Ürpertici bir rüzgar bulundukları ara sokağı doldurdu bir anda ve Jisoo'nun bedenini soğuk kollarıyla sıkıca kucakladı. Seokjin kızın titrediğini gördüğünde ceketini çıkarıp omuzlarına atmıştı."Değişmemişsin." Demişti bir anda, yerde yatan adamı boş bakışlarla izleyen kıza doğru. Daha sonra düzeltmişti. "Yani, bazı huyların değişmemiş. Ne olduysa da, onlar aynı kalmaya devam etmiş. Eskiden de çabuk üşürdün, soğuğa dayanamazdın."
Adamın dolgun dudaklarına narin bir gülümseme yayıldı kızın bakışları onu bulurken.
"Bilmek istiyorum. Her şeyi, en ince ayrıntısına kadar. Senle nasıl tanıştığımı, Taehyung ile ilişkimizi. Gerekirse daha fazlasını. "
"Önümüzde uzun bir konuşma var belli ki. Burada anlatacak değilim ya, gel benimle uygun bir yere gidelim." Demişti adam, arkasını dönüp gümüşi arabasına ilerlerken.
"Nereye gideceğiz peki?"
"Güvenli bir yere." Demişti Seokjin elini şoför koltuğuna açılan kapıdan geçip arka koltuğa açılana yerleştirirken. "Taehyung ya da başka laborantların olmadığı sıradan, daha normal ve güvenli bir yere. Bunlar gelmen için yeterli değil mi?"
Arka koltuğun kapısını açtı ve Jisoo'nun gelmesini bekledi. Ufak bir teredüttün ardından kız birkaç adımda Seokjin'in yanına gelmişti. Bir süre adamın yüzüne baktı, daha sonra parmağı adamın yüzündeki çizik izini buldu. "Bunu Taehyung'mu yaptı?"
"Hepsini anlatacağım Jisoo, bin hadi."
Yavaşça arka koltuğa yerleşti. Daha sonrasında Seokjin şoför koltuğuna yerleşmiş ve arabayı çalıştırmıştı.
_____
Ara sokaklardan giderek vardıkları kemik rengindeki eski bina karşılarında duruyordu. "Bunca zamandır burada mı kalıyordun?" Diye sormuştu Jisoo.
"Evet, burası saklanmak için iyi bir yer. İnelim."
Arabadan indikleri an Jisoo'nun başı dönmüş ve yere dizleri üzerine düşmüştü. Seokjin kızın yanına koştu.
"Jisoo?! İyi misin? Bana bak!" Kızın yüzünü kendisine çevirdi ve kaymakta olan bakışlarını inceledi. "Bunun olacağını biliyordum!"
"Ne-Neyden bahsediyorsun?" Jisoo titreyen uzuvlarını kontrol altına almaya çalışırken Seokjin onu kucağına aldı. Hızlıca binanın içine girdiler ve tozlu merdivenleri çıkmaya başladılar. En sonunda Seokjin'nin dairesinin içine girdiler, adam kızı yumuşak hareketlerle kanepeye bırakmıştı.
"Bunun olacağını biliyorum derken neyden bahsediyordun Seokjin?" Jisoo ısrarla cevap almaya çalıştı.
Mutfakta ki dolaplarda advil arayan Seokjin kısa bir iç çekişten sonra yanıtladın "Fazla zamanımız kalmadı Jisoo. Ne yazık ki.. öncesinde sana her şeyi anlatmama izin ver. Daha sonra bunu da açıklayacağım."
"Peki."
"Al, bunu iç." Seokjin advil ve bir bardak suyu kıza uzattı. "Korkma sadece ağrı kesici. Yarı baygınken beni dinleyemezsin değil mi? Dinlenmen içim sana zaman tanıyacağım."
Jisoo hapı yuttuktan sonra başını kanepenin kırlentlerinden birine yasladı. Seokjin kızın önünde ki sehpaya oturdu ve Jisoo'nun yüzüne dağılmış siyah tutamları parmak uçlarıyla nazikçe düzeltti. Elinin üzerinde Jisoo'nun elini hissetmesiyle durmuştu.
"Dinlenmek istemiyorum Seokjin lütfen anlatmaya başla. Fazla zamanımızın kalmadığını sen söyledin."
Seokjin kızın hatlarını okudu, bir daha unutmamak için. Bunu daha önceleri çok kez yaptığını hatırlıyordu fakat son bir kez daha yapsa fena olmazdı. "Peki." Demişti kızın yüzünü yeteri kadar incelediğini düşündüğü zaman.
Çok kısa oldu ama geçiş bölümüydü bu. Diğer bölümler flashback olacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
clon ☸ vsoo ✓
Fanfiction❝platonik olduğu kızı öldüren kim taehyung, onun dnasından kendine bir klon yapar. ❞ ☼vsoo [050620-130921]