"Seungmin ben çıkıyorum. İstediğin bir şey var mı?"
Felix'in montunu giyerken sorduğu soruya gülümseyerek karşılık verdi Seungmin. "Sadece sağlığın." Felix'in şaşkın bakışlarını fark edince de normalden daha kibar olduğunu kendisi de fark etti. Chan kesinlikle ona çok iyi geliyordu. "Changbin denen cüceyle mi buluşacaksın?"
Seungmin'in aynı Seungmin olmadığından habersiz olan Felix yüzünü astı. "Komik mi kardeşim? Alt tarafı sevgilim benden üç santim kısa." Ayalkabılarını ayakkabılıktan çıkardı. "Ayrıca evet, artık her pazar kahvaltıyı beraber edecekmişiz. Öyle dedi beyefendi."
Dilini çıkardı Seungmin. "İyi. Bir şey istemiyorum git artık."
Tamam bay bay der gibi bir yüz ifadesiyle elini salladı Felix ve ayakkabılarını giyip dışarı çıktı. Kapanan kapının sesini duyan Seungmin ne olur ne olmaz diyerek balkona çıktı ve Felix binadan çıkana kadar bekledi. Bina kapısı açıldı ve Felix binadan çıktı. Cadde boyunca ilerledi. Gözden kaybolmaya başladığında Seungmin heyecanla içeri döndü ve telefonunu kaptığı gibi sevgilisini aradı.
Telefon ikinci çalışta açılmıştı. "Emret Seungminim!"
"Felix çıktı, ev akşama kadar boş. Yani koş!" Seungmin başka hiçbir şey demeden telefonu yüzüne kapattığında çoktandır hazır olan Chan'ın yurttan çıkıp geleceğini biliyordu.
Fakat bu kadar hızlı beklemiyordu çünkü birkaç dakika sonra ev kapısına üç kez tıklatılmıştı bile. "Chan? Ne çabuk!" Heyecanla kapıya koşup açtığında gelenin Jisung olduğunu gördü. "Ji-"
"Ya sikerim!"
Jisung bir hışımla içeri girip bavulunu rastgele içeri attığında ayalkabılarını da rastgele bir biçimde çıkarıp ayalkabılığın tarafına tekmelemişti. Arkadaşının bu kadar atarlı olmasına anlam veremeyen Seungmin ise birazdan Chan geleceği için göründüğünden daha telaşlıydı.
"Jisung ne oldu?"
Sinirle mutfak masasındaki sandalyeyi çekip oturan arkadaşına baktı Seungmin. Şaşkınca kapıyı kapatırken sinirli sincap aynı sinirli tonla konuşmaya başladı. "Otobüsü kaçırdım! Öğrenci olmama rağmen paraya kıyıp yeniden bilet almak istedim ama bu kez yılbaşı yüzünden bilet kalmamıştı!"
Seungmin anlayışla başını salladı ve bir sandalye çekip Jisung'un karşısına oturdu. "Ve sen de yurda döndün?"
"Ne yapayım Seungmin? Terminalde mi geçireyim yılbaşını?"
"Tamam sen önce bir sakin ol."
"Bunu bana diyecek son kişi gibi duruyorsun."
"Niye?"
Jisung gözleriyle Seungmin'in masaya ritmle vuran tırnaklarını işaret etti. "Telaşlısın sen. Acayip streslenmişsin şu an."
Seungmin farkındalıkla ritm tutmaya son verdi ve elini kaldırıp saçlarını karıştırdı. "Yok ya. Senin için üzüldüm işte. Yılbaşını ailenle geçiremeyecek olman şey yaptı beni."
Başını hayır anlamında iki yana salladı Jisung. "Saçlarını kurcalamasaydın sana inanırdım."
"Ne diye birden konu bana-"
Tam o anda zil çalmıştı. Yurda güvenlik görevlisine geldiğiniz daire ve öğrenci adını söylediğiniz sürece girebiliyordunuz. Evet, pek de sıkı bir güvenlik önlemi değildi. Yani gelen ya yurttan biriydi, ya çocuklardan biri ya da Chan'dı. Seungmin içinden Chan hariç herhangi birisi olmasını diledi.
Jisung adeta gözlerini kısıp şüpheyle Seungmin'i süzerken Seungmin anında ayaklanıp kapıyı açmış, ne olur ne olmaz diye kendisi görebilecek kadar aralık bırakmıştı. Gelen tuhaf bir biçimde Hyunjin ve Jeongin ikilisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
houston we have a problem / chanmin✔️
JugendliteraturBilim kurgu fanı bir geek olan kimya öğrencisi Chan, uzay bilimleri öğrencisi bir nerd olan Seungmin'e abayı yakar. * Üni ve star wars temalı bi seungchan işte