Tamam, böyle bir şey hiç mi hiç beklemiyordum, baya büyük bir şok yaşadım. Bir süre sonra kendime geldiğimde yanında o kadar utanç içinde yürümüştüm ki bakanların beni yürüyen domates sandığına emindim. Derin bir nefes almış karşımda yazdıklarımı ve ufak çizimlerimi inceleyen adama baktım, az önceye göre yüzünde tek bir mimik bile yoktu. Sanırım işine oldukça bağlı, ciddi ve disiplinli biriydi, çünkü şahsen az önce bana gülümseyen bu adam mıydı diye içimden geçirmiyor değildim.
Okudukları daha çok romantik, sevgi dolu ve kelime oyunları olan bir yazıydı. Küçük mini bir bir fikir diyebilirim, yani Dünya'ya büyük bir akvaryumun arkasından izleyen genç bir kızı anlatıyordu, kurduğu hayalleri; kötü ve iyi insanların ayrımını nasıl yaptığını, kısaca onun baktığı yerden Dünya'yı anlatıyordu. Bu hikaye aslında biraz da eş cinsellik yazmış olabilirdim, açıkçası desteklemiyor oluşunu düşünmek ödümü kopartıyordu.
"Eş cinsel misin? Ya da destekçisi?"
Aslında eş cinsel olduğumu söyleyebilirdim, yüzünden bir şeyler okuyamadığım için defterime ikisi de olduğumu yazdıktan sonra ona uzatmıştım, kısaca gösterdikten sonra gözlerinin içine bakıp düşüncelerini anlamaya çalıştım. Ama gerçekten o kadar sıfır mimikti ki, hiç bir şey anlayamamıştım, ilk defa bu sessizliğimde bir insanın gözlerinin sesini anlayamamıştım.
"Hikayen oldukça güzel, konusu dikkat çekici ve çizim konusuna gelince bir iki bir şey eksik ama halledilebilir. Dilinin akıcılığını beğendim, kullandığın yazım dilini de öyle. Ama sanırım en çok hoşuma giden şey yaptığın kelime oyunları.."
Gülümsemesi yüzünde hafif bir şekilde yer alırken defterimi elime alıp aklımda takılı kalan soruyu yazdım, o hala düşünüyor bir şekilde dururken ben aklımdaki soruyu yazmaya devam ediyordum. Kızmasa da bir şey dememişti ve ben gerçekten deli gibi merak ediyordum.
"Hayır, LGBT ile ilgili bir sorunum yok, hatta bu şirketteki hiç kimsenin yok. Ben de bir birey olduğum için buraya ortağımla birlikte genelde destekleyenleri ya da bireyleri işçi olarak alıyoruz. Homofobikler ile uğraşacak vaktimiz yok."
Kocaman gülümsemiş olmalıyım ki ağzımın yırtılacak gibi olduğunu hissediyordum, tabii bu umurumda değildi, sonuç olarak o da bir bireydi ve böyle bir şeyin sorun olmadığını söylemişti. Kendi kendime sevinirken bir uçurumda dalıp gitmiştim, ta ki kapı hızlı bir şekilde açılana kadar. Bakışlarım arkama dönerken, içeri neşeli biri girmişti. Gözlerine baktığımda hemen bakışlarımı kaçırmıştım çünkü o kadar yoğun ve bir sürü duygu barındıran bakışları vardı ki, daha fazla bakmaya cesaret edememiştim.
Bu beni baya bir germişken o beni incelemeye devam ederek odanın içerisine girmiş, Sehun'un yanında yerini almıştı. Sanırım ortağımla vaktimiz yok derken iki kişiyi kast etmişti, yani iki ortak olarak ve diğer ortak bu kadar rahat girebildiğine göre karşımdaki kişi olmalıydı. Yüz hatlarına kısa bir bakış attığımda Koreliden çok Çinli birine benzediğini fark etmiştim, ikinci fark ettiğim şeyse kesinlikle duygularını oldukça belli eden koyu siyah gözleriydi.
"Yeni çalışanımız Kim Jun-myeon. Konuşamıyor ama gerçekten iş olarak yazım dilini ve çizimlerini çok beğendim. Bence incelemelisin Yixing."
Çizdiğim ve yazdığım şeyleri ona uzatırken gülümseyerek eline almış, hızlı bir şekilde okumaya başlamıştı. Bu sırada gözlerim gülerken yanağında çıkan gamzeye gitmişti, hayatımda hep gamzelere karşı bir ilgim olmuştu, neden bilinmez bana göre çok hoştu. Sıra çizimlerime geldiğinde tek kaşını kaldırmıştı, bu hareket pek beğenmediğini mi gösteriyordu?
"Sanırım seninle gölgelendirme hakkında çalışmamız gerek. Onun harici yazımın gerçekten güzel, zaten Sehun benim dediklerimi demiştir. Bu arada ben, şirketin ortağı Zhang Yixing. Aramıza hoş geldin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]
Short Story❛Biliyorum, sessizliğim yüzünden sevmiyorsun beni. O yüzden görmüyorsun, o yüzden bakmıyorsun yüzüme çünkü görebiliyorum bana acıdığını; hayatımın hep sessiz geçeceğini bildiğin ve üzüldüğün için gözlerimin derinine bakıp sevgimi görmüyorsun. Olsun...