Mutlu gibi, umutlu gibi, bir düşte gibi...

1.2K 36 23
                                    

Mekan: Aysar Bar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mekan: Aysar Bar

Yıl:2021

Ekin'in ağzından: 

Hayata geldikleri ilk andan beri hayat ile mücadele etmek zorunda kalan insanlar zaman geçtikçe her şeyi boş vermeye başlıyorlar. Bende kendimi bildim bileli bir mücadelenin ortasında bir sağa bir sola savruluyorum. Durulmayan hırçın rüzgarların beni sağdan sola fırlatması canımı ilk sıkmaya başladığı zaman yaşım on yediydi. Bu savrulmaya bir son verip fırtınanın ortasında dimdik durmaya çalıştığımı anımsıyorum, tabi sonra gene savrulmaya başladığım gerçeğini de anımsıyorum ama en azından denemiştin Ekin diyorum. Denemiştim... Bazen sadece bir kez denemek yetmiyor. Defalarca denemeniz, her denemenizde kendinizden bir parça kaybetmeniz ama asla durmamanız gerekiyor.

Hiçbir zaman bu şekilde mücadele veren biri olmadım. Beni yıkan her darbenin altında kalmayı tercih ettim. Şimdi diyeceksiniz insan kendine bunu yapar mı? Kendi canını bilerek yakar mı? Asla savaşmaz mı? Direnmez mi bu hayata?

Direnmedim, savaşmadım bu hayatta çünkü ben her savaşı böyle kazandım. Direnmeden, savaşmadan, savrularak, fırlatılarak, ezilerek...

Ama insanın bazen savaşmadan kazanamayacağı anlarda oluyor. İşte o an boş vermek geldi içimden. Bu zamana kadar çok güzel savruldum, ezildim, fırlatıldım. Hepsine dayandım da.

Bir tek ona dayanamadım.

Bir tek ona kıyamadım.

Bir tek onun için savaşmak istedim.

İşte şimdi bu yüzden buradayım. Aysar Bar'ın ismini gördüğüm zaman bu düşünceler kafamın içinden geçiyordu. Ne kadar uzun süredir motorun üzerindeyim ve karşımdaki bara bakıp duruyorum bilmiyorum ama kaskı kafamdan çıkardığımda tamamen rahatladım. Terden ıslanmış saçlarım alnıma yapışıktı. Bir elim ile düzeltirken diğer elim ile kaskımı sıkıca tuttum. Motosikletin yan ayağını ittirdim. Bir bacağımı motorun etrafında geçirip motordan indim. Kafamın içinde çalıp duran şarkı şimdi daha net duyuluyordu. Cem Karaca, karadır bahtım kara diye haykırıyordu. Bahtım cidden karaydı benim. Soyadımı Koç yapacaklarına Karabaht gibi bir şey yapabilirlerdi. Bu bana daha çok yakışırdı. Düşüncelerim yüzünden kaşlarımı çatıp Aysar Bar'ın parlayan tabelasına tekrar baktım. Popomu motora yasladım. Cebimden sigara paketini çıkarırken neler olacağını az çok kesiyordum ama çokta umurumda değildi. Dedim ya, boş vermiştim artık. Üzerimde çok büyük bir boş vermişlik vardı. Umurumda olan çok az şey vardı artık. Mesela şu an umurumda olan şey bu şarkıyı baştan sona defalarca dinlemek. Hem Cem Karaca'dan hem de Cansu Koç'tan. Sigaramı yakıp içime bir duman çektim. Neden burada olduğumu biliyorsun Ekin. Bu sefer asla o rüzgara kapılıp savrulmayacaksın. Bu sefer senin rüzgarın konuşacak koçum. Kendimi bu şekilde motive ederek aklıma bir düşünce kondu. Benim olan benim kalacaktı. Onu başka biri ile ne konu olursa olsun paylaşacak değilim. Onu tanıyorum. O da beni tanıyor. İkimizde bunu yapmak istemiyoruz.

Adsız DokümanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin