"B-burada ne yapıyorsunuz majesteleri?"
"Umm... birisi bana sonsuza kadar mutlu olmak istiyorsam, buna müdahale edebilecek bazı insanları ortadan kaldırmam gerektiğini söyledi. Lila'mı elimden almaya çalışan birine yardımcı olamam. O benim. Herşeyiy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lila yatak odalarında ağlıyor, kapıyı yumrukluyor ve yardım için bağırıyordu. Kral kesinlikle hizmetçilere kapıyı açmamalarını/Lila'nın kaçmasına yardım etmemelerini, yoksa onları öldüreceğini söylemişti.
Mutlu sonla biteceğini düşünecek kadar saf olduğuna inanamıyordu.
Kapı, onu kandıran kişiyi ortaya çıkarmak için açıldı.
"Lila...aşkım, lütfen ağlamayı kes? O işe yaramazgözyaşlarıylagüzelyüzünümahvediyorsun."
Gözyaşlarını silerek ona baktı. Yüzünü tutup doğrudan gözlerinin içine bakmasını sağladı.
"Sorumlunun kim olduğunu unutma" dedi dudaklarını ona sertçe bastırmadan önce.
İtmeye çalıştı ama adam çok güçlüydü. Nefes alamıyordu, izin vermiyordu. Hızla geri çekilip nefesini tutmasına izin verdi. Yüzündeki sinir bozucu sırıtışı silmek istercesine ona baktı.
"Hadi yemek yiyelim"
"Aç değilim"
"Pekala bebeğim, geliyorsun" dedi onu zorlayarak. Kalede ona yardım edebilecek kimse yoktu. Prenses Chungha çoktan gitmişti. Hizmetçiler ve gardiyanlar yeni Kral'dan korkuyorlardı. Sadece kendi başına kaçmak zorunda kalacaktı.
İkisi de yemek odasına girerler. Kral Jungkook yerine oturdu ve Lila'da aynısını yaptı. Lila yemeğine bakarken Kral yemeye başladı. Ona güvenmiyordu. İnsanları zehirledi, o nasıl yapabildi?
"Yemeğine zehir katmadım, seni asla öldürmem. Seni seviyorum" dedi onu titreterek.
"Öyleyse ye" diye ekledi. Yemeğinin bir kısmını yemeye başladı... dördüncü ısırığında pes etti. Kendini iyi hissetmiyordu. Banyoya doğru koştu. Yemeğine bir şey koyduğunu biliyordu.
Yediği yemeği kusuyordu. Geçen hafta boyunca kendini çok yorgun hissetti. Kendini şimdi daha çok halsiz hissediyordu. Kral Jungkook ona doğru koştu.
"İyi misin?"
"Yalan söyledin!"
"Yemin ederim, yemeğin içine bir şey koymadım." Ona öfkeyle baktı ama sonra kusmaya devam etti. Sırtını sıvazladı, ona yardım etmeye çalışıyordu.
"Çek ellerini üstümden" dedi kusarken. Bu onun tüm gücünü aldı. Yere düşmek üzereydi ama kral onu yakalar. Onu yatak odalarına doğru taşıdı ve yatağa yatırdı.
Kral, hizmetçileri, aynı zamanda kraliyet doktoru olan büyücüyü çağırttı. Kral Jungkook Lila'nın yanına oturdu, elini tuttu ve ona iyi olacağını söyledi. Ve bundan kurtulacağını. Öte yandan, Lila bundan sağ çıkmak istemiyordu. Ölmek istedi. Ondan kurtulmanın tek yolu buysa.
Sihirbaz, kralın şimdi ne istediği konusunda sarsılmış ve korkmuş bir şekilde içeri girer.
"Onu iyileştirmene ihtiyacım var! Bana ona ne olduğunu söyle! "
"E-evet k-kralım" büyücü kekeledi. Büyücü , yatakta olan Lila'ya doğru yürüdü. Kral, büyücünün işlerini yapmasını izledi. Büyücünün kızına dokunmasından hoşlanmamıştı.
"Peki iyileşti mi? Ne tür bir zehri vardı?"
"Pekala kralım, o zehir değildi"
"O zaman ona ne oluyor!" Bağırdı. Büyücüyü yakasından tutup duvara yaslıyor. Sihirbaz, doğrudan öfkeli gözlerine bakarken korkudan titremeye başlar. Kralın gözleri ağlayan sevgilisine takıldı. Büyücüyü kenara iter ve elini tutarak ona doğru koşar.
