şekilde kafasını Yağmur'a doğru uzattı " Nasıl çıkmaz bak işte çıkmış kaderinmiş senin. Şanslı kızmışsın baya da yakışıklı, etrafı da kız dolu ama gözü gönlü senden başkasına bakmıyor. Sana çok aşıkmış, tek dileği tek duası şu hayatta senmişsin. Seninle uyanacağı sabahları hayal edip hayata tutunuyormuş." Dedi son cümleleri kurarken Yağmur'un dudaklarına kitlenmişti. Ona doğru hamle yaptığında Yağmur bir anda kafasını çekti. Akgün gülerek kafasını salladı. Yağmur'un eli ayağına dolanmıştı. Çantasını alıp ayağa kalktı direkt " neyse sonra haberleşiriz, ya da haberleşmeyelim ben yapacaklarını mesaj atarım iyi günler." Diyerek arkasını dönüp hızlı adımlarla mekandan çıktı. Akgün gülmeye devam ediyordu "iyi günler mi dedi o giderken" diye kendi kendine konuşup gülmeye devam etti. Hala Yağmur'u heyecanlandırıyor oluşu tekrar kalbinin atmasına neden oldu. Keyfi yerinde bir şekilde ayağa kalktı, bolca da bir bahşiş bırakarak masaya mekandan ayrıldı.

SilsileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin