1.9

1.7K 215 180
                                    

Bölümü geçen hafta yazmaya başlamıştım ama olaylar dolayısıyla bitirip paylaşmak içimden gelmedi. Umarım biraz moral depolarsınız ♡

*

Sahil tarafı epeyi esintili olduğu için üşümeye başlamışlardı. Eğer Seungmin akıl edebilseydi montunu alırdı kafeden çıkmadan önce. Fakat sadece Chan'ın ceketi vardı ve o da kendisinin omuzlarındaydı. Chan siyah kapüşonlusunu başına geçirmiş, ellerini de kampüşonlunun ceplerine koymuş, bir adım önden yürüyordu. Seungmin Chan'ın omuzlarına astığı cekete asıldı ve biraz daha önüne çekti.

Kumlar üzerinde o kaliteli spor ayakkabılarla yürümek biraz zordu. O yüzden Chan'ın önden ayak basıp düzleştirdiği kumlardan gidiyordu Seungmin. Chan'ın ayak izlerine basıyordu.

"Deniz kenarına yaklaşalım mı?"

Chan omzunun üzerinden arkasına dönüp sorduğunda Seungmin onaylayan bir mırıltı çıkarmıştı. Kumlar üzerinde yürürken dengesini tutamamaya başladığında Chan'ı kolundan tuttu. Chan anında kollarını birbirine doladı ve Seungmin'i kendine çekti.

"Buraya neden geldik?" diye sordu Seungmin, deniz kenarına vardıklarında. Chan kendisiyle birlikte onu da yere oturtmuştu.

"Bizimkilerden olabildiğince uzaklaşmak ve yalnız kalmak istedim."

Seungmin kaşlarını çattı. "Bana bazen onlardan hoşlanmıyormuşsun gibi gelmesi normal mi?"

"Değil." Chan gülerek yanındaki bedene döndü. "Onları seviyorum elbette ama seni de..." Lafını tamamlamaktan vazgeçer gibi birkaç saniye durdu. Ardından derin bir nefes alıp önüne döndü. "Zor durumda bırakmak istemiyorum."

"Daha önce de sana enişte muhabbeti çekmezler demiştin. Ondan mı?"

Chan'ın dudakları düz bir çizgi halini alırken başını evet anlamında salladı. "Okula yoğunlaşmak senin için çok önemli olmalı. Annenin okul dışında bir şeyle ilgilenmediğini düşündüğünden emin olmak istiyorsun. Tamam, en başında benden hazetmemiş olabilirsin ama artık bana alıştığını da biliyorum."

Seungmin dudaklarını büzerken denize baktı. "Benim bir şey söylememe gerek kalmadı."

"İşte bu yüzden," derken ellerini birleştirdi Chan. Esintili hava Seungmin'in saçlarını dağıtırken çok güzel göründüğünü düşündü. "Artık sana açılmam gerek."

Seungmin Chan'ın elleri arasından sağ elini kurtardı ve sırtındaki ceketi iyice önüne çekti. "Anlıyorum ama burası biraz esiyor. Sahil sence iyi bir fikir miydi?"

Dişleri görünecek kadar sırıtıyordu Chan. "Mızmızlanmana bayılıyorum."

"Mızmızlanmıyorum!"

"Seni ısırabilirim şu an."

"Her neyse." derken diğer elini de çekmişti Seungmin. "Açıl artık. Ağaç oldum burada."

Başını hafif eğip Seungmin'e alttan alttan bakmaya başladı Chan. "Heyecanlı mısın?"

"Ne alakası var?"

"Senden hoşlanıyorum."

Seungmin biraz daha laf yarıştıracaklarını düşünüyordu ama aniden gelen sesli itiraf bir anlığına duraksamasına sebep oldu. Gözlerini Chan'a çevirdiğinde kendisine dünyanın en güzel sanat eseriymiş gibi baktığını gördü. Belki de en çok sevdiği abur cubura bakar gibi. Seungmin bundan emin değildi. Emin olduğu tek şey, biraz daha susmaya devam ederse Chan yine onu yanlış anlayacaktı.

Bir şey söylemek için ona döndüğünde Chan arkasına yaslanmış, kendini kumların üzerine bırakmıştı. Gülümseyerek gökyüzüne bakıyordu ki burada yıldızlar az da olsa seçilebiliyordu. "Bu kadar mı?" diye sordu Seungmin.

houston we have a problem / chanmin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin