Neyden bahsediyordu bir fikrim yoktu ama söyledikleri ile dikkatimi dağıtmaya çalıştığını anlamamak çokta zor değildi. "Beni iyi dinleyin bayım; ne dediğiniz umrumda değil bu bir, ikincisi; bana söylediğiniz sözden bir çok anlam çıkabilir ama ben sizi tanımadığım için bunu umursamıyıcam. Şimdi gelelim asıl konuya kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz ? " benim sert ve otoriter çıkan sesime karşılık o sadece sırıtıyordu ve bu beni deli ediyordu.
"İyi dinle sarışın birincisi polisten saklanıyoruz. İkincisi; bilmesende olur. " polisten kaçtıklarını öyle rahat ve umursamaz söylemişti ki gözlerim kocaman açılmıştı. Sonrasında ise ben kahkahalara boğulmuştum. Polisten kaçayım derken bir avukatın evine gelmişlerdi ve bu avukat polisten bile daha güçlüydü. İkiside bana delirmişim gibi bakıyorlardı ama umrumda değildi.
"Sen hiç Afra sorhanı duydun mu ? " kaşlarını çatmış bana bakıyorlarken ismimden büyük bir gurur duyarak ve yüzümdeki gülümsemeyi silerek "İşte o ben oluyorum ve inan bana ben polisten bile daha tehlikeliyim. "
Onları umursamayıp yan taraftaki merdivenlerin yanında bulunan aynayı kapıyı görücek şekilde yerleştirdim. Misafirimize hazırsız yakalanmak hoş olmazdı. Aynayı düzelttikten sonra elimdeki silahı indirmeden kırık beyaz rengindeki koltuğa oturdum. Kan kaybediyordu ve ben bir suçluya yardım ediyordum. Görev bilincim neredeydi benim ? 5237 sayılı TCK'nun 39. maddesinde; "(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Sesi kafamda yankılanıyordu.
"Neden ? Neden polisten kaçıyorsunuz ve neden yaralısın ? " bana olan bakışları neden bu kadar garipti ? Oymak istiyordum o mavi gözleri şu an onun yüzünden suç işliyordum. Bana cevap vermeyip sessiz kaldığında bende onu incelemeye başladım. 180-190 aralığı bir boya sahipti. Yapılı bir vücudu vardı. Kıvırcık saçları alnına yapışmış ve kirli görünüyordu. Kollarında çizikler vardı ve büyük ihtimalle bıçak izleriydi. Masmavi gözleri cam gibi parlıyordu, bakan insan da hem hayranlık uyandıracak hem de öldürücek bir güzellik vardı.
"Geçmişin çok mu karanlık yoksa zengin bebesi misin ? " az önce oymak istiyorum demiştim değil mi ? Artık oyacaktım.
"Senin aksine bebe değilim, ama geçmişimin seninki kadar karanlık olduğu bir gerçek. "
"Sana bir kaç bilgi versem bana yardım edermisin ? " sorduğu soruya göz devirmiştim. Ben satılık değildim. Hele ki işin ucunda 10 yıldan 20 yıla hapis vardı ve o kızlarında bana ihtiyacı vardı. "Asla. " o benim cevabıma gülerken ben sinirden dört köşe olmuştum.
"Suçsuz yere hapisteyim avukat- " devam ediceği an yerleştirdiğim aynada ki yansımayla yüzümdeki tehlikeli gülümseme ile duvarda asılı duran tabloya ateş ettim. Çıkan silah sesiyle üçüde aynı anda küfretmişti. "Boşuna bekliyorsun orda sandığınızın aksine iyi nişancıyımdır." Benim alayla konuşmam onları deli ediyordu ama ben çok büyük bir zevk alıyordum.
Yaralı olan ağzının içinde homurdandığında ona dönmüştüm. "Sen kendini inandırmaya çalışıyordun en son lütfen salak bahanelerini anlatta polis gelene kadar biraz kafamı meşgul edeyim. " hepsinin gözleri kocaman açılırken ben gülüyordum. Biraz daha zorlarsan deli olduğuna inanıcaklar.
"İnsanlar kendilerini üstün görüp çok büyük hatalar yaparlar. Siz kadın olduğum için kendinizi benden üstün görüp hafife aldınız ve birazdan ellerinizde sadece kelepçeler olucak. En büyük hatanız benim arabama binmekti, sonrasında aslında telefonuma el koymanız ve yanımda oturan adamında benim elimde bişey olmıyıcağımdan emin olması gerekiyordu ama tam aksine siz bunların hiç birini yapmadınız ve avcı konumundayken av konumuna düştünüz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belalı avukat (+18)
ActionO kimsenin arka çıkmadığı, ölüme terk edilen küçük bedenlerin, tacize uğrayıp da bir kravatla kurtulan adam sayılmayacak şerefsizleri en ağır cezaları almasına sebep olan bir kadın. Afra sarhan. Henüz kaybettiği bir davası bile olmayan güzel, alımlı...