Güvensizlik

935 50 24
                                    

Dağ evine vardığım zaman Alison'da bagajı tekmelemeye başlamıştı ; bu küçük sarışın cidden sinirlerimi bozmaya başladı diye, söylendim içimden. Arabadan inip bagaja doğru yürüdüm, bagajı açtım ve zavallı Alison sanki bir şey yapabilirmiş gibi benim üstüme atlamaya çalıştı bu halin ne kadar acıdığımı ve gülünç bulduğumu tahmin bile edemezdi. Kollarından tutup eve doğru sürükledim. En son ailemle sömestr için buraya gelmiştik. Kapıda şifreleme vardı anahtar yanımda olmadığı için şifre denemeye başladım "1307" girince açıldı bu benim doğum taihimdi. Otamatik açılan kapıdan içeriye Alison'ı zorla soktum koltuğa doğru onu fırlattıktan sonra kapıya yeni bir şifre koyup kaçmasını önledim.

"Telefonunu ver, hemen." artık sabım kalmamıştı bir an önce Luke denen o pisliği arayıp kardeşinin elimde olduğunu anlatmam gerekiyordu. Alison kot pantalonunun arka cebinden telefonunu çıkardı ve bana verdi. "Şimdi uslu bir kız ol ağabeyinle ufak bi görüşme yapacağım.

Çalıyor...

Çalıyor...

"Alison nerelerdesin çok merak ettim!" Luke'un bu dediğine istemsizce kıkırdadım.

"Küçük kız kardeşin yapamayacağı bir işe kalkıştı şu an karşımda duruyor sevgili abisi."

"Jess sen misin ?"

"Duygularıyla oynadığın kız ben olduğuma göre daha mantıklı bi açıklaması olamaz."

"Ben senin duygularınla filan oynamadım başta öyleydi ama sonra sana cidden aşık oldum." Bu dediğinden sonra büyük bir kahkaha attım.

"Bu yalanlarına inanıp Alison'ı bırakıcağımı mı sanıyorsun dahi çocuk?"

"Bak jess senle düzgünce konuşalım yüz yüze tamam mı?" Telefonu kapattım ; daha fazla yalanlarını dinleyemezdim.

"Jess benimle ne yapacaksın?" diye, sorunca bi an afalladım ; çünkü ben bu değildim.

"Merak etme sana bir şey yapmayacağım." Buruk bir gülümseme yüzüne yerleşti.

"Güçlerini almaya çalıştığım için üzgünüm. Ben de herkes gibi güçlü olmak istedim."

"Dünya'daki en güçlü vampir, cadı melezi benim inan bana eline bir hiçten başka bir şey geçmiyor." Bu dediğimden sonra gözlerinden bir an bana acıma ifadesi geçti bende hemen dağ evinden dışarı çıktım. Kar yağmıştı, aldırmadan yere oturdum ve sessizce ağlamaya başladım. "Birlikte geçirdiğimiz her saniye kocaman bi yalandan ibaretmiş." "Ben onu umutsuzca severken o bir oyunun içindeymiş." Düşünceler beynime hücum ederken gözlerimden akan yaş bitmek bilmiyordu. Kendi kendime "Keşke seni hiç tanımasaydım Luke." dedim ve kafamı bacaklarıma gömdüm. Bir kaç saniye sonra bir kıpırtı hissettim tam kafamı kaldırıcaktım ki sesini tanıdım. "İyiki beni tanımışsın ve iyiki seni tanımışım." söylediği bu cümle kanımın donmasına yetti.

"Senin burada ne işin var?" Gözümden akan yaşları umursamazca dik durmaya çalışıyordum. Ağladığımı görünce yüzümü sildi ve iki eline aldı. "Bu sefer beni kandıramayacaksın." diye, bağıdım ve elinden kurtulup ayağa kalktım. Bacağımdan çekip beni yere ypıştırması bir oldu. Beni tutabilmek için bacaklarımın üstüne otudu ve kollarımı o kadar sıkı tutuyordu ki el parmaklarının olduğu yerlerin morardığına emindim. "Ben seni kandırmadım jess." diyerek, bağırdı bana. "Yalan söylüyorsun." "Yalan falan söylemiyorum şu an sana bu kadar yakınken öpememek nasıl bir duygu sence? Seni ilk başlarda kandırdım evet üzgünüm ama sona aşık oldum jess anla lütfen. Seni çok seviyorum anla şunu."

VAMPİR SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin