*Mariana – Ahmak
Giriş| Sonun başlangıcı
Siyah, omzunun bir karış üstünde biten saçlarını uzun ince parmaklarıyla gelişigüzel taradı. Genç kadın, Aynadaki yansımasına şımarıkça gülümseyip üzerindeki siyah sporcu atletini ve altına giydiği gri şortuna baktı. Şortunun üzerindeki ayıcık deseni onu olduğundan daha genç gösteriyor olduğu için mutluydu. Oldu olası minyon bir tipti. Otuz yaşındaki bir kadına göre aynadaki aksi yirmilerinin başındaymış hissiyatı veriyordu. Kombinine tekrar baktı. Balkonda oturup bir sigara tüttürmek için yeterli bir kombin gibi gelmişti gözüne. Gerçi, ne kadar çabalarsa çabalasın komşuları sanki üzerinde jartiyerle sokakta dolaşıyormuş gibi baktıklarından şimdi ki kombinini de onaylayacaklarını sanmıyordu. Otuz yaşında ve hala daha evlenmemiş olması oturduğu her kapının bir aileye gebe olduğu apartmanda yeteri kadar mimlenmesine yetiyordu. Gerçi insanların hakkında ne düşündüğünü umursamayı çok öncesinde bırakmıştı o yüzden dünyayı izlediği programlardan ibaret sanan insanların ne dediklerini bir taraflarına takacak değildi. Dudaklarına küstah bir gülümseme yerleşirken aynadaki aksine parmaklarını bükerek veda etti. Ağustos ayının insanı buharlaştırabilecek kadar güçlü sıcağından dolayı geceleri uyuyamıyordu bile fakat tüm gününü uykusuz geçirmesini önleyen sadık dostu kahvesi vardı. Kahveyi bulana metiyeler düzebilirdi.
Çıplak ayakları, süt kahvesi parkelerin üzerinden geçip mutfağa girdiğinde masanın üzerinden sigara paketini ve lacivert çakmağını alıp mutfağın küçük balkonuna çıktı. Evinde bir balkonu vardı o da, sokağı baştan sona görebildiği tek yerdi. Bu evi biraz da bu yüzden tutmuştu, her yeri görebilmek tehlikeye karşı öncesinde önlem alabilmek için.
Balkonuna yerleştirdiği koyu yeşil kamp sandalyesine oturduktan sonra sigara paketinden bir sigara dalı çıkartıp uzun ince parmaklarının arasına sıkıştırdı ve ardından lacivert çakmağını sigaranın ucuna tutup dalın tutuşmasını bekledi. Birkaç saniye tutması yeterken dal tutuştuğunda çakmağını balkonundaki küçük masasının üzerine koyup sigaradan büyük bir nefes çekti. Gözlerini kısıp dumanın gözlerini yakmasını engellerken sokaktan geçen arabalara baktı. Bazen canı sıkıldığı zamanlar, balkonuna çıkıp geçen arabaları sayardı.
"Bir, iki..."
Üçüncü araba da sokaktan geçip sonsuzluğa karışırken sigarasından bir duman daha çekti. Nikotin, daha düzgün düşünmesini sağlıyordu. Bu yüzden çalışması gerektiği zamanlarda hep öncesinde bir dal sigara yakar, işine öyle devam ederdi. Yaklaşık yedi yıldır bir kitapçı dükkanı sahibiydi. Küçük bir dükkandı fakat müşterisi kendisi gibi küçük değildi aksine o kadar çok kişi gelirdi ki bazen dükkanda durulmayacak kadar insan kalabalığı olurdu. Babasının ismini kullanmadan yaptığı kendi başarısıydı. Ömrü boyunca bununla gurur duyacağını biliyordu. Ağabeyi Umut gibi babası Hakan Dağdelen'in mirasını yiyebilir vakti gelince de soyadlarına yakışacak biriyle evlenip çoluk çocuğa karışabilirdi fakat o bunu yapmamıştı. Kendi ayakları üzerinde durabileceğini göstermek ve babasının kara parayla kazandığına daha fazla elini sürmek istememişti. Bu yüzden de bir malikanede yaşamak yerine ucuza tuttuğu, ev sahibinin adını ve soyadını bilmediği şehrin babasına en uzak olduğu yerde bir ev tutmuştu. Pişman değildi.
Burada Özge Dağdelen sıradan, kısa saçlı, bir altmış boylarında, insanlara karşı cana yakın tavır sergileyen bir kitapçıydı. Cemiyette ise, Hakan Dağdelen'in her daim tehlikeyle burun buruna gelebileceği için korumalarıyla bütünleşen, soğuk ve sessiz küçük kızıydı. Hakan Dağdelen'in düşmanları o kadar çoktu ki tehlike ona öğretilen ilk kelimeydi bu yüzden. Yaşıtları anne ve babasıyla parka gidip oyunlar oynarken o, evden çıkmıyor dövüş eğitimleri alıyordu. Her an ne olacağını bilemezdiniz. Bir anda kendinizi karanlık işlerle uğraşan bir başka mafya babasının evinde şantaj için kullanıyor olarak bulabilirdiniz. Bu yüzden temkinli olmaya küçük yaştan başlamıştı. Ağabeyi Umut'la araları o kadar da iyi sayılmazdı. Hatta aralarındaki bağ o kadar zayıftı ki Özge'nin mirastan çekileceğini, bir kuruş bile almak istemediğini öğrendiğinde sevincini büyük bir parti verip cemiyetteki herkesi de davet ederek kutlamıştı. Sözde kardeşlerdi birde. Ağabeyiyle arasında her zaman bir rekabet söz konusuydu fakat bu bir güç gösterisi değildi. Özge, ağabeyine göre küçük yapıda bir tip bile olsa onu doğru yerlerden yaklaşarak alt edebileceğini biliyordu. Üstelik saatlerce ter dökmesine bile gerek yoktu. Ağabeyini övüp o kendini anın rehavetine kaptırdıktan sonrasında da fark etmediği bir anda saldırsa gerisi çorap söküğü gibi gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ KOKAN PAPATYA (+18)
ChickLitDudaklarımın arasına yerleştirdiğim sigara dalını yine ucuna yaklaştırdığım lacivert çakmağımla tutuşturdum. Dudaklarımı büzüp sigara dumanını içime çekerken gözlerimi kısıp dumanın gözlerime zarar vermesini engelledim. "Biliyor musun, papatyalar öl...