the bl𖦹𖦹dy prince / 緯価塩 \ yandere jjk

１０ｔｈ Ｅｐｉｓｏｄｅ（異んツ）

Prens Jungkook ofisindeydi. Sonunda işini bitirdi. Lila'yı görmek istiyordu bu yüzden büyücüden çaldığı sihirli aynayı çıkardı.

"Bana Lila'yı göster. " dedi aynaya. Lila Bayan Rena ile sohbet ediyordu.

"Seni görmek istedi. Seni hala seviyor biliyorsun. Neden hikayenin kendi tarafını açıklamasına izin vermiyorsun?"

"O gün olanları hatırla! Kalbim kırıldı. Ona tüm sevgimi verdim ama o sanki çöpmüş gibi fırlatıp attı."

"O kandırıldı, Lila! Kız kardeşin ona bir büyü yaptı!"

"Onunla konuşamam..."

"Neden olmasın?"

"Onu görürsem, sanırım ona geri dönebilirim."

Prens Jungkook'un kalbi düştü. Eski sevgilisine geri dönmesini istemiyordu. Onunla ve sadece onunla kalmalıydı. Elleri yumruk oldu ve tırnakları elini kanattı.

"Sen ve Sanjin birlikte olmak için yaratıldınız. Üzgünüm ama keşke tavsiyeme uyup Prens Jungkook'tan kurtulup Sanjin ile birlikte olmanızı diliyorum. Lila, gözlerini aç Prens Jungkook seni onunla evlenmeye zorluyor!"

"Bunu biliyorum. Karşılık verirdim ama reddedersem hayatımı tehlikeye atamam. O Busan'ın prensi ve her şeyi yapabilir!"

"İşte sorum, Sanjin mi yoksa Prens mi?"

"Seçemiyorum..."

"Tabii ki Sanjin! Siz ikiniz beş yıldır arkadaşsınız ve bir yıldır çıkıyorsunuz. Belli ki sizin birlikte olması gerekiyordu."

"Ya öyle değilsek? Ya prensle birlikte olmam gerekiyorsa?"

"Ama değilsin."

Prens Jungkook, Rena'nın Lila'ya ait olmadığını söylemesi karşısında hüsrana uğradı. Aynayı sakladı ve ofisinden çıktı.

"Ekselânsları!" Prens, hizmetçinin adını seslenmesine aldırmaz ve büyücüye doğru yöneldi.

"P-Prens Jungkook"

"Zehire ihtiyacım var"

"A-ama"

"Ver onu yoksa babama Bayan Choi'yi ve kızını öldürenin sen olduğunu söylerim. Biliyorsun ki beni her zaman dinleyecekler, sonuçta ben prensim."

Büyücünün gözleri genişledi. Prensin katil olacağını hiç düşünmemişti. Ona istediği zehri verdi. Prens Jungkook küçük şişeye bakarken sırıttı.

"Neden buna ihtiyacınız olduğunu sorabilir miyim?"

"Birinden kurtulmak için"

▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰▰

Lila onun ve prensin yatak odasındaydı. Rena'nın söylediklerini hatırlayarak yatağa uzandı. O da kendisinin ve Sanjin'in olması gerektiğini düşünüyordu ama her şey değişti. Sanjin, bir erkekte istediği her şeydi. Onu tuhaf değil, özel buluyordu. Ona her zaman onun eşsiz olduğunu söylerdi. Onun türünün tek örneği olduğunu. Ve ona inandı. Geçmişini hatırlayamadan prens içeri girdi ve kanepeye oturdu.

Yataktan kalktı, yanına gitti ve yanına oturdu.

"Sorun nedir?"

"Bilmiyorum... İçimde beni terk edeceksin gibi bir his var. Öyle mi?" Prens Jungkook ağlayacakmış gibi bakan gözlerle sordu.

"Tabii ki hayır! Kalbim senin için atıyor"

"Emin misin?"

"Eminim. Şimdi bir yere gidelim de yalnız kalalım" dedi ayağa kalkarken ama Prens onun elini tutup kucağına oturttu. Onu tatlı bir şekilde öptü. Tamamen öpücüğün içine düştü ve pozisyonunu onunla tam olarak yüzleşecek şekilde sabitledi.

Elleri sırtında, öpüşürken onu destekliyordu. Deli gibi öpüşüyorlardı. Sanki hayatları buna bağlı. Dili ağzının içinde kayıyor, nazik ama talepkar ve onun daha önce hiç yaşamadığı gibiydi. Onu itti ve uzanıp kanepede seviştiler. Kalbinin hiç olmadığı kadar hızlı attığını hissedebiliyordu. Yanaklarının ısındığını hissedebiliyordu.

Prens Jungkook, kokusuyla onu deli ediyordu. Öpücüğü boynuna iniyor, ayrılıyor sırtının arkasına küçük öpücükler konduruyordu. Giydiği elbise kısa olduğu için bir eli onun kalçasındaydı. Boynunu emerken eli kalçasını kaldırmaya başladı. Ağzından bir ses çıkmasını engellemek için dudaklarını ısırdı ama elinin uyluğunun içini sıktığını hissederek daha fazla tutamadı.

Daha ileri gidemeden kapı çaldı ve Prens Jungkook geri çekildi. Çok kızaran Lila'ya baktı. Hareketlerinin onun üzerinde büyük bir etkisi olduğunu görünce parlak bir şekilde gülümsedi.

Hizmetçi, "Prens Jungkook ve Bayan Lila! Akşam yemeği hazır! " diye bağırdı.

"Hemen geliyoruz" diye bağırdı Prens Jungkook. Lila'ya dönüp gözlerinin içine baktı. Kulağına bir şey söylerken eli yanağını umursamadı.

"Bir dahaki sefere durmayacağım."