beş buçuk yıl

157 17 11
                                    

- Park Jimin'in bakış açısı-
Beş buçuk yıl geçmişti. Hayatımda bir çok yenilik yaşanmıştı. Elimde olmayan yenilikler. Sevmediğim ama alışmam gereken yenilikler. Şu anda stajyerlik yaptığım okuldan çıkmış, Yoongi hyungumu bekliyordum. Yeni boyattığım lacivert saçlarımı minik parmaklarımdan geçirdim. Dün yetiştirmem gereken bir kaç dosyadan dolayı uyuyamamıştım, bu yüzden gözlerim kan çanağından halliceydi. Bu yıl biyoloji öğretmenlik bölümünden(öyle bir bölüm varmı bilmiyorum.) mezun oluyordum. Hayalimi gerçekleştirecek sonra da para kazanmaya başlayacaktım. Evdeki Kar adındaki kedim için güzel mamalar ve oyuncaklar alacak, Yoongi hyungla daha güzel ve rahatça yaşayabilecektik. Planım buydu.
Korna sesiyle kaldırımda olan bakışlarımı arabaya çıkardım. Yoongi hyung bana siyah orta halli arabanın şöför koltuğunun camından gülümseyerek bakıyordu. Ona küçük bir tebessüm vererek arabanın ön koltuğuna ilerledim.
Dedim ya hayatımda elimde olmayan değişikler oldu diye. O değişiklerden sonra daha az konuşan ve gülen birisi olmaya başladım. Gözlerim genellikle parlamaz, hep bir boş olurdu.
Kapıyı kapatıp emniyet kemerimi taktım. Yoongi hyung arabayı hareket ettirmeye başladı.

- Günün nasıldı minie?
- Fena değildi. Lise işte. Ne beklersin ki?
- Seni çok mu yordular?
- Canımı sıktı veletler.

Yoongi hyung kaşlarını kaldırdı. Yüzünde şaşırmış bir ifade vardı ve bu çok normaldi. Normalde öğrenciler hakkında fazla konuşmaz, geçiştirirdim onu.

- Anlaşılan kötü bir gündü.

Gözlerim yavaştan doluyordu.

- Bu gün bir öğrencimin annesiyle konuştum.

Burnumu hafiften çekip yüzümü cama çevirdim. Yoldan akıp giden insanlar ve ağaçlara baktım.

- Devamını anlat__
- Sonra konuşsak?

Mırıldar şekilde konuştum. Bu konu açmayı şu an burada, kıçıkırık bir arabada istemiyordum. Bu konu benim için çok hassastı.

- Anladım, güzelim.

Burnumu bir daha çekip, gözümden düşen yaş tanesini minik parmağımla sildim.
*^*
*
*^*
Sitenin girişinde gördüğümüz taşınma kamyonetiyle birbirimize baktık.

- Birisi mi taşınıyor hyung?
- Bilmiyorum minie.

Asansörün bizim kattan indiğini ve içinde nakliyat kutularını görmemizle ofladım.

- Bu kalabalıkta binemeyiz hyung.
- Yedi kat çıkabilecek misin?
- Evet, bir an önce eve gidip Kar'la ilgilenmem gerek.

Merdivenlere yönelirken söyledim. Basamakları çıkmaya başlamışken arkamdan gelen nefes sesiyle ufakça gülümsedim.

- Dua et, ablanı seviyorum.
- Ne yani? Benimle onu sevdiğin için mi ilgileniyorsun? Yani beni sevmiyor musun normalde?

Sahte bir şaşırmayla sordum. Hyung omuz silkti.

- Eh seni sevecek birisinde peygamber sabrı olması lazım.

İşte şimdi gerçekten sinirlenmiştim. Hımp'layarak sertçe basamakları çıkmaya başladım. Eh, bunun sonucunda ayaklarımda bir ağrı ve hyungun bana kahkahalarla gülmesi olmuştu.

Again [Vmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin