0.2

9 3 10
                                    

"Şimdi öğle arasında konuşmak istediğimi söyleyeceğim." Duygu kapıya doğru ilerleyip ellerini ovuşturarak geri döndü.
"Ama elim ayağım titredi bi saniye."

Serap bu haline içten bir gülümseme yolladı. "Bak kuzum ne olursa olsun, sonunda üzülmemeni istiyorum ben. Böyle söylerken kolay biliyorum ama biliyorsun işte, üzülmene dayanamam.. O yüzden diken üstünde hissediyorum şu an. Ama karar senin ve sen yapmadığın şeylerden ötürü olan 'keşke'lere daha uyuz olursun. O yüzden ne yapmak istiyorsan onu yap."

Duygu bu konuşmadan güç almış gibi çenesini dikleştirdi. Sonucu ne olursa olsun arkanda duracak insanların olduğunu bilmek insana güç verirdi. Bunu bir arkadaşı açık açık göstermeyeceğini bildirse de içten içe onun da üzülmesini istemediğinden böyle yaptığını biliyordu.

Bir insana açılmak çoğunluk tarafından, açıldığı kişiye zayıflık gösteriliyormuş gibi algılanıyordu ancak asıl zayıflık bu düşünce biçimiydi. Ve buna karşı dik durmak genelde birçok insanın kazanç sağladığı bir durumdu aynı zamanda.

Ben her gün yüzünü görmek için uğraştığım insanı bu uğraş olmadan da görebilmek istiyordum. Merak ettiğim, öğrenmek istediğim birçok şeyi direkt ona sorabileceğimi bilmek istiyordum. Belki de ilerde hayatımı birleştirmek isteyeceğim insan hakkında saçma sapan korkular ve ihtimaller üzerine kafa patlatmak istemiyordum. Kazanmak ya da kaybetmek arasında kalmayıp bir sonuca varmak istiyordum. Benim karakterim açısından bu böyleydi, belirsizliklerin insanı olmak istemiyordum artık.

Duygu, sevdiği insanı rahat konuşabilecekleri bir koridora yönlendirdiğinde koridorda onlardan başka kimse yoktu. Sevdiği, içinde bulundukları durumu garipsemiş olsa içten içe bu konuşmanın nereye varacağını biliyordu. Koridoru bir tur yürüyüp geri döndüklerinde çocuk gülümseyerek ona döndü.

"Böyle yürüyecek miyiz sadece?"

"Ah, hayır... Ben sadece söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum."

"Tamam... Seni dinliyorum."

"Aslında az çok anlamışsındır diye tahmin ediyorum." Duygu ona bakarak gülümsediğinde çocuk gülümsemesine engel olmaya çalışır bi halde kaşlarını kaldırmış edemediğini ima etmeye çalışıyordu.

"Uzun zamandır, benim açımdan..." Doğru kelimeleri bulmak hiç bu kadar zor olmamıştı diye düşündü. "Uzun zamandır bazı hislerim var. Ve o zamandan bugüne dek geçen zaman -yani 7-8 ay benim için uzun bi zaman- ve bu zamana saygımdan,kendime saygımdan, bunları anlatmam gerek diye düşündüm... Ve tabiki bunda, anlattıktan sonra senden yana huzursuz olmayacağıma dair verdiğin bi güven de vardı. Bi beklentim olduğunu düşünmeni istemem, kendini rahatsız hissetme lütfen, ben sadece kendime saklamak istemedim."

Ellerini iki yana açıp 'bu kadardı' der gibi gülümsedi. Tekrar kavuşturduğu kollarının ardından tepkisini görmek üzere sevdiği insana döndü.

"Neden ben ya..." Bunu acı çeker gibi söylemişti ve bir nevi gelecek olan cevabın habercisiydi. "Gerçekten benim gibi boş bi insan için."

"Hayır deme öyle." Herkes onun bu yanını görüyordu ama Duygu bundan fazlası olduğuna birçok kez şahit olmuştu. O; şiir okuyan,her fırsatta yanında taşıdığı kitaplarıyla yakınlaşan, satranç oynayan, gitar çalıp müzikle yaşayan, her konuda fikri olmasını sağlayacak kadar araştırmaya çalışan bir insandı. Ona karşı hep farklı yaklaşmış bu yüzünü göstermişti. Başka kimseye gösterdiğine de şahit olmamıştı. Onu farklı hissettirmeye iten de buydu. Ona kendini özel hissettirmişti.
Yalnız kalmak için gittiği yerde arkasından gelen oydu. Her fırsatta yakınından geçerken anlamlı şarkıları onunla paylaşan da oydu. Yalnızca ikisinin anlayabileceği mizahları kullanıp ilgi alanı olmadığı alanlarda bile onunla vakit geçiren de oydu.

"Ben gerçekten böyle olsun istemezdim ama..."

"Hayır hayır, kendini kötü hissetme lütfen. Dediğim gibi bi beklentim yoktu," vardı  "Sadece bunca zaman geçmişken kendime saklamak istemedim. Ayrıca dediğim gibi senden yana huzursuz hissettiğim bi durum da olacağına inanmıyorum-"

"Tabiki lütfen."

"O yüzden hiçbir sorun yok." Vardı.
kendini zorlamasına gerek kalmadan gülümseyebildiğine şaşırdı, içten bir gülümsemeydi bu. Yaklaşık onuncu turlarını attıkları koridorun başına vardıklarında tekrar dönerek son bişey söylemek için hazırlandı. Bunun için bileğindeki tokayı çıkarmasın gerekiyordu.

"Geçenlerde toka istediğinde... Yanımda olmadığı için üzülmüştüm. O günden beri yanımda taşıyor da olabilirim," aynı anda iki gülümseme  "Bunu almanı istiyorum, ister at ister kullan senin için pek bi anlamı olmayacak zaten ama..."
'öyle işte' der gibi uzattı. Tokayı elinden alırken gülümsemişti çocuk. Bişey söylemeden aldı elinden.

"İnelim mi?"

"İnelim."

İki ayrı sınıftalardı ve Duygu'nun sınıfının önüne geldiklerinde çocuk elindeki tokayla oynadı.

"Söylemeliyim ki... özgüvenine hayran kaldım, ben olsam yapamazdım, anlatamazdım..."

Duygu başını sallamakla yetindi. Ardından birbirlerine gülümseyerek ayrıldılar. İçeri girdiği anda Serap'ı karşısında bulmuştu. Duygu'nun bakışlarından hiçbir şey anlaşılmadığı için Serap tedirgin bir halde, sormak zorunda kaldı.  "Nasılsın?"

"İyiyim... Aslında gayet iyiyim."

"Gel bakalım otur şöyle." O saklamakta usta olsa da ruh halini hissedecek kadar güçlü bir bağ vardı aralarında. Anladığı üzre bu olumsuz sonucun detaylarını sormak istemedi. Yalnızca ne yapmak istediğini sordu. Duygu nefes almak için bahçeye çıkmak istemişti. Bunu yaparken de Serap'ın, içinde kaybolacağı bol hırkasını giymek istediğini söyledi. Arkadaşı, bu kendini soyutlama isteğinin kısa süreli olmasını umuyordu yalnızca.

Aşağıda voleybol oynayanları izledikleri sırada; sevdiği çocuk da görüş açısındaydı, onun arkadaşları da.

Onları denk getirmek için en çok uğraşan bir numaralı arkadaşı da ordaydı, ona bakıyordu yine arada, her zaman olduğu gibi. Bi farklılık bekliyordu Duygu fakat yoktu. Her zaman nasıllarsa öyleydiler.

Ona güvenebileceğini biliyordu. Eğer olur da olmazlarsa - ki bu ihtimal ona ne kadar da küçük gelmişti- onu huzursuz etmeyeceğini biliyordu. Artık engel olmaya başlasa iyi olurdu ancak bu haliyle onu bir kez daha aşık etmesi yüreğine biraz daha ağırlık oturttu.

Aksi için çabalasa iyi ederdi yoksa bu derin duygu onu diplere çekmek için fazlasıyla ağırlık yapacaktı, üstelik yanında o ağırlığı paylaşabileceği hiç kimse yoktu.

_____________&_______________

Biraz hüzünlü bi bölümdü ya .d

Sizce bu teklifin kabul edilmemesi neden olabilirdi? Etmemesi normal miydi tuhaf mıydı yorumlarınızı merak ediyorum doğrusu.. <3

İlerde paylaşmak istediğim bazı detaylar olacak belki de vermem bilmiyorum ama o zamana dek biraz benle kalsanıza...
Kucak dolusu öpücükler €>





burry me hereHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin