"B-burada ne yapıyorsunuz majesteleri?"
"Umm... birisi bana sonsuza kadar mutlu olmak istiyorsam, buna müdahale edebilecek bazı insanları ortadan kaldırmam gerektiğini söyledi. Lila'mı elimden almaya çalışan birine yardımcı olamam. O benim. Herşeyiy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Prens Jungkook Lila'yı yatak odasına geri götürdü. Prens Jungkook peşinden geldikten sonra sakin ve rahattı. Sanjin'e olan sevgisi artık bitmişti. Kalbi prense aitti. Sanki ait olmasını istiyormuş gibiydi.
Şimdi onun için ne hissettiğini söylemekten korkuyordu. Her zaman onun yanında olmuştu. Sanjin'i sevmiyordu... onu seviyordu. Prensi...
"Lila...ne kadar korktuğumubilemezsin. Seni kaybedeceğimisandım" dedi Prens Jungkook ona sarılarak.
"Seni çokseviyorum..."
"Ne kadar?" Lila sordu.
Prens, kulağına boğuk bir sesle fısıldayarak, "Seni gerçektenne kadar sevdiğimigöstermemeizin ver" dedi. Cevap veremeden kulağını ısırmaya başladı.
Bu yaşta bekaretini kaybetmeyi planlamıyordu. Karısı olacağından beri onu kaybedeceğini zaten biliyordu. Hayır demek istedi ama bedeniyle birlikte zihni de ona evet diyordu.
Elleri arkaya gitti ve elbisesini yavaşça çözdü. Elbise yere düştü ve onu iç çamaşırlarıyla bıraktı. Güzel vücuduna bakarken dudaklarını ısırdı. Onu hızla kaldırıp masasına oturttu. Dudaklarını onun üzerine bastırdı. Yavaşça cevap verdi. Onu öperken, elleri bacaklarının arasında hareket ediyor ve onu yavaşça ovuşturuyor. Bir ses çıkarmadan edemedi. Prens Jungkook öpücükten uzaklaştı ve eli devam ederken onun boynuna saldırmaya başladı.
(no more smut Allah will fire us)
Prens Jungkook, Lila'nın üzerinde süzülerek onun güzel yüzüne baktı. Az önce olanlara inanamadı. Kraliçesiyle sevişti. Sonsuza kadar birlikte olmak istediği kişi. Elini yanağına koyup hemen onu öptü.
"Seni seviyorum Lila..." dedi Prens Jungkook geri çekilirken.