Jimin kahvaltı yapmadan evden çıkmıştı. Namjoon ile bir kafede buluşacaklarına karar vermişti. Yanına Jungkook'u almalı mıydı bilmiyordu. Arabadan inerek kafeye girdi. Gözleri Namjoonu aradı. Köşede oturan arkadaşını görünce gülümseyerek yanına gitti. "Günaydın Namjoon-ah." Namjoon ona sarılmak için ayağa kalktı. "Sana da günaydın Jimin. Sipariş vermedim. Ne yemek istersin?" Ikili geri oturdu.
"Doğru, yemek söyleyelim." Ikili seçtikleriyle garsonu çağırdı. Siparişlerini beklerken konuşmaya başladılar.
"Bu defa Jungkook'u getirmemişsin."
"Ah,evet. Bilmiyorum... belki de onu bu kargaşadan uzak tutmam gerek. " Namjoon kafasını salladı.
"Yerin dibini umarım o da boylamaz." Jimin gözlerini kaçırarak konuştu."Ona zarar vermek istemiyorum. Uzak durmalı. "
"Onu önemsiyorsun. "
"Bilmem. O evde sadece onunla güzelce konuşuyorum. "
"Odamda onunla yalnız kaldığında ne dedin? Bunu sormak için çok bekledim." Namjoon ona dikkatli bakıyordu.
"Hiç. Sadece babasının da böyle durumda olabileceğini söyledim ve kızdı." Eh doğruydu.
"Sevimli çocuk. " Jimin Kafasını salladı. Öyleydi...
"Konumuza dönelim Namjoon..Ne yapacağız şimdi? Elimde yeterince kanıt var mı? O aileyi yerle bir edebilir miyim?"
Namjoon ona baktı...
"Büyük Jeon birçok şeyden ceza alacak. Ancak biraz yavaş olalım Jungkook. Rapor hazırlamam lazım. Bunları tek tek kanıtlarıyla önüne sunacağım. Ayrıca mahkemeye başvurmak için birkaç dedikodu çıkarmalıyız ki bununla beraber yaptığımız araştırmalara sebep olsun."
"Ah, doğru. En kısa sürede raporu topla Namjoon. Gerisini bana bırak."
Gelen yemeklerle yemeğe başlayan ikili havadan sudan konuşarak keyifli yemek geçirmişlerdi. Jimin oradan ayrılarak şirkete gitti. Jungkook'un odasına girdi. Jungkook odada yoktu. Dışarı çıktı. El hareketiyle birlikte bir çalışanı yanına çağırdı.
"Jungkook nerede?" Adam eğilip selam verdi ve konuştu.
"Şu an toplantıda efendim. "
"Başka kimse var mı? Demek istediğim Seungmin hyung gibi."
"Ah, hayır efendim. Bu küçük toplantıları Jungkook beh iki ayda bir yapar. Sirketin çıkarları masaya yatırılır ve-"
"Bu kadar yeter. Neredeler?"
"Ikinci salonda. Ikinci kat, asansörün sol tarafında kalan oda."
Jimin ona teşekkür ederek asansöre gitti. Ikinci kata bastı. Oraya geldiğinde soldaki odaya baktı. Kapıyı açarak içeri girdi. Gözleri odadakilerin üstünden Jungkooka kaydı.
"Kusura bakmayın. Önemli bir işim vardı. Devam edelim." Jungkook ona kızgın bakışlarını atarken sadece projeksiyon ışığının yansıdığı ışığın izin verdiği kadar görüyorlardı birbirlerini. Jimin masanın diğer tarafından boş bir sandalye alarak onun yanına çekti. Bir adam sunumu sunuyordu. Jungkook'un dikkati dağılmıştı.
"Neden böldün!"
"Sadece yanına geldim, bölmek istemezdim. " Jungkook ona bakarak gözlerini devirdi.
"Odada beklemeliydin." Jimin parmaklarını dudaklarına götürerek susmasını söyledi. Bir sunum vardı ve dikkatleri dağıtmak istemiyordu. Jungkook dikkatini tekrar oraya verdi. Jimin ise yandan bakarak çocuğu izledi. Jungkook kesinlikle bu iş için uygundu. Işın ehli bir insandı zaten.
Sunum bitmiş ışıklar açılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Inheritor Jikook/kookmin
FanfictionJeon Jungkook 'un dedesi tüm mirasını evlatlık çocuğu Park Jimine bırakır. Yıllar sonra ortaya çıkan çıkan çocuk, Jeon ailesinde şüphe uyandırır. Ve veliaht Jeon Jungkook,Jimini mirastan men etmek için binbir çabaya düşer. Bir süre sonra ise ikisi d...