Multimedyadaki kız Güneş. Arkadaşlar lütfen nasıl olup olmadığı hakkında yorum yaparmısınız. Eleştirilere açığım. En azından kendimi ona göre toparlıyabiliyim. Öptüm
Güneş kapıyı çalıyordu. Delirircesine. Ben açmıyordum. Açamıyordum. Onu orada duyuyordum ama gidip kapıyı açamıyordum. Nasıl olabilmişti? Düşüncelerimin arasından çıkma vakti geldi ve sakince kapıyı açtım. Elimi görünce çığlık atmaya başladı. Elimde bıçak vardı. Salona geçtiğimden beri bıçak elimdeydi. Sakindim. Fakat derinde biryerlerde sessizliğimin içinden ben bağırıyordum. Çıkamıyordum. O adam beni kilitlemişti. Ve sesini duyar gibi oldum. Mutlu musun? Mutlu muydum? O adam beni ıssızlara çekerken mutlu oluyordum fakat içimden sessiz bir çığlık kopuyordu. Tanımlayamıyordum kendimi. Onu düşündükçe bana birşeyler oluyordu kendimi kaybediyor ve onda buluyordum. Sesiyle. Ve içimden evet dedi biri uyan artık. Güneş'in çığlığı ile bende kendime geldim ve kafamın en son parkeye değişini farketmiştim. Sanırım bayılmıştım. Elimde bıçakla.
Kalktığımda Güneş ve annem baş ucumdaydı. Hastahanedeydik. Mutlu muydum şimdi? Ne kadar süredir baygındım. Bana ne olmuştu. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Hatırlayamıyordum. Son hatırladığım şey ise elimde bıçakla kapıyı açmış olmam. Bir dakika. Kapıyı Güneş'e mi açmıştım. Ben nasıl bir hayat yaşıyordum? Nasıl? Nasıl? Koluma baktım. Bunu annem görecek ki' Uyanmışsın. Güneş! Koş Burcu uyandı.' Sesinde heyecan mutluluk ve kuşku vardı. Olamaz annem benim için ağlamışmıydı? Annem. Suratına duygusuzca baktım. Onu sevmiyordum. Ne yapsa sevemeyecektim. Kim bilir kimlerle neler içmişti. Güneş geldi. Koşa koşa. Canım benim. Tek varlığım birtek o kalmıştı bir de varlığını bilmediğim fakat benimle olduğunu hissettiğim babam. Ağlıyordu ve 'Canım benim. Kıyamam ben sana. Ne oldu böyle? Kim yaptı? Allah aşkına deliricem.'dedi. Bi çırpıda. Canım nasılda merak etmiş. Bunu bende bilmiyordum. Ve ' Bunu bende bilmiyorum ve o senin düşük çeneni özlemişim' dedim. Ciddiyim. İlk defa ve son kez olması dileğiyle. Gülüştük. Annem' İyi misin kızım?' deyince lafı yapıştırdım' Sence?' Güneş "Kızım sen mal mısın?" bakışı attı ordan. Anneme dönerek 'Kusura bakma. Çok gerginim.' dedim.' Sorun değil yavrum.' yine de anne. Ne diyebilirim ki. Sonra doktor girdi içeri.İlk olarak annemle Güneş'e yöneldi. 'Lütfen dışarı çıkabilirmisiniz bayanlar.' dedi. Onaylarcasına dışarı çıktılar. Doktor bey yanıma geldi ve yatağımın baş ucuna oturdu. 'İyi misin?' dedi. Ben 'Çok saolun iyiyim.' dedim gülerek. 'Ben direk konuyo girmek istiyorum Burcu. Hafızanı zorlamanı ve bunu nasıl yaptığını anlatmanı istiyorum.' dedi. Şaşırdım. Ben neyi yapmıştım ki. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Sadece onu hatırlıyordum. "Neyi" der gibi bir bakış attım. Şaşırmış olacak ki 'Polislerin üzerine saldırman.' dedi. Şok geçirmiştim. Onu bunu bırakın bizim eve polis bile gelmemişti ki. Sadece ismini bilmediğim fakat yeni tanıştığımız adamın bana birkaç kişi ile birlikte saldırdığını sanıyordum. Allah'ım bu bir şaka mı? 'Saçmalamayın(!) Ne polisi? Ne saçmalıyorsunuz ayrıca ben hiçbir şey hatırlamıyorum.' dedim. Bağırmıştım. Çünkü hem kızgın hem de şaşkındım. Doktorun verdiği tepki sadece şu oldu 'Tahmin etmiştim.' 'Neyi!' dedim bağırarak. Bana döndü ve 'Sadece hatırlamaya çalış tamam mı? Bu akşam taburcu olursun. İyi günler.' dedi ve annemlerin yanına yöneldi. Sanırım şaşkınlığını onlara da anlatacaktı. Anlayamıyordum. En sonunda isyan edecektim. Katil miydim? İşin en kötüsü hiçbir şey hatırlamıyordum. Lanet olsun...
Eve geldik. Halsizdim. Hemde baya. Fakat bu halsizlik beden olarak değildi. Ruhum artık bu olayın içinden çıkamayınca yorulmuştu. Doktor sadece annemle iyi geçinmemi söylemişti. Piskolojik sorunları destekleyebilirmiş. Zaten bozuk. Ben anneme ufak bir tebessüm attım 'Yukarı çıkıyorum.' dedim. 'Kahve getirirsen sevinirim.' dedim ve odamın yolunu tutmaya başladım. Odama geldiğimde ortalığın toplanmış olduğunu gördüm. Gitmeden önce dağınıktı. Her neyse annem toplamış olmalıydı. Kendimi yatağıma fırlattım. Ağlamaya başlamıştım. Olaylar gözümün önüne geliyordu. Onu düşünüyordum ki bir bildirim geldi. Whatsapp' tan. Mutlu musun? yazıyordu. Kaç günden beri içimde yankılanan ses biri tarafından bana mesaj atıyordu. Profil resmine baktım. Bu oydu. Kusursuz bir surat. İsmini bilmiyordum. Aslında ondan öğrenmek için sakladığım o kadar soru vardı ki. Göz yaşlarımı sildim. Yatakta doğruldum. Cevap yazacaktım. Sen nereden biliyorsun?
Neyi?
Telefon numaramı.
Ben senin hakkında her şeyi biliyorum.
O zaman benim de senin hakkında olan şeyleri öğrenme vaktim gelmedi mi? Dedim ve en son mesaj atan ben olmuştum. Cevap vermedi. Demek ki gerçekler acıydı. Klasik erkekler dedim ve İphone'mi yatağın üstüne fırlattım. Annem kapıyı tıklatıp içeri daldı. Kahvemi getirmişti. Buna biraz müzikle eşlik edecektim. Fakat öyle olmadı. Annem 'Kamera görüntülerine bakacağım. Neler olduğunu o zaman öğreniriz tamam mı tatlım?' dedi. Ben tamam der gibi kafamı salladım. Gitsin istiyordum. Git artık. O da tebessüm etti ve odadan çıktı. Kulaklığımı almak için şifonyerime yöneldim. Rihanna Pour İt Up dinleyecektim. Şarkı başladı. Tam ses açtım kahvemi yudumluyordum ki mesaj geldi. Mesaj atmıştı.
Yarın okul çıkışı oraya geleceğim. Bay.
Vay be. Ben de içimden bunu geçiriyordum. Ne kadar şanslıyım. Kafamı tamam der gibi kafamı salladım. Mutluca. Sonra mesaj geldi.
Fazla sevinme küçük prenses.
Yazmıştı. Bana küçük prenses yazmıştı. Kahvemden son yudumumu alırken aklıma dank etti. "Bu beni gözetliyor muydu?" Ah çekici ve gizemli adam ah.Yorum yaparmısınız ^_^