2.BÖLÜM "SADECE GÖZLERİM DEĞİL, KALBİM DE KIRIK"

33.4K 2.1K 1.1K
                                    

Bölüme geçmeden önce bir kar tanesi bırakalım mı buraya? ❄️

2.Bölüm "Hayal Kırıklığı"

Yeşil, yosun gözlerinin içine baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeşil, yosun gözlerinin içine baktım. Birbirinden farklı, gözlerimin içine bakarken koyulaşan irisleri bana bir şey anlatmaya çalışıyordu sanki. Bana güç vermek, ölümün soğukluğunu üzerimden atmaya çalışıyordu. Kalbim onun yanındayken ilk defa korkuyla çarptı. Ölmek istiyordum ben, ya beni bundan vazgeçirebilirse?

Neden bana bu kadar yardım ediyordu ki?

İrislerinin arkasına sakladığı gerçekleri göremesem de biliyordum, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu bana. Güneş kendini büyük tepenin ardına gizlerken, hafif rüzgarla uçuşan saçlarıma takıldı bakışları. Şu an ikimiz aramızda tek kelime olmadan anlaşabiliyorduk. Bana sessizce fısıldıyordu.

"Ben, sanırım biraz yorgunum." dedim az önce gözlerimin içine bakarak söylediği kelimeleri es geçtim. Şuan yorgundum, bedenimde kalbim de çok yorgundu. Büyük bir hasar almıştım. Hala o adamın gelip beni bulacağı bedenime yaklaşacağı korkusu vardı üzerimde.

"Birazdan yemek dağıtılacak. Ondan sonra uyursun." Bir anda eski haline bürünmesi ile küçük şaşkınlığıma engel olamadım. Tek göz yaşım için onları öldüreceğini söyleyen adam gitmiş, onu ilk gördüğümde sert bakışlarıyla yüzünü kapatmaya çalışan buz gibi adam gelmişti.

Dudaklarım aralandı ama diyecek bir şeyim olmadığı için kapandığında üzerime doğru bir adım attı. Bedenim alışkanlıkla geriye bir adım attığında kollarımı kendime sarmamak için sıktım. O bana bir şey yapmazdı.

Nasıl bu kadar emindim bilmiyordum, bildiğim tek şey Türk askeri olduğu için ona sığındığımdı.

"Peki." diye fısıldadım kulaklarımın bile zar zor duyduğu sesimle. Başımı ürkekçe kaldırıp gözlerinin içine baktığımda göğsünün şiddetle inip kalktığı, sinirle bana baktığıydı. Ne yapmıştım ki? Gözlerimi ondan kaçırdığımda göğsünü gerdi.

"İyi!"

Bedeni, omuzumu sıyırıp geçtiğinde rüzgarın hafif esintisiyle kokusu burnuma doldu. Kirpiklerimi birbirine dolayıp, gözlerimi kapattım. Çok farklı bir kokusu vardı. Anlayamadığım bir şekilde hoş kokuyordu.

"Yusuf! Geç yerine! Sohbet etmenizin sırası mı? Kalkın lan!"

Bağırmasıyla gözlerim aralanırken yerimden sıçradım. Sesi öfkeli geliyordu. Bu adam hep böyle sinirli ve asabi miydi? Belki askerliğin getirdiği bir gerginlikti. Bedenimi hafifçe soluma çevirdiğimde askerlerin oturdukları tabureden hızla kalktıklarını gördüm.

DELİ KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin