7. Bölüm - Akrobat

447 12 2
                                    



  Yağmur'un Akgün ile yapmış olduğu konuşmadan sonra kendine gelmesi çok uzun zaman almıştı. Doldurduğu küvette o kadar uzun kalmış olmalıydı ki çıkarken su buz gibiydi. Küvetten çıkınca aynanın karşısında kendine baktı ve vücudundaki morlukları fark etti. Morlukların üzerinde ellerini gezdirdi. Eğer Akgün orada olmasaydı belki de çok daha kötü anlar yaşayacaktı. Düşündükleri ile vücudu kaskatı kesildi. Akgün yaptıkları ve söyledikleri ile yeniden kafasını karıştırmıştı. Yağmur ne kadar reddetse de Akgün'ün söylediği her şeyden etkileniyordu. İtiraf edemese de Akgün'ün kollarında uyanmak Yağmur'unda hoşuna gitmişti hatta bir an her sabah böyle uyandığını düşündü. Yağmur kendine ve düşündüklerine o kadar kızıyordu ki hayatında Burak vardı ve hep Burak olacaktı. Başka seçenek yoktu ve bu yaptığıyla sanki Burak'a ihanet ediyor gibi hissediyordu. Üzerini giyinip Burak'ı beklemeye başladı. Burak'ı beklerken babasını aradı, babası ilk çalışta sanki bunu bekliyormuş gibi telefonu açtı " baba, ben araştırmaya başladım biraz bu bakanlıkları, olabilecek bağlantıları falan ama sen zaten detaylı araştırmışsındır bana yollar mısın bir kısmını en azından. Neyin peşinde olduğum kafamda netleşsin. Birkaç gün içinde giderim herhalde Haldun Beylere." Dedi. Selim huzursuzca konuşmaya başladı. " yollamasına yollayayım da benim topladığım bilgiler de bir isim vermiyor ya da bir rota oluşturmuyor. Geçen gün şüphelendiğim isimlerin ailelerini araştırırken karşıma çıktı bir sen ağız yokla istersen bu isimlerin çocukları ile Burak aynı lisede okumuş hatta bazılarıyla aktif iletişimde herhalde. Bu direkt baktığın zaman bir anlam ifade etmiyor ülkenin en iyi okullarından biri sonuçta ama insanın içine kurt düşürüyor işte sen bir sor Yağmur." Yağmur şaşırmıştı ve iyiden iyiye Haldun Beyden şüphelenmeye başlamıştı " baba iyi de ben Burak'ın tüm arkadaşlarını tanırım, sen bana hepsinin ismini yolla gerekirse direkt iletişime geçerim ama hiç o şekil şüphelendiğim bir isim olmadı hepsi saygın işadamlarının çocukları yani demeye çalıştığım elit hatta hepsi. Öyle kirli tipler değil." Dedi. Selim histerikçe güldü " yağmurcum sen suçluları ne sanıyorsun özellikle organize de kim suçlu kim suçsuz sen ayıramazsın öyle düzgün insanları eştiğinde çamurla karşılaşıyorsun ki şaşar kalırsın." Histerikçe gülme sırası Yağmur'daydı. " gördük ya baba biliyorum." Yağmur'un dediği ile ortam buz kesmişti. Selim kızını daha fazla üzmek istemediği için konuyu deşmeden değiştirdi " bak şimdi Yağmur sen ilk bir Burak'ın ağzını yokla. Bakalım içinde bulunduğu çevre hakkında ne diyecek ama senin Haldun'un bilgisayarına ulaşman gerek ya da ajanda falan. Haldun temizse de muhakkak kim ne çeviriyor biliyordur ondan eminim. Çok dikkatli ol Yağmur kimsenin bilmemesi ve yakalanmaman gerek duydun mu Burak bile bilmemeli kızım." Yağmur düşünceli bir şekilde konuşmaya başladı " umarın baba şüphelerinde haksız çıkarsın. Kapatmam gerek şimdi dikkat et kendine görüşürüz." Deyip telefonu kapattı. Burak geldiği zaman dikkat çekmeden nasıl ağzını arayacağını düşünüyordu, en çokta Burak böyle bir işin ortasında olamazdı imkansızdı ama çok küçükte olsa kurt düşmüştü içine. Düşüncelerinden çalan kapı sayesinde sıyrıldı. Beklediği gibi gelen Burak'tı. Burak hiçbir şey demeden sıkı sıkı sarıldı Yağmur'a. Birkaç dakika bu şekilde kaldıktan sonra sinirli ama sesinin tonunu yükseltmeden konuştu " Yağmur gerçekten inanamıyorum sana. Yaptığın bencillik. Kimseyi düşünmeden hareket ediyorsun. Hiç mi düşünmedin insanlar benim için endişelenir, beni merak eder. Kızlar korkudan ölmüştü telefonunu bile almadan gitmişsin." Yağmur karşısındaki adama ne cevap vereceğini bilmiyordu, sonuna kadar haklıydı dediklerinde. "Yağmur sana yemin ederim 10 dakika ile yetiştin tüm ülkeyi ayağa kaldırıyordum." Diye ekleyerek devam etti. Yağmur sessiz bir şekilde " özür dilerim Burak, çok sarhoştum düşünemedim o an çok özür dilerim." Deyip karşısındaki adama sarılmıştı. " Yağmur neden o kadar sarhoştun, tekrar eski günlere mi dönüyoruz ne oluyor? Sıkıştırmak istemiyorum ama son günlerde yine dağıldın Yağmur ne oluyor, sorun ne? Benimle mi ilgili, işle mi, babanla mı ne sorun Yağmur? Sorun her ne ise söyle bana senin için çözeyim Yağmur, seni tekrar düşmüş halde göreceğime her şeyi kenara bırakır çözerim." Demişti karşısındaki kadının yüzünü avucunun içine alıp, dudaklarına tutkulu bir öpücük bırakmıştı. Elinde hissettiği ıslaklıkla şaşırdı Burak. Yağmur titreyerek ağlıyordu. " bilmiyorum Burak sorunum ne, nefes alamıyorum sanki üstüme geliyor duvarlar. Çığlık atmak istiyorum sanki sesim çıkmıyor Burak." Deyip karşısındaki adamın hamlesiyle kafasını göğsüne yerleştirmişti. Burak en azından şimdilik sorularının cevaplarını alamasa da Yağmur'un üstüne gitmeyecekti. Beraber koltuğa yerleşmişlerdi. Burak Yağmur'u göğsüne yatırmış ve saçlarını okşuyordu. Yağmur bir süre geçtikten sonra daha iyi bir şekilde kafasını kaldırmış ve konuşmuştu " şarap mı açsak?" Burak histerikçe gülerek konuştu " daha neler Yağmur. Uzun bir süre alkol konusunda dikkat edelim bence." Demişti. Yağmur karşısındaki adamın verdiği cevapla gerilmişti. " Burak alkolik değilim, istemiyorsan sen içmezsin ben kendime birkaç kadeh alıyorum müsaadenle." Deyip ayağa fırlamıştı. Burak karşısındaki kadını kolundan yakalayıp kucağın doğru çekti. Önüne düşen saçlarını okşayarak konuşmaya başladı. " Yağmur korkuyorum, anla beni kendine zarar vereceksin diye korkuyorum." Bunları söylerken kafasını Yağmur'un kafasına yaslamıştı. Kadının kendini geri çekmemesini fırsat bilerek kadının dudaklarına doğru bir hamle yaptı. Tutku ile karşısındaki nişanlısını öpüyordu. Elleri kadının kadife teninde geziniyordu, birkaç dakika içerisinde ise ikisi de Yağmur'un kanepesinde yarı çıplak halde bedenleri ile adeta dans eder gibi sevişiyorlardı. Yağmur bir an karşısındakinin Akgün olmasını diledi. Akgün'ün ona dokunması fikri Yağmur'u daha istekli bir hale getirmişti. Nişanlısını kendisi ile sevişirken Akgün'ü düşünerek aldatıyordu. Tutku ile geçirdikleri sürenin sonunda Yağmur'un en başta teklif ettiği şarap masaya gelmiş, Yağmur hızlı hızlı içiyordu. Karşısındaki adama karşı çok fazla suçluluk duyuyordu Yağmur. Babası, Akgün özellikle Akgün her şeyi daha karışık bir hale getirmişti. Yağmur'un kafası, ruhu allak bullaktı. Babasına söz verdiği gibi çok belli etmeden bir şeylerin peşine düşmeye çalışacaktı. " Burak bir parti verelim diyorum şöyle tam yaza girmeden, bahar bitmeden ne dersin?" diye bir soru yöneltti karşısındaki adamın kendine hayır demeyeceğinden emin olarak. " güzel olur aşkım ama sen sevmezdin öyle parti işlerini çok fazla, şaşırdım gerçekten." Dedi genç adam. Yağmur gülerek cevap verdi karşısındaki adama " ben partileri seviyorum, uğraşmayı sevmiyorum. Bugün düşündüm kızları, arkadaşlarımızı hep yanımızdalar bize destekler. Şöyle büyüğünden bir parti verelim diyorum uzun zamandır görmediğimiz herkes orada olsun. Havalar çok güzel hem. Senin eski arkadaşlarını da çağırırız hem nişana hepsi gelememişti iyi olur." Diye sevgilisini ikna etmek için konuştu. Burak biraz düşünür gibi oldu sonra karşısındaki gülümseyen kadına hayır diyemezdi sonuçta " tamam o zaman ama bu ara biraz yoğunum aşkım o yüzden sorumluluk alamayabilirim, sen ilgilenebilirim diyorsan çok güzel düşünmüşsün." Deyip sevgilisine doğru eğilip dudağına bir öpücük kondurdu. Yağmur heyecanla konuştu " sen merak etme ben ayarlarım her şeyi." Her şey Yağmur'un istediği gibi ilerleyecekti. Parti için sürekli yalıya gitmesi gerekecek bu da Yağmur'a yalıya gitme fırsatı sunacaktı. Eski yeni tüm arkadaşlar partiye gelecekti bu da insanlarla iletişim kurabilmesini kolaylaştıracaktı. Her şey güzel gidiyordu ama yanındaki ona aşık gözlerle bakan adamı görünce içindeki suçluluk duygusu çığ gibi büyüyerek onu eziyordu.

SilsileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin