Lila kütüphanedeydi, en sevdiği kitabı okuyordu. Babası ona annesinin tersine okumayı öğretti. Üvey annesi her zaman kadınsı tipti ve öyle kalacaktı. Küçük kızının tuhaflaştığı için kızgındı, bu yüzden büyük kızının daha kadınsı olmasını sağladı.
"Kraliyet muhafızları neden burada?" Pencerenin yanında iki kişinin konuştuğunu duydu.
"Prensin karısını bulduğunu mu düşünüyorsun?"
"Prens, annesi öldüğünden beri hep duygusuz olmuştur." Lila ayağa kalktı ve eve geri döndü, ablasını ve annesini güzel elbiseler içinde gördü.
"Kimi etkilemeye çalışıyorsunuz?"
"Duymadın mı? Prens eşini almak için gelmiş ve kim bilir belkide o eş benimdir!" diye övündü Yebin.
"Yani Lila bu evde şu anlık sadece Yebin ve ben yaşıyoruz gibi yapıcaz o yüzden odana çık ve biz seni çağırana kadar odandan çıkma sakın!" Bayan Choi Lila'yı azarlarcasına tembihledi.
"Anne! Buraya doğru geliyorlar." Yebin sevinçle söyledi.Bayan Choi Lila'yı sertçe merdivenlere itekledi. Dizi kanayan Lila içinden söylenerek odasına çıktı.Yebin kapıyı açtı ve bir saray gardiyanını gördü.
"Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?"
"Merhaba, burada yaşayan bir kızı görmeye geldik. Kraliyet balosundaydı."
"Baloya bu evden katılan tek genç kız benim."
"Emin misin?"
"Evet bu evde sadece ben ve annem yaşıyoruz."
"Evin içine girebilir miyim?"
"Evet girebilirsin ama hiçbir şey bulamazsın" dedi Yebin. Gardiyan içeri girdi ve etrafa baktı.
"Güvenli!" Gardiyan bağırdı. Aniden, kraliyet prensi eve girer. Yebin, yakışıklı prensi gözlerinin önünde görünce reverans yapar ve kızarır. Mrs.Choi reverans yapıyor ve prensi evinde görüyor.
"Majesteleri, size nasıl yardımcı olabilirim?" Bayan Choi sordu.
"Karımı almaya geldim" dedi.
"Yebin, git eşyalarını hazırla"
"Hayır, hayır. O değil. İstediğim kişi o değil."
"O zaman kimin için buradasın?" Yebin sordu
"Pekala, hizmetçi dediğiniz şey için buradayım"
"Hizmetçimiz yok" dedi Bayan Choi.
"Prensin gözünün içine baka baka yalan söylemenin kötü birşey olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Elbette majesteleri."
Prens Bayan Choi'nin yanından geçerken kulağına eğildi, "Ve bu senin hayatına mal olabilir."dedi. Ve evin merdivenlerine ilerledi.
Muhafızlara dönüp "Onları kıpırdatmayın."diye emir verdi. Prens merdivenlerden çıktı ve koridordaki son odaya ilerledi. Kapıyı açtı ve hayatının aşkını gördü. Pencerenin eşiğine oturmuş kitap okuyordu.
Çok güzel gözüküyordu. Güneşin son ışıkları güzel yüzüne vuruyordu ve gözlerini daha fazla renkli gösteriyordu. Melek gibi gözüküyordu. Jungkook birşey yapamadı ama kapının küçücük aralığından kocaman bir şekilde gülümsüyordu. Lila kafasını kitaptan kaldırdı, sola baktı ve prensi gördü.
"Sen kimsin?" diye sordu. Jungkook'un daha büyük gülümsedi.
"Prensle konuşma şeklin bu mu? Babygirl, bir cezayı hakediyorsun." söyledikleri genç kızı kızarttı.
"Ü-üzgünüm majesteleri." karşısındakinin kim olduğunu yeni anladı ve dili sürttü. Jungkook Lila'nın yanına gitti. Kızın ışıltılı gözlerine ışıltıyla baktı.
"Benimle geliyorsun. Seni 'aile' dediğin kişilerden uzağa götürüyorum."
"Ama majesteleri-"
"Red mi ediyorsun?"
"Hayır majesteleri."
"İyi. O zaman hadi gidelim." dedi. Lila başını salladı ve onu takip etmeye başladı.
"Biz gidiyoruz!" diye haber verdi evdekilere.
"Neden o!?" diye çemkirdi Yebin. Prens arkasını döndü.
"O şişko,çirkin ve dahası. Onun hakkındaki herşey berbat." Yebin Lila'ya tokat atmak için elini kavradı ve yanına çekti. Jungkook bir anda canavara dönüştü. Onun aşkına dokunmaya nasıl cüret ederdi!? O herşeyin en mükemmelini hakediyordu. Hiç kimsenin ona dokunmaya izini yoktu, bir tek o dokunabilirdi. Hızla Lila'ya doğru yürüdü ve arkasına çekti...
*slap*
Evet, Yebin'i tokatladı.
"Benden başka kimse ona dokunamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the bl𖦹𖦹dy prince / 緯価塩 \ yandere jjk
Fanfiction"B-burada ne yapıyorsunuz majesteleri?" "Umm... birisi bana sonsuza kadar mutlu olmak istiyorsam, buna müdahale edebilecek bazı insanları ortadan kaldırmam gerektiğini söyledi. Lila'mı elimden almaya çalışan birine yardımcı olamam. O benim. Herşeyiy...