}27{

801 64 69
                                    

Kitaba oy ve yorum pek gelmediği için içimden yazmak gelmiyor ama niyet ettim bu kitabı finale kavulturmaya muhtemelen 30. Bölümde final yaparım ama kesin konuşmayalım yine de

Neyse benden bu kadar bölüme geçebilirsiniz canolar

~

2 ay olmuştu.

Babam bana sırtını dönüp gideli dile kolay 2 ay olmuştu ve bu süreç içinde ne o beni ne de ben onu aramıştım. Gittiği gün o odada sabaha kadar ağlayan ben değilmişcesine hemen sonraki gün hiçbir şey olmamış gibi davranmaya başlamıştım ama aslında çok şey olmuştu.

Jungkook bunun farkındaydı.

İlk başlarda konuyu açmaya çalışır gibi olsa da sonrasında o da vazgeçip bana ayak uydurmuştu fakat elinden geldiğince iyi hissettirmeye çalışıyordu. Gece onun kollarında son bulurken güne boynuma kondurduğu minik öpücüklerle uyanmak göze imkansız gibi gelse de bunca karmaşanın içinde gerçekten iyi hissettiriyordu. Zaten onun bana kötü gelmesi gibi bir ihtimal söz konusu olamazdı.

"Bebeğim, hazır mısın?"

Banyonun dışından gelen sesle irkilerek göremeyeceğini bilsemde kapıya döndüm. "Çıkıyorum şimdi," dediğimde adımları yavaşça uzaklaşmıştı. Babam gittikten bir hafta sonra daha fazla boşlamamak için okula gitmeye başlamıştık ve dersler gerçekten kafamı dağıtmam da yardımcı oluyordu. Ki artık son dönemde olduğumuz için lise hayatımızda bitmek üzereydi. 1,5 ay sonra okul bitiyordu ve mezun oluyorduk. Üniversite sınavı çok umrumda değildi ama yine de ders çalışıyordum.

Zaten ileride ne olacağı da belli değildi.

Jungkook'un dediği gibi ölmesine çok az kaldıysa eğer üniversite hayatımızda muhtemelen olmayacaktı. Ölmekten korkmuyordum ama ona bir şey olma ihtimali bile nefesimi kesiyordu.

Ben onsuz yaşayamazdım.

Evden çıkıp kapıyı kilitlerken tahmin ettiğim gibi Jungkook motorun üzerinde beni bekliyordu. Bir aydır motorlara sarmıştı ve sebebini anlayamadığım bir şekilde arabaya tenezzül etmiyordu. Eh, motoru bende sevdiğim için işime geliyordu.

Fırlattığı kaskı havada yakalayıp başıma geçirirken çantamı önden takarak arkasına yerleştim. Ellerim belini sararken başım omzuna çoktan yaslanmıştı bile.

Sıkı tutun bebeğim.

Zihnimde yankılanan sesle dudaklarım kıvrıldı. Bundan iki hafta önce ben kabus görürken Jungkook anlattığına göre beni uyandıramamıştı ve farkında olmadan zihnimin içinde konuşarak sakinleşip uyanmamı sağlamıştı. Yüzyıllar öncesinden kalma bu özelliğimizin hâlâ işler vaziyette olması hoşuna gidiyor olacak ki sürekli zihnimin içinden bana sesleniyordu. Açıkcası ben hâlâ nasıl olduğunu çözemediğim için karşılık veremiyordum.

Okulun bahçesinden giriş yaptığımızda birkaç kişinin bakışları üzerimizde toplanmıştı. Hâlâ alışamamış olmaları gözlerimi devirmeme sebep olurken motordan inip kaskı karizmatik sevgilime uzattım. Benimkini yerleştirip kendi kaskını başından çıkarttığında başını hafifçe iki yana sallayarak saçlarını dağıttı. Bu görüntüye içi gidenin yalnızca ben olmadığımı maaalesef ki biliyordum.

Arkadaki ufak bölmeden kendi çantasını da alıp omzuna astığında benimkinin aksine onun çantası epey hafifti. Geçen gün merak edip içerisinde ne olduğuna bakmıştım ve açıkçası pekte şaşırmamıştım.

Bir defter, bir silgi ve bir kalem -evet kalemlik gibi bir eşyası ne yazık ki yok- çantasındaki tek okul araç gereçleriydi. Onun dışında ise sigara, prezervatif ve kayganlaştırıcı vardı.

𝓱𝓲𝓻𝓪𝓮𝓽𝓱 - jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin