}11{

1.9K 162 42
                                    

eski bölümlerde yazım yanlışlarım olduğunu gördükçe kafamı duvarlara vurasım geliyor ama hızlı yazmaya çalıştığım için bu kadar oluyor bise otomatik klavyenin abv
~

"Şşht az kaldı bebeğim."

Alnıma koyulan bezi ve kısık sesli konuşmayı duyabiliyordum fakat sanki gözlerimin üstüne iki koca taş koymuşlar gibi hissediyordum. Alnımdaki bez çekildiğinde biraz olsun rahatlayacakken yenisi alnıma koyulduğunda titrediğimi hissettim. Yanımdaki kişide bunu hissetmiş olacak ki saçlarımı okşayarak "Geçecek," demişti. Kalan son gücümle "Jungkook?" diye fısıldadığımda bir el buz kesilen elimi tutmuştu.

"Burdayım, merak etme."

Tekrar karanlığa gömüldüğümü hissettim.

~

"Sen çıldırdın mı? Baban yediğin bokları öğrenirse ne yapar sence?" Duyduğum öfkeli sesle irkilerek gözlerimi açtım. Sesler yan odadan geliyordu.

"Eğer söylemezseniz bişey yapmaz." Bu Jungkook'un sesiydi.

"Seni satmayacağımızı biliyorsun Jungkook, fakat ne yazık ki Yoongi haklı kimse bişey söylemese bile baban eninde sonunda öğrenececek."

"Ben herşeye hazırlıklıyım Namjoon, geçmişin tekrar etmesine izin vermeyeceğim. Gerekirse onun için herkesi karşıma alırım ama tekrar onsuz kalmam, bunu ilk yapışım değil ve sonda olmayacak. Anlamıyorsunuz, her yeniden doğuşumda onu bulmayı bekledim ben. Şimdi bana herkes gibi bakmasının, ona herşeyi anlatamamanın bana nasıl hissettirdiğini anlayamıyorsunuz. " O, kimdi ve neden içimden bir ses benden bahsettiğini söylüyordu?

"Anlayamıyor muyuz? Namjoon, Jin hatta Hoseok için bile bu cümleyi kurmanı anlayabilirim Jungkook. Peki ya ben, sadece sen mi sevdiğin insanı kaybedip onu tekrar bulmayı bekledin? Beraberdik Jungkook, yana yakıla onları ararken ve her bulamayışımızda daha da ümitsizliğe kapılırken beraberdik." Yoongi'nin sesi sitem doluydu ve Jungkook ile kimi -kimleri- arıyorlardı? Beynim gerçekten durmuş gibi hissediyordum. Sesler net gelmeyince ayağa kalkıp odadan çıktım.

Yan odanın kapısı hemen benim kaldığım odanınkiyle yan yanaydı ve aralık kapıdan gergince oda da mekik dokuyan Jungkook'u görebiliyordum. Her gergin oluşunda yaptığı gibi ellerini saçlarına geçirmişti, surat ifadesinden bişeyler düşündüğünü anlayabiliyor- bir dakika...

Ben Jungkook'un bu alışkanlığını nerden biliyordum?

Ben kitlenmiş bir şekilde ona bakarken o sırtı bana dönük bir şekilde pencereye doğru yürüyordu. Eli pencerenin kulpunu bulduğunda tam çevirecekken birden durdu. Bakışları kimseyi bulmadan direkt kapının aralığından gözüken bana yönelmişti. Burda olduğumu nasıl anlayabiliyordu?

Jungkook aniden dönüp kağıya doğru baktığı için herkes susup oraya -bana- bakmıştı. Bütün ilgi bana dönünce ne yapacağımı bilemeyerek el salladım.

El salladım?

Hoseok ve Jin'de ne yapacağını bilememiş olacaklar ki onlarda bana el sallamışlardı.

Olay cidden garip bir hal alıyordu. Tam şimdi konuştukları konuyu mu sormalıydım yoksa duymamış gibi davranıp durumu mu kurtarmalıydım bilmiyordum. Zaten sorsam bile ne kadar açık bir cevap alacağımda tartışılırdı.

"Aaa Jimin sen mi geldin?" Jin'in saçma sorusuna kafa sallayarak cevap verdim. Bakışlar hâlâ üzerimde kalınca bişey söylemem gerekiyormuş gibi hissederek "Naber?" dedim.

𝓱𝓲𝓻𝓪𝓮𝓽𝓱 - jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin