Bölüm 18

253 19 56
                                    

Tyler sabah Dylan'dan önce uyanmış önce göğsünde uyuyan Dylan'a dün öpmemesini söylemesine rağmen bir öpücük verip onu uyandırmamaya çalışarak ayağa kalkmıştı.

Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Dylan'ın hapse girmesinden ölesiye korkuyordu. Her gün işten geldiğinde koltukta oturan Dylan'ı görememek büyük bir boşluktu. Kolunu açsa Dylan'ın hemen göğsüne sokulmasına çok alışmıştı. Dudaklarını her aşağı indirdiğinde Dylan'ın alnını öpmeye o kadar alışmıştı ki...Onu kaybetmeye korkuyordu özellikle bir senelik bir ayrılığın ardından. Dylan ise bir adam öldürdüğünü hiç umursamıyordu. Sıfır korku. Hiç umrunda değildi.

Tyler kendi kendine bunları düşünürken kızarmış ekmekleri çıkardı ve tabaklara koydu. O sırada Dylan masaya oturmuş onu izliyordu. Tyler arkasını döndüğünde sevdiği adamı görmek onu gülümsetti ve tabağı önüne koydu.

Dylan: Senin moralin mi bozuk?

Tyler: Hayır. Nerden çıktı

Dylan: Bilmem çok durgun geldin gözüme.

Tyler ağzını açıp bir şeyler diyecekti ki Dylan'ın çalan telefonu onu böldü. Logan arıyordu. Tyler ekranda ki ismi okur okumaz ayağa kalktı ve telefonu almak için uzandı ama Dylan telefonunu geri çekti.

Tyler: Açmayacaksın değil mi?

Dylan cevap vermeden telefonu açtı ve kulağına götürdü.

Logan: Günaydın efendim

Dylan: Bana efendim deme. Ne oldu

Tyler kaşlarını çatıp birden telefona uzandı ve Dylan'ın kulağından çekip masaya koydu. Hoparlörü de açtığında sandalyesine oturdu ve Logan'ı dinledi.

Logan: Sizin suçunuza ortak oluyor gibi oldu ama biz cesedi gömdük. Hiçkimse de şikayet etmeyecek yani rahat olun ama sizi aramamın nedeni Jerry'nin vasiyeti. Bir zarf ve sizin için yazılmış.

Dylan: Fotoğrafını gönder.

Tyler Dylan'ın nasıl bu kadar rahat olduğunu anlamıyordu. Kendisi Jerry'nin gömüldüğüne ayrı, kimsenin şikayet etmeyeceğine ayrı ,vasiyete ayrı şaşırıyordu. Dylan ise rahattı. Fazla rahat.

Logan: İyi günler

Telefon kapandığında Dylan telefonunu aldı ve mesajı açtı. Çok kısa olmayan vasiyeti gördüğünde kaşlarını çattı. Tyler'ın meraklı bakışlarını gördüğünde sesli bir şekilde okumaya başladı.

Biliyorum ilk tanıştığımızdan beri beni hiç sevmedin. Beni sevmiyorsun ve hatta benden nefret ediyorsun. Bunlara karşı bir şey yapamam ama her şey için özür dilerim. Biliyorum hiçbir anlamı yok. En azından seni, benim hakkım olan sevgiyide verdiğin Tyler'la mutlu kılabilirim. Yüksek ihtimalle bunu Tyler'la okuyorsun çünkü ben ölünce onun yanına bir şekilde gideceksin. Dylan beni hiç sevmedi Tyler. O hep seni sevdi. Onu ben öperken o sessizce senin adını sayıkladı. Sevginizi anlıyorum. Ben Dylan'ı senin sevdiğin gibi sevemem.

Evimi, arabalarımı, bankada ki paramı, her şeyimi kendi üzerine geçir Dylan. Senden son bir isteğim var buna hakkım var mı bilmiyorum ama...Evimize iyi bak lütfen. Ya da evinize. Sonuçta kabul edersen artık sizin olacak.
Jerry

Dylan her satırı okuduğunda biraz daha gülümsemesini büyütmüştü. Bu Jerry'nin yaptığı en iyi şeydi.

Dylan: Duydun mu Tyler

Tyler: E-evet. Sen benim ismimi mi sayıklıyordun.

Dylan: Yanlışlıkla oldu. Aslında bir döngü haline gelmişti. O beni öpüyordu, ben onun adı yerine senin adını söylüyordum sonra o da sen nasıl ismini bile ağzına almamanı söylediğim birinin adını söylersin diye beni dövüyordu. Elimde değildi birden ağzımdan çıkıyordu. Her neyse öyle işte.

Tyler: Alacak mısın evi?

Dylan: Her şeyi alacağım

Tyler gülümseyerek saate baktı, geç kalıyordu. Hızlıca ayağa kalktı ve üstünü çırpıp farkında bile olmadan Dylan'ın alnını öpüp çantasını aldı. Kapıyı kapatmadan da bağırdı:

"Ben gelmeden sakın bir yere çıkma. Yani lütfen"

Dylan gülümseyerek kafasını salladı ve Tyler'ı iyi dileklerle uğurladı. O çıkar çıkmazda Dylan masayı topladı ve yukarı çıkıp pijamalarından kurtularak kısa bir şeyler giydi. Salona geçmeden süpürgeyi ve diğer temizlik malzemelerini de alıp salona bıraktı.

Mutfağa tekrar girdiğinde önce bulaşıkları yıkadı....

Yaklaşık bir saat sonra temizlik işi bittiğinde Dylan alnını sildi ve son kez etrafa bakındı. Yere çömeldiğinde ise çekmecede ki fotoğraflar dikkatini çekti. Her şeyi yere bıraktı ve yavaş hareketlerle gidip çekmecenin önüne oturdu.

İçinde ki iki albümü çıkarıp biraz geri çekildi ve ilk sayfayı açtı. Burda Tyler ve kendisi vardı. Birinde lunaparkta Dylan korkudan bayılmak üzereyken Tyler'ın kahkaha atışı vardı

Diğerinde Dylan'ın büyük bir iştahla kremalı pasta yerken bütün kremayı yüzüne bulaştırması vardı.

İlk sinemaya gidişleri...

İlk öpücükleri...

Dylan'ın bir çocuğa bakarkenki mutluluğu...

Tyler'ın dereye düşmesi ve Dylan'ın onu çekmeye çalışırken onun da düşmesi...

Dylan'ın ilk gittiği gün?

Dylan biraz kaşlarını çattı. Tarih yazılmıştı ve Tyler bir barda önündeki birayı bitirmiş ağlıyordu. Sayfayı bir kere daha çevirdi. Gidişinden sonra ki gün.

Tyler bir koltukta Dylan'ın geldiği gün yastığın altında gördüğü fotoğrafı göğsüne koyup ağlıyordu. Yanında bir sürü peçete vardı.

Bunları kendisi çekmemişti. Scott ya da Isaac tarafından çekildiği çok belliydi. Neden böyle bir şey çekmişlerdi ki?

Sayfayı bir kere daha çevirdi. Gidişinin üç gün sonrasına ait bir tarih yazılmış sayfanın tam ortasında kendisinin çizimi duruyordu. Yanındaki sayfa da ise Tyler'ın hem ağlarken hem gülerken bir fotoğrafı vardı. İlk notu buraya yazmıştı Tyler

Üç günde özlenir mi  birisi? Çok uzun oldu Dylan geri dön lütfen

Dylan'ın gözleri doldu. O zaman Tyler'ı engellemek zorunda kalmıştı. Merakına yenik düşüp diğer albümü de açtı. Bu albüm tamamen gittikten sonrasıydı. Merak edip en son sayfayı açtı. Tekrar döndüğü ilk gün Tyler'ın yastığının altında kalan fotoğrafa bakarken çekilmiş bir fotoğraf...

Teşekkür ederim bebeğim

Dylan kendini tutamadı ve ilk gözyaşı yanaklarından süzülerek albüme düştü. Tyler tarafından bu kadar sevilmek kendisini fazla iyi hissettiriyordu. Sanki Tyler'dan başka kimseye ihtiyacı yok gibi...

Dylan: Ya hayır ya. Ağlama Dylan. Kahretsin
———

Onu sevme| HobrıenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin