seni ve sessizliğini seviyorum, bana huzur veriyor.

69 13 79
                                    


İş yerine geldiğimde odasında değildi, bunu zaten biliyordum bugün toplantısı vardı ve bilerek bugünü seçmiştim. Odasına ilerlediğimde etrafta kimsenin olmadığını gördüm bu yüzden hızlı bir şekilde içeri girip iç cebimden çıkardığım zarfı özenle masanın üstüne koymuştum. Bütün duygularımı barındıran bu kağıt parçası umarım beni iyi tercüme ederdi çünkü bu sefer hepsinden en önemli andı, sevdiğim kişiye yazmıştım sonuç olarak.

Derin bir nefes bırakıp odadan çıktım, adım sesleri koridorda yankılanmaya başladığında istifamı da vermiştim, hem çok severek yazdığım çizgi romanımın da sonunu yazıp bitirmiştim. Beni burada tutan hiç bir şey kalmamıştı sonuç olarak. 

Çantamı sırtıma atıp son kez her şeyin başladığı şirkete bakmıştım, kelimelere olan aşkım sayesinde ruh eşimi bulmuştum kendime göre. Onlara gerçekten çok şey borçluydum, buruk bir gülümseme yüzümde yer alırken arabama atladım. Aslında buralardan gitmiyordum, yaptığım tek şey iş yerimden ayrılıp sevgili arkadaşım Luhan'ın yanına çocuklara yardıma gidecektim, gönüllü olarak.

Umarım beni hep iyi hatırlarsın Oh Sehun, çünkü ben seni hiç unutamayacağım...


Sıkıcı toplantım sonunda bittiğinde iş yerime gelmiştim, bugün benim için büyük gündü, çünkü kendi içimde güzel planlar yapmıştım ve sonuç olarak artık Junmyeon'a açılacaktım. Bir kaç gündür yüzüne tam olarak bakmıyordum, bakmıyordum çünkü ondan hoşlandığımdan emin olmuştum ve bakışlarım kendimden istemsiz şefkat ile dolarken beni yanlış anlamasından korkmuştum.

Derin bir nefes alıp, odama giderken cam kenarında olan masaya baktım. Boştu.

Bugün izni bitmişti, tam burada masa başında yasından çıkmış bir şekilde çizgi romanını yazmaya devam etmesi gerekiyordu, içimdeki bu duygu da neydi böyle? Koskoca Oh Sehun hayatında ilk defa kaygılanmış mıydı yani? Gerçi hepimiz insandık ve ben Junmyeon'un beni sayısız bilmediğim duyguyla tanıştırmasına alışmıştım.

Bunu seviyordum, ama her işe geldiğimde yüzüne vuran güneş ışınlarına gülümseyerek bakmasını daha çok seviyordum. Beni enerjik yapıyordu, şimdi düşünüyorum da ben onun her şeyini seviyordum. Konuşamıyor olması benim için sorun olmuyordu hem onun bir kaç araştırma yapıyordum belki olumlu sonuçlar alabilirdim ama önce kendisini bulmam gerekiyor.

Kaşlarımı çatmış odama girerken arkamdan koşarak içeri giren arkadaşıma anlamaz bakışlar attım, elinde bir kağıdı sallarken çok endişeli görünüyordu. Anlam veremezken bakışlarım masamda duran zarfa takılmıştı, Tanrı aşkına neler oluyordu?

"Jun- junmyeon istifa etmiş."

Soluklanmaya çalışırken söyledi cümle gözlerimin yerinden çıkacak kadar açılmasına neden olmuştu, ne demek istifa etmiş? İyi de ben öyle bir şey onaylamadım, telaşla geldiğine göre o da onaylamamış, o zaman kendi kafasına göre mi gitmişti? Eğer öyleyse bunun bedelini ağır ödeyeceksin Kim Junmyeon.

İstifa kağıdını alırken masamın yanına gitmiş, sandalyeme kurulmuştum. Hala konuşmamış olmam onu endişelendirmiş olmalı ki bana şaşkın bir şekilde bakıyordu, bense sadece nereden geldiğini bilmediğim bir sakinlikle gece ve yıldızlarla süslenmiş zarfı elime almıştım. Kimden olduğunu az çok tahmin ettiğim için üzerime büyük bir duygusallık çökmüştü, hafif bir şekilde gözlerim dolarken Yixing odadan çıkmıştı.


Junmyeon.. beni seviyormuş?

Sevinmeli miydim, ağlamalı mı? Ayağa kalktım, pes edemezdim. Onu bulacaktım ve daha sonra bunun hesabını soracaktım, sonra da ona duygularının karşılıksız olmadığını söyleyecektim. Aptal tavşan! Ona gününü göstereceğim, ben ona acıyarak değil, şefkatle bakarken o beni yanlış anlamıştı.

ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin