28.Bölüm

42 9 1
                                    

"Alkım, gülümse..."

Beyaz renk, beyaz tahtalar, rahatsız sandalyeler. Beyaz tavanlarla uzun bir süre bakışmadan sonra elimdeki eli hareketlendi. Balkır'ın eli... Gözlerim ona dönerken, dudaklarım zorla gülümsedi. İyiyiz, her şey normal demek istedim. Hastanenin içindeyiz. Balkır'ın ameliyat olup olamayacağını öğreneceğiz. Balkır'ın ailesi burada. Abim burada ama şu an doktor ile görüşüyor. Balkır'ın diğer eli de annesinde. Hepimiz güzel sonuçların çıkması için dua ediyoruz. Belki bu sefer olurdu. Belki hayat bu zamanı beklemişti. Belki Balkır'ın benimle tanışması gerekiyordu ve benimde böyle bir abiye sahip olmam. Hayat bu kadar  ince ayrıntılarla örülü müydü?
Balkır sonuçları tek başına öğrenmek istediğini söyledi bu yüzden kimse onunla birlikte içeriye girmeyecek. Güçlü kalmaya çalışıyor, hepimiz için. Biliyorum güçlü değil ama öyle görünüyor bizi üzmemek için. Elimdeki eli çok soğuk ama biliyorum heyecandan değil korkudan, endişeden. Elim ne kadar sıcaklığını verse de nafile, hiç ısınmaya niyeti yok ellerinin. Sanki eli soğuk olan benmişim gibi başparmağıyla elimi ısıtmaya çalışıyor.

Kapıdan gelen seslerin artmasıyla herkes yüzünü kapıya çevirdi. Bense sadece Balkır'a bakıyordum. Kapı açıldı ve abim odadan dışarıya çıktı. Önce gözleri benimle sonra Balkır ile buluştu. Elimin üstündeki baş parmağı durdu.

"Balkır, sonuçlar gelmiş. Selim Bey seni bekliyor."

Önce annesine baktı. Annesi umut dolu gözleriyle Balkır'a bakıyordu. Kirpiklerini kırptı ve sonra bana döndü. Balkır'ın gözleri dolmuştu. Bense sakin olmaya çalışıyordum. Ona daha fazla yük yüklemek istemiyordum bu yüzden oldukça duygularımı gizlemeye çalışıyordum. Elini sımsıkı sıkıp gülümsedim.

"Unutma, ne olursa olsun biz hep buradayız."

Gözlerini kırptı ve ikimizinde elini bırakarak içeriye girdi.

Annesi dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Alkım her şey güzel olacak değil mi?"

Annesinin ellerini tutarak:"İnşallah!" dedim.

Ellerini ellerimden çekerek bir damla akan göz yaşını sildi ve buruk bir gülümsemeyle bana baktı. İçeride ne oluyordu? Balkır'ın sonuçları iyi çıkmış mıydı, umut var mıydı? Şimdi anlıyorum en kötü şey belirsizlikmiş. Başınıza ne geleceğini bilememenizmiş. Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım ve etrafta dönüp durmaya başladım. Her saniye koca bir ömür gibi gelip, geçmek bilmiyordu. İçimde kötü duygular ve iyi duygular karışmış buruk bir his ortaya çıkartmıştı.
Her gelmediği dakika içimdeki kötü hisler alevleniyordu. Bu hâlimi gören abim yanıma geldi.

"Alkım, sakin ol. Ne diyorduk her şey çok güzel olacak!"

Başımı abimin omzuna yasladım.

"Bu kadar geç kalması normal mi? Her şey iyi değil mi?"

Abim sakin bir ses tonu ile:"İnşallah güzelim. Ama bak Balkır'ın yanında da böyle olursan onu üzersin, hadi toparla kendini." dedi.

Annesi babasından, bense abimden destek alıyordum. Birkaç dakika bu şekilde geçti ve hepimizin odak noktası kapı oldu. Balkır'ın kapıyı tutma sesi ve açılma sesi gelince. Başımı abimden çektim ve Balkır göründü. Gözleri dolmuş, harap olmuş gibi görünen bir şekilde odadan çıktı. Dona kalmıştım, yüz ifadesi kötüydü... O an anladım, olmamıştı. Daha sonra garip bir şey oldu, Balkır'ın yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Gökyüzündeki bulutlar çekilmişti de sanki Güneş parıl parıl parlıyormuş gibiydi.

Elleri havaya kalktı:"Ameliyat olabilirmişim ve umut fazlaymış." dedi.

İçime yağmur damlaları döküldü. Rahatlamıştım. Bağırmak istiyordum, rahatladım diye. Aynı an aklımda defalarca dönüp duruyordu ama ben olduğum yerde öylece durakalıyordum. Kendime geldiğimde annesi ve babası ona sımsıkı sarılıyordu. Sonrasında ise abim sarıldı. Bense olduğum yerden bir milim uzaklaşmamıştım. Ne ona doğru gidebiliyorum, ne de hareket edebiliyordum. Sadece olduğum yerde dolan gözlerimle ona bakabiliyordum.

Yavaş ve sakin adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Karşıma gelip elleri havada dans etmeye başladı.

"İlk aşama bitti sevgilim." dedi.

O anda donan ellerim, donan gözyaşım ve donan ayaklarım hareketlendi, sanki bu sözcüğü bekliyormuş gibi. Titreyen ellerimi boynuna sardım ve ona sımsıkı sarıldım. Ağzımdan kulaklarına sadece ismi döküldü. Geriye çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı ve  gözümden akan yaşları sildi.

"Alkım, gülümse..." dedi.

Onun bu iki kelimesiyle gülümsememek ne mümkün ki... Annesine doğru döndü bu sözcükleri ikimizeydi.

"Ağlamayın ama artık."

Annesininde yüzünde bir gülümseme belirdi. Elleri ellerimi buldu. Hepimizin aklı sadece ameliyat olabilmesindeydi.

Abim:"Peki ameliyat ne zamanmış?" diye sordu.

Elimi bırakarak:"İki hafta sonra." dedi.

"Geç değil mi?" diye sordu abim.

"Bilmiyorum."

Annesinin bir eli babasında bir eli Balkır'da, benim bir elim abim de diğer elim Balkır'da uzun bir şerit gibi hastaneden dışarı çıktık. Dışarı çıkar çıkmaz enerji akışımız telefonumun çalması ile kesildi. Ellerimi her ikisinden de ayırarak telefonumu aldım. Arayan haber vermeyi unuttuğum annemdi. Hızlıca telefonu açtım.

"Alo anne!"

"Kızım ne oldu, meraktan öldük burada."

Yutkundum ve tüm umut parçaları dilimden döküldü.

"Anne ameliyatın başarı olasılığı yüksekmiş."

Annem koca bir oh çekti. Gerçekten baya baya ohladı yani...

"Şükürler olsun..."
"Bu arada Aysel Hanımlara söyle akşam bize bekliyorum ve şunu da ekle itiraz kabul etmiyormuş."

Gülümsedim.

"Tamam anne iletirim."

"Bundan sonra eve geleceksiniz değil mi?" diye sordu.

"Evet anne!" dedim.

"O zaman gelirken, yarım kilo kıyma ve yağ alın." dedi.

Annemin bu neşesi ses tonuma da yansımıştı.

"Tamam anne. Görüşürüz!" dedim.

"Görüşürüz!"diyerek telefonu kapattı.

Telefonu çantama koyarak:"Aysel Teyze annem sizi bu akşam bize davet ediyor." dedim.

"Yok kızım, zahmet vermeyelim." dedi.

"Ne zahmeti, hem annem itirazı kabul etmiyormuş." dedim gülümseyerek.

Abim de benimle birlikte ısrar edince kabul etmek durumunda kaldılar.

"Ama önce bir eve gidelim, hastane havasını üzerimizden atalım." dedi.

Balkır elimi tutarak:"Teşekkürler güzelim!"  dedi ve alnımdan öptü.

Hepimiz çok rahattık asıl zor zamanlar şimdi başlıyordu, ameliyat başarılı geçecek miydi? Bunun yükü daha ağırdı. Çünkü şimdi herkes umutlanmıştı.

"Sevgilim bundan sonra ne olursa olsun senin için hep burada olacağım, kalbin benim için hep açık olsun." dedim.

Ona umutla süslü sözcükler veremezdim ama burada olacağımın sözünü verebilirdim, hayatta olduğum sürece...











Kristal HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin