"Yeonmi Teyze?"Jisung şaşkınca kapıdaki kadına bakarken orta yaşlı kadın gözlerini kısarak genç çocuğu süzmüş, ardından kafasını uzatarak içeri bakmıştı. "Ne o? Neden şaşırdınız? Kim bunlar? Alem mi yapıyorsunuz sabah sabah?"
"Y-yok ya." Şaşkın çocuk kapıyı kapatırken taramalı gibi ardı ardına soru soran kadına baktı.
Yeonmi Hanım Teyze şöyle bir içerideki ortama bakmış, sekiz genç erkeğin kahve içip yaş pasta yediğini görünce birinin doğum günü var sanmıştı. "Aaa! Hanginizin doğum günü yavrum?"
"Hiçbirimizin sanırım." dedi boş bulunan Changbin. Ardından durumu toparlamak için hemen devam etti. "Canımız pasta çekince şey yapmıştık."
Kadın yarı güler yüzle genci onaylarken Seungmin sonunda kendine gelebilmiş ve annesine doğru birkaç adım atıp kadının yanına gelmişti. Sessizce sordu. "Anne ne işin var burada?"
"Yılbaşında çocuğumun yanına geldim. Gelemez miyim be?"
"Gelirsin tabii de," derken içerideki arkadaşlarına göz attı Seungmin. Annesini derhal göndermesi gerekiyordu. "Ben yılbaşını arkadaşlarımla geçirmeyi düşünüyordum."
Seungmin'in durumu kurtarmak için annesine söylediği yalan, aslında hepsinin gerçek olmasını istediği bir durumdu. Seungmin şimdi söylemese bile Hyunjin yılbaşını hep beraber geçirmeyi teklif edecekti zaten. Sevinçle Seungmin'e baktı ve arkadaşının cümlesini devam ettirdi. "Bowlinge gitmeyi planlamıştık. Sonra belki vaktimiz olursa sinemaya gideriz diye düşündük. En son da gece on ikiden önce güzel bi kafeye gidip, bakın altını çizerek söylüyorum, kahve içip ondan geriye sayarız demiştik."
Uzun saçlı çocuğun güler yüzle anlattığı plan, tamamen o an uydurulmuş ve kurgulanmış bir şeydi fakat bu kadına oldukça inandırıcı gelmiş olmalıydı. Yeonmi Hanım Teyze gülümsedi ve Hyunjin'e baktı. "Ne kadar güzel! Ama o kadar geç durmayın dışarıda."
"Nasıl yani?" diyerek annesine baktı Seungmin. "Dışarı çıkmamda bir problem yok mu? Finaller başladı hatta." Sonra fark ettiği şeyle kendi başına vurdu. "Finallerim başladı. Tabii ya! Sen o yüzden geldin. Ben ders çalışırken bana bakmak için."
"E heralde aptal." dedi kadın, bilmiş bir ifadeyle. "Hatta geleceğimi iki hafta önceden söylemiştim."
Aşk yüzünden aklı başından giden Seungmin, stresten midesinin bulandığını hissetti. Daha şimdiden hayatındaki birçok alışkanlığı boşlamaya ve unutmaya başlamıştı. Yoksa Chan ona iyi gelmiyor muydu?
Göz ucuyla sevgilisine baktığında olduğu yerde put kesilmiş gibi oturduğunu ve masumca annesine baktığını gördü. Sanki kadınla konuşmak istiyor gibiydi ama öyle bir durumda Seungmin bunu anında engelleyecekti. Annesi anlardı. Nasıl anlardı bilmiyordu ama Chan'ın ilgili tavırları yüzünden net bir şeyler fark ederdi. Neticede Seungmin'i yetiştiren bir anneydi o.
Jisung sıcacık bir gülümsemeyle kendi sandalyesini kadın için çekti. "Yeonmi Teyze neden ayalta kaldın? Otur şimdi, ben sana da bir dilim pasta keseyim. Ne içmek istersin? Çay ve kahve dışında sarı kola da var."
Sarı kola lafına güldü kadın. Oturduğu sandalyeyi düzeltti. "Fanta desene sen şuna. Kahve koy bakalım bana da."
Jisung gülerek 'hemen' derken dolaba yönelmiş ve pastayı çıkarmıştı. Seungmin de yardım etmek için yanına geldiğinde sadece birkaç adım arkalarında oturan orta yaşlı kadın yüzünden olabildiğince kısık sesle konuştu. "Jisung. Özür dilerim."
"Özrüne başlatma ya." derken hafif sinirle söylendi Jisung. "Önceliğimiz farklı şu an." Pastadan ufak bir dilim kesip temiz bir tabağa koydu ve çatal çıkarıp Seungmin'in eline tutuşturdu. "Sen bana güven."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
houston we have a problem / chanmin✔️
Novela JuvenilBilim kurgu fanı bir geek olan kimya öğrencisi Chan, uzay bilimleri öğrencisi bir nerd olan Seungmin'e abayı yakar. * Üni ve star wars temalı bi seungchan işte