Kalktığımda saat 6'ya geliyordu.Güneş hala uyuyordu.Onu kaldırmamak adına hemen odadan çıktım.Baya geç yatmıştık ama uyku tutmadı işte.Ben de biraz hava almak için pijamalarımı çıkardım.Dar kotumun üstüne siyah bir tişört geçirdim.Erkek tişörtlerimden biriydi bu.Hatırlıyordum.Üstüne de yeşil bir kapşonlu geçirdim.Güneş'i uyandırmamak adına birde saçıma baktım.Gayet iyiydi.Biraz dağınık.Ne önemi var ki? Not bıraktım kapıya yapıştırdım'Biraz hava almak adına çıktım.Uyanınca ararsın.Öptüm.'Aşağı doğru yavaş ama koşar adımlarla indim.Arabanın anahtarını buldum sonunda.Ve de ayrıca cebime dün akşamki genç polisin bana verdiği kağıdı sıkıştırdım.Belki ararım diye.Dışarı adımımı attım.Mini Cooperım neredeydi?Etrafı biraz dolaştım.Yoktu.Tamam evin arkasına bakacaktım.Ama birden biri arkamdan sokuldu.Ve ışıklar birden karardı.Kafamda kocaman bir sızıyla.
Kendime gelebilmiştim sonunda.Ama burası bir mağaraya benziyordu.Çünkü mağranın girişi bana yakındı fakat ağaç dalları ile kapalıydı.Herhalde dışarıdan baksam göremezdim.Birden tekrardan kafam zonklamaya başladı.Neredeydim?Bunu bana kim yapmıştı? Bağırmak istiyordum ama başım beni öldürüyordu.Sessizce nerde olabileceğimizi tahmin ettim.Sahil sesleri geliyordu.Buldum.Burası bizim Yeşilköy sahiliydi.Bağlandığım sandalyeden hızla kurtulmaya çalışırken bir adamın bana seslendiğini duydum.'Burcu! Demek uyanndın. Bende hiç uyanmayacaksın sanmıştım' dedi. Hayır ama ismimi nereden biliyordu.Önüme geldi vede arkasında birkaç adam vardı.Yüzünü pek seçemiyordum.Ortam da gayet karanlıktı zaten.'Ne o küçük dilini mi yuttun yoksa bitanem?' dedi sırıtarak.Ben ise suratına tükürmekle yetindim.Ne demek beni kaçırıyordu.Kızmışa benziyordu ki 'Bu ne cürret?' diye çıkıştı.Ben ise'Asıl sen ne cürretle beni kaçırıyorsun?Seni tanımıyorum bile.' demekle yetindim.Bu onu tatmin edecek ki'Anlıyorum.Bak kızım benim sana karşı bir garezim yok.İşim sadece annenle.Fakat...' 'Sen ne hakla annemin adını azına alabiliyorsun?' diyivermiştim.Aslında bu benim için de ani olmuştu.Çünkü annemi sevmezdim.'Senin annenle aranızdaki ilişkinin iyi olmadığını biliyordum.Ne oldu?'Ben bunu bilmesine şaşırmıştım.Demek ki bu adam beni cidden tanıyordu.'Ben sadece bir refleks verdim.Hepsi bu.Hem bu sizi ilgilendirmez.Ben size bişey yapmadım.Suç anneminse gidip onu cezalandırın.' adam sanki tahmin etmiş gibi güldü.Biliyordu böyle diyeceğimi.Ve karşıma bir sandalye çekti.Yüzünü biraz seçebiliyordum.Ama tanıyamadım.Bana'Bak annenle aramızdaki mevzu bir para.Aslında daha fazlası ama bunun ilerisi seni ilgilendirmez.Bak küçük hanım sana asla zarar vermeyeceğim.Sadece annene ufak bir şantaj yapıcam.Ufak bir oyun olarak gör bunu.' dedi suratıma bakarak.Aslında beni ilgilendirmezdi ama annemin canının yanmasını görmek beni de mutlu ederdi.'Annenin sen onu ne kadar sevmesen de onun seni sevdiğini biliyorum.Bu yüzden lütfen.Sonra zaten bırakırım.'demekle yetindi.Ve yanlarındaki adamdan bir telefon aldı.Bana verdi ve'Tuşla bakalım.' dedi samimice.Bana yaklaştığındaki o gözlerinin ışıltısını tanıyordum adamın.Bir yerden tanıyordum işte.'Ellerimi çözersen.' dedim masumca.Adamlarına hemen emretti.Ellerim ve başım acıyordu zaten.Numarayı tuşladım ve adama baktım.Kendinden emin bir şekilde bana baktı.Ben de hopörlörü açtım.Biraz endişeliydim.Ya olmazsa?! 'Alo' dedim endişeyle.'Alo kızım' dedi mutlulukla karışmış endişe tonuna.'Anne sana birini vereceğim ve sakın beni yüz üstü bırakma.' dedim korkarak.Ve anlaştığımız üzere telefonu aadama verdim.Adam hopörlörü kapadı ve uzaklaştı.
Konuşması bitmişti.Ben ise sabırsız ve meraktaydım.Adamlarına emretti beni tamamen çözmesi için.Ben rahatlamıştım.Annem birkez olsun beni yüz üstü bırakmamıştı.Adam bana Mini Cooper'ın anahtarını verdi ve'Güzel araba.Ve anlaştığımıza sevindim küçük hanım.Kimseye de bahsetmezsen sevinirim.'dedi göz kırparak.Ben anlamıştım mesajı.Ne polis ne bişey.Hiç kimse bilmeyecekti bunu.Ve oradan hemen tüydüm.Güneş'in cevapsız çağrılarına cevap vermem gerekti.Ve geri arama yaptım.İki çalışta açtı ve'Nerdesin bebeğim?Ay meraktan çatlıycam.Niye açmadın ki telefonlarımı?'dedi hızlıca.Belli ki korkmuş.'Güneş üstüne bişeyler falan al.Ve hemen çık.Buraya geliyorsun.Yeşilköy sahili.' soru sormasına fırsat vermeden kapadım telefonu.Arabama atladım ve kilitledim kapıları.Hızlıca sürüyordum hızlıca.Bu adamların peşimi bırakmıyacaklarına yemine debilirdim.Çünkü hangi mafya örgütünün hemen kurbanını saldığı görülmüş.Kimdi bu bana tanıdık gelen sima?Kimdi?