10: final

158 24 1
                                    

Sena Şener-Her An Gidebilirim

Tam kırk dakika...

Yeosang ve San içeriye adımını attı. Yeosang koşa koşa kollarıma girerken sevgilim, teyzeme bir selam verdi. Teyzem ise güler yüzle karşıladı. En yakın arkadaşımın sıkı sıkı sarılması üzerine kemiklerimin kırılacak dereceye geldiğini hissettim. Ağlamıyordu. Herkes kendini tutuyordu. Yüzümde aptal bir sırıtış, onlar gibi bende kendimi tuttum. Tuttum tuttum... Ta ki Yeosang patlayana kadar. Sessizce bir kenarda gözyaşlarını sildiğini gördüğümde daha fazla itiraz etmedim ve bıraktım kendimi. Tekrar yanıma geldi. "Çıktığında beraber tavuk yiyeceğiz. Senden çalmayacağım bu sefer, okey?" Asla sempatikliğinden ödün vermedi. Gözyaşlarıma tezat bir şekilde güldüm. Onayladım onu. Sıkı sıkı sarıldı. Kollarımın arasından çıktığında sevgilim yanıma doğru yaklaştı. Teyzem, Yeo 'ya bir komut verip onu dışarıya çıkardı. Odada ikimiz kaldık. Yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu.

Elimi tuttu ve hiçbir şey demeden öpmeye başladı. Her zaman yaptığı gibi. Yüzünde tarifsiz bir ifade...
"Sana söylediklerimi unutma ve senden tek isteğim, kendine iyi bakman..." Daha çok şey söylemek istedim. Bıraksalar sabaha kadar konuşurdum. "Geldiğinde seni burada bekliyor olacağım. Hiçbir yere gitmeyeceğim, o yüzden... sende gitme. Ameliyat boyunca güçlü kal. Seni sevdiğimi de sakın unutma. Birbirimize olan sevgimiz güçlendirsin seni, olur mu? Yaşayacak güzel günlerimizi getir aklına ve güçlü kal güzelim." Son cümlesinde burnunu çekti ama asla gözyaşı dökmedi. Ben ameliyata girene kadar göz yaşı dökmedi. Lakin dokunsan ağlayacak gibiydi. Onun gücünden güç aldım.

Sayısız kez öptü. Ellerimi tuttu her fırsatta. Sımsıkı sarıldı. Ve bunların herbirini sanki bir daha yapamayacak gibi yaptı. Bu o kadar dokundu ki, canımdan can gidiyordu şuan bile. Doktor geldiğinde gitmem gerektiği söylendi. Teyzem ve Yeosang son kez sarıldılar. San, son öpücüğünü verdi. Bu benim için sondu. Eğer uyanırsam yeni bir hayata göz açacaktım. Narkozun etkisi tüm vücuduma işliyor gibiydi. Şuurumu iyice yitirdim. Ne dediğimi ne konuştuğumu bilemez hale geldim. Neler zırvaladığımdan bir haber o kapıdan içeri girdim. Arkamda kalan güzel insanları hayal kırıklığına uğratmamak adına girdim o kapıdan. Çok güzel bir hayat sürmüştüm. Özellikle şu son zamanlarımı hiç geçirmediğim kadar güzel geçirdim. Bizim sonumuz böyle olmamalıydı kesinlikle. Lakin her güzel şeyin elbet bir gün bir sonu vardı.

__________

San

Onu o kafede ilk gördüğümde, yerde öylece uzanırken ve acı çekerken gördüğümde bedenimi ele geçiren hissin ne olduğunu anlayamadım. Ona yardım etmek için yanına gittim. Biraz sonra iyice bilinci oturduğunda, toparlandı. Hasta olabileceğini düşündüm tabii en başında. Fakat inkar etmişti. Üstelemedim. Ve çıkmak için toparlandım. Ama bu çocuk fazlasıyla güzeldi. Bir yerlerden başlamam gerekiyordu. Onu bir şekilde tanımalıydım. Aptalca ve anlamsız olacağını bildiğim halde ona adımı ve nerede çalıştığımı söylemiştim. O da çekingence kendini tanıtmıştı. Henüz bir üniversite öğrencisi olduğunu anlamak zor değildi.

Bir süre süzdüm onu. Siyah, uzun saçlarının arasına karışmış sarı tutamlar vardı ve birkaçı gözlerinin önüne düşüyordu. Küçük gözlerinin altında bir tane ben vardı ve gerçekten bu ona ayrı hava katıyordu. Dudakları oldukça biçimliydi ve kuru kuru duruyordu.

Çok geçmeden kafeden çıktım ve işimin başına geri döndüm. Bütün gece boyunca onu düşünmüştüm. Nereye gidersem gideyim aklımın bir köşesinde hep Wooyoung vardı. Yaklaşık bir hafta kadar, emniyet binasının karşısında çalıştığından görebilme fırsatım olmuştu. Ona karşı olan hislerimin farkına vardığımda bunca zamana kadar beni reddeden ve çirkin veya pislik olduğumu söyleyen insanlar aklıma geliyordu. Fakat Wooyoung'un hiç öyle biri olabileceğini düşünmedim. Sanki çok güzel bir kalbi var gibi geliyordu. Öyleydi de..

Vertigo | woosan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin