[pörpıl, keyifli okumalar diler.]
"Yıl sonu gösteriniz, aileleriniz için çok önemli. Bu yüzden partnerlerinizle uyumlu olup olmadığınıza karar verdiğinizden emin olun. Okul bittiğinde kendinize geriye dönüp bakabileceğiniz bir anı yaratma fırsatı bu."
Bayan Min, evet kendisi gelecekteki kayınvalidem oluyordu, ellerini şıklatıp prova odasında hizaya geçmemizi komut verdiğinde karnımın altında bir yumru vardı. Kendisi bizi yıl sonunda mezuniyette yapılacak büyük gösteri için hazırlamakla sorumlu kişiydi. Bizi gelecekteki eşlerimizle bir büyük dansa hazırlıyordu. Dans benim için kötü değildi. Dans etmeyi hep sevmiştim ama partnerim için o kadar heves edilesi bir durum değildi. Partnerimin kim olduğunu biliyorsunuz.
Min Yoongi.
Sarı nemli saçları, minik gözlerinin üzerine düşmüştü. Yeni duş aldığı belli oluyordu. Her cuma olduğu gibi bu cuma günüde basketbol antremanından koşarak buraya gelmiş olmalıydı. Yoğun bir ders programı olduğunu biliyordum. Çalışkan ve hırslı biriydi.
Seul Özel Koleji diğer liselerden biraz farklıydı. Ailelerimizi temsil ettiğimiz için üzerimize çok yükleniyorlardı. Yaşıtlarımıza göre bir çok imkanımız vardı ama biz züppe olanlardık. Bu imkan bize ayrıcalıktan çok işkence gibi geliyordu. Eh kendimizce haklıydık. Devlet liselerinde haftalık kırbeş saat ders vardı. Bizim okulda elli yedi saat ders vardı. Hoş ekstra kulüp işlerinden ve toplantılardan bahsetmiyordum bile.
"Bugün nasılsın?" dedi elini belime koymuş her zamanki hareketleri ısınmak için tekrarlıyor bir yandan konuşuyorduk.
"İyiyim Minnie, antremanın nasıldı?"
Aramız kötü değildi. Hatta iyi arkadaşlardık. Yoongi istediğiniz her şeye sahip, 'hayal erkek' modeline kesinlikle dört dörtlük oturan biriydi. Havalıydı, zekiydi ve nazikti.Her zaman halimi hatırımı sorar, bir şeye ihtiyacım var mı diye üzerime titrer, arkamı kollardı.
Ama...
"Güzel gidiyordu.Jeon'un ayağı burkuldu.Çok verimli değildi ama yine de iyiydi."
Jeon Jungkook'un ailesi gıda şirketine sahipti. Uluslararası çalışan bir firmaydı. Okulumuzun tüm kantin işlerinden, yemekhaneden ailesi sorumluydu.
"Ah üzüldüm, ciddi bir şeyi var mı?"
Kötü bir huyum vardı. Tek kötü bir huy.
"Hayır sanmıyorum. Jin ortalığı birbirine kattı ve bizi başından yolladı. Muhtemelen hastanelerine götürtmüştür."
Başımı gerçekten üzülmüş gibi anlayışla sallamış yüzüme sevecen bir gülümseme kondurmuştum. Elim Yoongi'nin omzunun altına düştüğünde Bayan Min yanımıza geldi. Elimi Yoongi'yi daha sıkı tutmam için güçlendirip yanımızdan ayrıldığında gülümsemeye devam ediyordum.
Kötü bir huyum vardı. Şartlar ne olursa olsun çok iyi rol kesiyordum.
📌p' notu;
minik minik başlayalım,
akılda kalıcı minik paragraflardan oluşsun
çok duygu hissettirsin istiyorum,sizi mutlu etsin istiyorum
yorumlarınızı esirgemeyin.