"Ben bu gerginliğin bitmesi için napabilirim gerçekten bilmiyorum Duygu, neden bana biraz yardımcı olmuyorsun?"
"Ben bişey yapmıyorum Serap."
"Bişey yapmıyorsun zaten sıkıntı orda." Serap yüzünü avuçlayarak dirseğini masaya dayadı. Önden ikinci sırada oturuyorlardı ve az sınıf mevcudu sebebiye önleri de arkaları da boştu. Akgün'se yine aynı duvar kenarında en arka sırada bir arkadaşıyla oturuyordu fakat şu an teneffüs, dışarı çıkmıştı.
"Hayır ne yapacağım gidip özür mü dileyeyim, sen üstüme gelmekte haklıydın suçlu olan benim falan mı diyeyim, ne yapayım?"
"Ya ortada suçlu yok ki."
"Neyse ne, ben üzüldüm ve bitti. Kendimi harap edecek değilim. Ama o her an kırılıp döküleceğimi falan sanıyor. Güçsüz hissettirmemeli bu kadar. Beni tanımıyormuş gibi anladın mı?"
"Aslında bu bakımdan tanımaması normal sonuçta ilk defa aşık oldun ve ilk defa bu denli ciddi bir sonuca vardık. Yani ne yapacağını bilmemesi çok normal."
"Sen biliyordun," arkadaşına dönerek elini tuttu ve gülümsedi "Teşekkür ederim, beni hiç yalnız bırakmadın. Senin gibi bi arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıyım."
Serap elini arkadaşının yanağına doğru uzattığında aynı samimiyette bir gülüş yolladı. "Asıl ben çok şanslıyım, ayrıca bişey de yapmadım."
"Ders beden aşağı inmemiz gerekiyor. Benim bugün programım yetişmedi pek, hocaya sınıfta kalmak istediğimi söyleyeceğim."
"Ben de mi kalsam?"
"Hayır bugün iddianız yok muydu Akgün'le, voleybolda olman lazım, ben de içindeyim biliyorum hiç söyleme, bugünlük saymayın beni sonra isterseniz tekrar kapışırız."
Bu dersin son iki derste olması iyi oluyordu. Gerçekten bugün ki ders programımın gerisindeydim ve sınav senemizde biraz daha fazla uğraş vermem gerekiyordu artık.
Aşağı inip yoklama işini hallettikten sonra hocadan izin alarak yukarı çıktım. Ders çalışmak isteyen birkaç kişi de spor salonunda yerlere kurulmuştu ve hoş bi ortam vardı. Yine de sınıfa çıkmayı tercih ettim.
Bir ders böyle bittiğinde oldukça verimli çalıştığımı farkettim. Gelsin İtü Odtü bakalım.
Akgün olsa şimdi 'Bak şu an gittin' der dalga geçerdi haklı da olurdu, henüz o seviyede değildim.Zil çaldığında da içerde kalıp devam ettim. Ve ikinci ders aynı zamanda da son derste kapının açılmasıyla başımı kaldırıp gelene baktım. Akgün olduğunu gördüğümde ifademi bozmadan kitabıma döndüm tekrar.
Başımda dikildiğinde derin bi nefes alıp doğrularak arkama yaslandım. Gözlerim sıradaydı fakat onun bana baktığını hissedebiliyordum. "Napıyorsun?"
"Ne yapıyor gibi görünüyorum?" normal bir şekilde söylediğim bu cevaba karşılık derin bi nefes alıp başını öteki tarafa çevirmişti.
"Duygu," doğru sözcükleri seçmeye çalışır gibi bir hali vardı. "Yani duymak istediğin bu mu bilmiyorum niye diliyorum onu da bilmiyorum ama özür dilerim."
Başımı yavaşça ona çevirdikten sonra ayağa kalktım. "Niye dilediğini bilmiyorsun demek. Ben sana söyleyeyim, kırılıp dökülecek oyuncak bebekmişim gibi davrandığın için. Beni onun hissettirmediği kadar reddedilmiş hissettirdiğin için. Bu duyguyu ağırlaştırdın bana sen, cidden nasıl yapabildin bilmiyorum ama yaptın! Bu kadar önemli bile göremiyorum artık o durumu, biraz daha sessiz sakin dursan o kadar ağır hissettirmeyecekti. Sanki yabancı biriymişsin de zayıflığımı sürekli gün yüzünde tutmuşsun gibiydi anladın mı! Ya bunları konuşuyor olmam bile berbat bi durum anlasana, bana bunları anlattırman bile... "
Nefesim tükenip gözlerine bakmayı kestiğimde bir adım geri attı. Tekrar baktığımdaysa yüzündeki ifade nerdeyse beni suçlu hissettirmişti. Üzgün olduğunu görebiliyordum. "Ben böyle hissettirdiğimin farkında değildim. Sadece üzülmemeni istiyordum ama istemeden daha fazla üzen taraf oldum. Özür dilerim. Arkadaşın olarak her şeyi elime yüzüme bulaştırdığım için." Başını yere eğerek arkasını döndü ve sınıftan çıktı.
Hemen ardından Serap girmiş, yüzü üzgün olduğu belli olur şekilde asılmıştı. Tek bir söz söylemeden çantamı toplayıp çıktık. Çalan zilin ardından karşı sınıftan göz göze geldiğim insana karşı gözlerimin dolu olması kötü olmuştu. Yüzümü hemen diğer yana çevirip hızla ilerledim. "Ben geldiğimde de ordaydı. Ama yakında değildi, bişey duyduğunu sanmıyorum."
"Önemli değil."
Eve gidip uyumak istiyordum biraz. Kapıdan içeri girdiğimde erkek kardeşimin boş yapmasına maruz kaldıktan sonra odama çekildim.
"Duyguu!"
"Efendim annee."
"Kız kalk yardım et bana yetişemiyorum yemek hazır değil daha!"
"Anne yetiştirseydin ya kim sana ilk önce temizliğini yap dedi!"
Uzaktan bağırmayı kesip kapıya geldiğinde kafasını kapıdan çıkardı. "Kız kalk kızdırma beni, o temizliği sana yaptırmadığıma dua et!"
Ayaklarımı sürüye sürüye kalkıp yanına gittiğimde gözlerini kısarak bana baktı. "Neyin var senin bişey mi oldu kızım?"
"Yoo bişey olmadı."
"Hıı bende yerim bunu. Dökül bakayım ne oldu." odamın kapısını kapatıp yatağıma oturdu ve benim de oturmamı istedi. Ona başımı iki yana sallayıp "Bişey yok anne yoruldum sadece, hadi yemeği hazırlayalım." deyip onu orda bırakarak odamdan çıktım.
Arkamdan gelip işine koyuldu. "Sonra anlatsan da ben dinlemeyeceğim bu kez görürsün."
"Ah anne ah. "
İşimizi bitirdikten ve yemek yedikten sonra biraz daha ders çalışıp uykuya dalmak üzere yatağıma yattım. Tavanla bakışırken aynı zamanda Akgün'e haksızlık edip etmediğimi düşünüyordum. O an hislerim onları söyletmişti bana ve pişman değildim. Yalnızca aramızın bozuk olmasından hoşlanmıyordum ve huzursuzluk kaplamıştı içimi.
Çok geçmeden yorgunluğun ettiği yardımla uykuya daldım.
__________&&&____________