İhtiyaç duymak...Nede garip kelimeydi öyle 'Muhtaç kalmak, gerekli olduğunu düşünmek." İnsanlar nelere ihtiyaç duyar? Tamam ihtiyaç duymak çok genel bir kavramda sayılabilir su içmek, yemek yemek, nefes almak gibi ama bunlar bedensel ihtiyaçlardı, peki ruhen ihtiyaç duymak ne demekti, insanlar ruhen bir çok şeye ihtiyaç duyar ama bu ihtiyaçların bir çoğundan yoksul büyürler, mesela ben hep bir sevgiye ihtiyaç duymuş ama muhtaç bırakılmıştım, genelde anneme, babama, bir kardeşe, bir arkadaşa veya bunun gibi bir sürü şeye ihtiyacım varken mahrum bırakılmıştım.
Muhtaç kaldığında ihtiyacı olan şeylere değil karanlığa gidip sığınan küçük kız çocuğu karşısında durmuş ' sana ihtiyacım var' diyen adama ne yapacağını bilmiyordu. Neye şaşırıyordum bilmiyorum, birinin bana ihtiyaç duymasına mı? yoksa tanımadığım birinin bana ihtiyacı olmasına mı?
"Sizi tanıyor muyum?" yanıma sallanarak gelip oturduğunda sarhoş olduğunu anlamam kısa sürdü, en son beni aşağılamış olmasının da etkisi vardı gitmesini istememde ama sanırım onun gitmeye niyeti yoktu. "Sadece benimle biraz konuş." zararsız görünmesinin yanında hayla onun hakkında tek bildiğim intihar etmeye çalışan psikopat olduğuydu ve oturup konuşacakta değilim onunla, bu gece hayatım hakkında öğrenmem gerekenlerin olduğu bir gece olmalıydı.
"Size iyi geceler bayım gitmem lazım." çantayı yerden alıp ayağa kalkığımda tam çatıdan inmek üzereydim ki "Bunu unuttun sanırım." arkama döndüğümde adamın elindeki kağıdı görmemle elimi korkuyla cebime attım...mektup yoktu, sarhoş bir adamın ellerindeydi şu ana kadar aradığım soruların cevapları. Yakma, yırtma, atma eylemleri aklıma geldikçe yüzümü buruşturup "Konuşalım o zaman." dedikten sonra yavaş yavaş yanına gidip oturdum.
"Gökyüzünde hiç yıldız yok Eda." kafamı onunla beraber yukarıya çevirdim ve gökyüzünde öylece parlayan yıldızlara baktım. Bu adam ya gerçekten deli yada psikopattı. "Bir sürü yıldız var işte hem gerçekçiliğe ne oldu?" o geceye ithafen söylemiştim ve öcümü almış gibi sırıtıyordum ama sanki duymuyormuş gibi kafasını bana çevirdi ve elini yere koyup bedenini bana daha çok yaklaştırdı, yüzümdeki pis sırıtma telaşa dönüşmüşken gözleriyle gözlerimin arasına bir nefeslik mesafe bıraktı.
"Daha iyi bak Eda, yıldızlar söndü." o ana kadar hiç yakından görmediğim ama uzaktan bile baksan aşık olunabilecek gözlerle aramızda iki parmak mesafe vardı. Nefesimin hızlanacağını hissettiğim an ondan uzaklaşıp "Adın ne?." diye sordum konuyu değiştirmek için. Kağıdı alıp gitmek istiyordum sadece.
Bir şeyler gevelediğinde anlamsızca ona baktım ve cebindeki cüzdanı görmemle çekip onu bir anda içinden çıkan kimliği elime aldım. Bana doğru eğildiğinde elimle onu hafif geriye ittirdim, erkek olabilir ama çelimsiz ve sarhoştu yani karşı koyamazdı.
"Eren demek." dediğimde ayağa kalktı, onunla beraber ayağa kalktım ve ondan uzaklaştım "Ver şunu." çemkirdiğinde hayla elinde olan kağıdı gösterip "Sende ver şunu." diye onun gibi çemkirdim. Üstüme yürümeye başladığında ondan kaçmak için yana savuracaktım ki bedenimi kolumdan tutmasıyla dengemi kaybettim, düşecekken kolumdaki eline yapıştım ama o kadar sarhoştu ki ikimizde aynı anda devrildik. Üstümden bir kaç kez itmeye çalıştım ama nafile o kadar abanmıştı ki tüm yükü üstümdeydi nefes dahi zor alıyordum, "Yerinden memnun gibisin ama nefes alamıyorum." ıkına ıkına anca kurduğum cümleyle kafasını kaldırıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı "Sadece toparlanıyordum." diye fısıldadığında sıcak nefesi suratıma çarpıyordu, Gözlerine bakmamak için kafamı yan tarafa çevirdim, ona bu kadar kapılmam normal değildi !.
"Utanınca sevimli oluyormuşsun." dediği gibi üstümden kalktığında "Sarhoş pislik." diye geveledim içimden, elini bana uzattığında tutup ayağa kalktım daha fazla o anı garipleştirmemek adına, bana kağıdı uzattığında kaşlarımı çatıp elimde olan cüzdanın artık elimde olmadığını fark ettim, düştüğüm yere bakarken "Dikkatsiz." diyerek güldüğünde kafamı ona çevirip elindeki cüzdana baktım, kaşlarımı çatıp uzanmış elinden mektubu çektim. "A-artık gitsem iyi olur." daha fazla ona maruz kalmak istemiyordum, garip bir güne birde daha garip bir gece eklemek istemiyordum, ilk defa bir erkeğe bu kadar yakınlaşmış olmanın sarsıntısı vardı üstümde, onun hakkında merak ettiklerimi bastıran tek şeyse sabah yaşadığım şeylerin içimdeki feveranıydı.
"Yanan ev senin evin miydi?" sorduğu soru içimdeki yanma hissini alevlendirmişti, sadece kafamı salladığımda anlayışla oda kafasını salladı "Tüpü açık bırakmışsın, önünden geçerken polislerin konuşmasını duydum." dediğinde kaşlarımı çattım ve kafamın içinde esen rüzgarlardan kalan tek hatıraysa "Tüp bir hafta önce bitmişti..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soyut Gece
Teen Fictionİki ruhun tek bedene karışan acılarının buluştuğu gözler. Acıyla kavrulan iki ruh. Eren Eraslan...koca siyah gözlerinde yaşayan geceden habersiz, ruhundaki sızıyla yaşayan yalnız çocuk. Eda Aydoğan...geceye muhtaç olan küçük kızı beslemeye adanmış...