Sessiz olan masada sadece çatal bıçak sesleri duyuluyordu. Ayrıca ortada görünmeyen gerginliği herkes üstünde hissediyordu. Jeon ailesi ve Jimin kahvaltı masasında sessizliği dinliyordu. Jimin yemeği bıraktı ve onları süzdü.
Büyük abi, gerginlikle önündeki yemeği yiyordu. Diğerleri de aynı şekilde yiyordu. Yemeyen tek kişi karşısında babasının yanında oturan Jungkook'tu. Jimin gözgöze gelmekten kaçındığı adama bakmadan dudaklarına küçük bir gülümseme kondurdu. Daha sonra gözlerini duvarda asılı duran 19. yüzyıl tablosundan çekip gözgöze geldiler. Jimin kaşını kaldırdı. Jungkook hala ona bakmakta diretti. Ayrıca önündeki yemeği çatalı ile yiyordu. Jimin üstündeki baskıya daha fazla katlanamadı.
"Sizlerle beraber yemek yemek çok iyi hissettiriyor. Eminim babamız görseydi gurur duyardı her birimizle. Aile-"
"Biz seninle aile falan değiliz! Birden ortaya çıkan birisi kardeşim olamaz."
Bayan Yongsun nefretle baktı Jimin'e. Jimin gülümsedi.
" Haklısınız. Birden ortaya çıkan birisini bende kardeşim olarak istemezdim. Ama... kabulleneceksiniz."
Jimin gülümsemesini kaybedip otoritesine geri dönmüştü. Giydiği takım elbisenin kravatını genişletti.
"Bugün şirkete gideceğim. Babam hasta olduğu için size kalmış olmalıydı. Ne kadar ilgilendiğinizi göreceğim. Dua edin yerinizi koruyabilesiniz."
Bu defa hiddetlenen sadece kadın değil, üç erkek kardeşi de sinirlenmişti. Ancak şuan ona karşı hamle yapmak kayıtsız ve zararlı olacağından susuyorlardı.
Jimin masadan kalktığında Jungkook' ta ayaklandı. Büyükleri ona bakıyordu. Jimin de ona baksa da bozuntuya vermedi ve kapıya yürüdü.
Jungkook şifonyerin üstünde duran arabasının anahtarını aldı ve onunla birlikte dışarı çıktı. Jimin şoförü olan arabaya giderken Jungkook kolunu tuttu. Jimin hızla arkasına döndü."Ne var?"
"Benim arabamla gidelim. Şoföre gerek yok."
Jimin konuşmak için ağzını açmıştı ki diyeceginden vazgeçmiş, Jungkook un arabasına binmişti.
Jimin bindiğinde hareket eden Jungkook, evin geniş bahcesinden çıktı. Arabada masadaki sessizlik devam ediyordu. Bunu sonlandıran Jungkook oldu.
"Bu kadar çalışmaya meyillisin ha?"
Jimin cebinden çıkardığı sigarayı aldı ve yaktı. Lüks arabanın camını açtı.
"Çalışmaya değil de ne bok yediğinizi görmeye meyilliyim. "
Dumanı üfledi Jimin.
"Bir bok yediğimiz falan olmadı. Dedemin bıraktığı gibi devam ettik işlere."
"Bu kadar emin olma Jungkook... Bu kadar emin olma."
Jungkook sinirlendi. O her zaman şirketin takipçisi olmuştu. Çaycı çalışanından tutunda, en üst rütbeye kadar her şeyi ile o ilgilenmişti. Amcaları ve babaları sadece önemli şeyleri imzalamakla yükümlüydü.
"Sen neden bu kadar kesin konuşuyorsun? Ne biliyorsun da beni yargılıyorsun?"
Jimin araba süren çocuğa baktı. Jimin onun yan profilini beğenmişti. Çene hattı, kıvrımlı burnu ve dudakları. Jimin gözlerini çocuğun gözüne çıkardı. Sanki Jungkook yüzüne bakıyor gibi.
"Tahmin sadece. "
"Bende birşeyi tahmin edebiliyorum. En sonunda pılını pırtını toplayıp gideceğini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Inheritor Jikook/kookmin
FanfictionJeon Jungkook 'un dedesi tüm mirasını evlatlık çocuğu Park Jimine bırakır. Yıllar sonra ortaya çıkan çıkan çocuk, Jeon ailesinde şüphe uyandırır. Ve veliaht Jeon Jungkook,Jimini mirastan men etmek için binbir çabaya düşer. Bir süre sonra ise ikisi d...