32︲"hasret"

75 11 0
                                    

┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄

Birkaç dakika gülümsemelerin ardından içeri davet edildi Kageyama, Hinata onun daha fazla ayakta kalmasına müsaade etmeyecekti.

Salona doğru ilerlediler. Kageyama'nın üstünde hâlâ onu görmesinin heyecanı vardı. Bu eve bir gün, bu şekilde gireceğini hiç düşünmemişti.

Kısa boylu çocuğun işaretiyle önden gitti. Defalarca bu odayı görmesine karşın şimdi duvardaki minik pürüzleri bile incelemek istiyordu. Heyecanını yenmeliydi, garip davranmaktan öylesine korkuyordu ki...

Kapının kapanma sesini duydu. Yeniden yanında biten çocuğa baktı uzunca. "Otursana." dedi dinlemeye doyamadığı ses, gülümsüyordu.

Ne konuşmaları gerekiyordu ikisi de emin değildi. Odada bilinen gerçeklerin gerginliği ve huzur dolu bir sevinç birbirine karışmıştı.

En sonunda konuşması gerektiğini biliyordu deniz gözlü çocuk, yüzünü sevdiğine döndü. "Eğer..." diye başladı. "Eğer bunlar yaşanmamış olsa gerçekten gidecek miydin?"

"Gitmeyi çok düşündüm, çözümün bu olduğuna inandım bunca zaman. Sen bana gelmesen ben senden giderdim belki. Cesaretsizdim, çaresizdim. Belki hâlâ öyle ama-" Eline değen sıcak bir el ile duraksadı.

"Öyle değilsin Hinata, benim için her zaman, en mükemmel insan sen oldun. Şimdi buradasın, önemli olan bu." Turunculunun gülümsemesini izledi gözlerini ayırmadan. Onun da dudakları kıvrıldı daha sonra.

"Evet, haklısın. Şu an önemli olan tek şey burada olman, Kageyama." Karşısındaki çocuk kendisine yaklaştı, korkusuzca gözlerini kendi gözlerinde gezdirdi.

"Soyadımı ağzından duymak beni böyle heyecanlandırıyorsa, kim bilir adımı duymak kaç bahçeme çiçek açtırır." Elini yeniden çocuğun yanağına çıkartırken karnındaki kelebekler serbest kalsın istiyordu artık. Hinata da bunu biliyordu, bu yüzden gözleri, aşık olduğu dudaklar ile karşısındaki denizler arasında gitgel yapıyordu.

Hareket etmeden hemen önce birkaç şey söylemeliydi Kageyama da, buraya kadar gelmişti ama neden? Nedenini haykırmalıydı, özlemini anlatmalıydı.

Kendisine şiirler ezberleten bu güzel yüze karşı birkaç satır dizdi. Sonra da eğilip bir izin beklermişçesine gözlerini kıstı.

"Seni seviyorum, Tobio." İşte o an, dudakların hasret içinde buluşmasından saniyeler öncesiydi.

"Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı
Gözünün içinde durmayalı
Aklının aydınlığına sorular sormayalı
Dokunmayalı sıcaklığına karnının

Yüz yıldır bekler beni
Bir şehirde bir adam*

Aynı daldaydık, aynı daldaydık
Aynı daldan düşüp ayrıldık
Aramızda yüz yıllık zaman
Yol yüz yıllık

Yüz yıldır alacakaranlıkta
Koşuyorum ardından"

┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄┄

şiir: hasret (2) - nazım hikmet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

şiir: hasret (2) - nazım hikmet

fotoğraf ⇢ kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin