[pörpıl, keyifli okumalar diler.]
"Dün onu bir çanta için kavga ederken görmüşler."
"Kim Seokjin mi? Asla inanmam."
"Bence Jeon için geçmiş olsun hediyesi almaya çalışıyordu."
"Hayır, sanmıyorum şekerim. Jeon feminen takılmıyor bile."
Okul koridorlarında adımlarım ritmik bir şekilde yol alırken duyduklarımı anlamlandırmaya çalışıyordum. Bugün, içimden bir ses beni tetikte olmam için dürtüp duruyordu.
Dün soyunma odasında tuhaf küpe saymaca anımızdan hemen sonra Jin'in yanından ayrılmış titreyerek ve korkarak okulu terketmiştim.
Tüm geceyi küvette kendimi çekerek geçirmeme sebep olan minicik dokunuşları yüzünden sabah neredeyse okulu asma kararı almıştımki Taehyung bana mesaj atmış Namjoon ve Yoongi'nin okula birlikte gittiğini kendisininde beni almak için yolda olduğunu söylemişti.
"Burnun akıyor sanırım,üşüttün mü?"
Taehyung elindeki peçeteyi bana uzatıp çilek suyunu içerken adımlarımız fizik sınıfına doğru odaklanmıştı. Peçeteyi alıp mırıldanarak karşılık vermiştim.
"Bahar alerjisidir belki."
Keyifsiz konuşmam, ağzımın içinde büyüyen cümlelerim sebebiyle kaşlarının çatıldığının farkındaydım.
"Jimin bir sorun yok değil mi? Yani benden bir şey saklamıyorsun."
Başımı iki yana salladım.
"Bu nereden çıktı şimdi?"
Taehyung omuz silkti.
"Hiç, sadece birkaç gün içindeki ruh hali değişimin son 4 yıldakinden çok daha fazlaydı."
Yalancı bir alkış tutup gülümsediğimde önüme bakmıyordum. Sınıf kapısının boş olduğunu sanarak rahat adımlar atmıştım cevap verirken.
"Beden dili uzmanı mı olucaksın sen agucuk bugu-"
Kafamı çarptığım sert vücudun beni savrulmaktan kurtararak sıkıca tutmasıyla kalmış, gözlerimi birkaç saniye kapatarak başımı ovmuştum. Üçüncü gözüm açılmıştı resmen. Betona çarpsam daha az acırdı.
"İyi misin Jimin? Jin orada neden dikiliyordun ki?"
Taehyung önce bana sonra Jin'e sorusunu yöneltirken gözlerimi aralamış aptal aptal belimi tutmaya devam etmesine izin vermiştim. Anın şokuyla geri çekilmeyi bile düşünemedim. Uzun parmaklarını şortumun üzerine geçirdiğim kareli eteğimin kemerinde hissettiğimde ürkerek damarlı kollarından tutunup itmiş sızlanarak Taehyung'un ceketine tutunmuştum. Bakışlarının üzerimde rastgele olmadığı bariz anlaşılır şekilde dolaşmasına kaşlarımı çatarak bakmış bulunduğumuz bu yakın temas karşısında istemsizce bacaklarımı birbirine bastırmıştım.
"Jimin'in gelip gelmediğini kontrol ediyordum. Anahtarı vermeyi unuttum." dedi Jin sakin bir tonlamayla bakışlarını üzerimden çekmeden. Sonra dar kotunun cebinden malzeme deposunun anahtarını çıkarıp elime tutuşturdu.
"Siz dün çıkışta zaten bunun için buluşmamış mıydınız?"
Taehyung'un beklenmedik sorusu karşısında dudaklarım panikle aralanmış ben cevap verecekken Jin araya girmişti.
"Yetiştirmem gereken çok iş vardı. Jimin'e saha çizgilerini kontrol ettirdikten sonra gitmem gerekti ve anahtarı vermeyi unuttum."
Başımı sallayarak onu onayladım.