seni, güneş ve ay barışana kadar seveceğim.

73 13 116
                                    



güzel mektup yazabilen biri sayılmam pek ama umarım bu bölüm güzel olmuştur..


Bay Oh Sehun'a mektuplar,

Sana ne ara bu kadar çok bağlandım, ne ara bu kadar kalbimi dolduran her şeyim oldun, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, uzakta beni yıkmak için gelen bir fırtına var ve ben hayatımda hiç yapmadığım bir bencilliği kendime yapmak üzereyim; çünkü sen bilmezsin belki ama ben, fırtınalı hiç bir geceyi sevmedim, korkutuyor beni, yıkılmaktan ve yutulup, unutulmaktan korkuyorum.

Senin anlayacağın dilde şöyle oluyor: bir çizgi roman düşün, çok tutuluyor patlıyor ve herkes her yerde paylaşıyor, çıkan tüm ürünlerini alıyorlar ama bilirsin onun yerini tutan, unutturan her zaman başka bir çizgi roman oluyor. Ben de böyle olmaktan korktum hep, bu yüzden hiç sevmedim her sesli fırtınayı. 

Hiç girmedim denize, çünkü olurda bir girdap çıkar ve beni yutarsa unutulmak istemedim; çok korkuttu beni bu düşünce, iliklerime kadar titrememe sebep oldu. Şimdi de neden unutulmaktan bu kadar çok korktuğumu sorguluyorsun, bundan eminim.

Sana hemen anlatayım, hani o günden sonra hiç konuşmadım dedim ya; işte konuşmayı bıraktığımda ailem beni unuttu, ağabeyim benden daha çok hatırlandı ve ben sadece uzaktan izledim. Sonra artık bana ihtiyaçları olmadıklarını düşünerek yanlarından ayrıldım, sessizlik bazen güzel olsa da bana bir çok şeyimi kaybettirdi, kaybettirmeye de devam ediyor.

Sorguya çekildiğim zaman, konuşamadığım için suçlu durumuna düştüm; eğer bir parmak izi daha bulunmasaydı sanırım şimdi hapiste olurdum, ikincisi ailemi kaybettim, her zaman saygı ve nezaketimi koruduğum ailem beni unuttu. Okulda da unutuldum, hiç bir hoca beni görmemeye başladı, şimdi düşünüyorum da okulu geçmem bile büyük başarıymış.

Sanırım şimdi de seni kaybediyorum, benim olmasan bile ellerinin parmaklarım arasından kayıp gidişini hissediyorum. Kedi gözlerini ilk gördüğümden beri kalbime ikinci bir yangının düştüğünü hissettim, şimdi o olay bitmiş olsa bile hala yanmakta olan bir şey var ve ben bunu durduramıyorum. Söndürecek su Dünya'da değil, sende. Ama sen, bana o gün acıyarak baktığında, beni sevmek yerine sadece halime üzülüp yardım etmek istediğini anladım.

Hoş, ben sadece sessiz biriyim, beni sevmeni beklemem bile saçma. Agh.. kendime çok kızıyorum, o kadar çok kızıyorum ki kendimi dövme isteğimi bastıramıyorum. Kendime kızıyorum çünkü her zaman aklımdasın ve bu beni aptalmışım gibi hissettiriyor...

Konuşabilseydim eğer, adının benden çıktığını duysaydın, bana gelir miydin?

Seni sessizliğimde boğmak yerine; seni sesimle boğsaydım, gerçekten şu kısa zamanda seni sevdiğim gibi sende beni sever miydin? Gecenin yıldızlar ile uyumu gibi, sen gecem olsaydın bende seni süsleyen küçük yıldızlar, masallardaki aşklar gibi olur muyduk? İnanması güç ama bir yerde yaşanıldığı bilinen, her dilde dolanan aşklar gibi hani...

Fazla hayal kuruyorum sanırım...

Gerçi, ben zaten hep hayallerimde mutlu oldum. Hayallerimi kız kardeşim gibi gördüğüm kız ve sevgilisi ile doldurmuştum, birlikte gezeriz, şarkı söyleriz diye; şimdi de seninle süslüyorum, bana kızmıyorsun değil mi? Senin haberin olmadan hayallerimi seninle süslüyorum çünkü.

Teşekkür ederim. Çok ama çok teşekkür ederim sana Oh Sehun. Hep sessiz olan hayallerimi gürültülü seslere boğduğun için. Sana yazdığım bu mektup bir sorun olmazsa eğer anlattığım son şey olacak, bir daha benden başka şeyler duymayacaksın büyük ihtimalle.

Küçüklüğümden beri hayalim şarkıcı olmaktı, sesimle herkesi büyülemek; sesini duyuramayanların, sesini duyurmak istemiştim. Başaracaktım da ama hayat işte, her zaman hayal ettiğimiz olmuyor, ne kadar istesek çabalasak da. Artık alışkınım, çabuk pes etmedim aslında, konuşmak; haykırmak için çok uğraştım, uçurum kenarına gittim, ağzımı açıp içime attıklarımı haykırmak için bağırmaya çalıştım ama olmadı.

Sessiz çığlıklarımı içimden duydum ama hiç yankı olarak geri dönmedi bana. Sadece içimde yankılanıp beni titretti, oysa ben sesimin dışarıdan duyulması istedim, beni değil dağları titretmesini amaçladım. Ama sorun değil, ben kendimi sessizken de sevdim. Hem sessiz olmasaydım, belki seninle tanışamayacaktım, belki de beni ifade eden kelimelerle hiç dans edemeyecektim.

Hiç müzik sözleri yazıp besteleyemeyecektim ama ben sessizken bunların hepsini yapmayı başardım, kendime diğer herkes gibi acımıyorum. Çünkü biliyorum, eğer kendime acısaydım ben asla şimdiki ben olamayacaktım. Depresyona girecek ve bir daha oradan çıkamayacaktım, belki de kendimi öldürmeyi bile deneyecektim, en önemlisi ise kendi kendimi bitirecektim.

Ben kendime acımazken, başkasının bana acımasını bu yüzden istemiyorum yoksa kimsenin benim kötülüğüm için yaptığını düşünmüyorum. Sadece ben ayakta durabilirken onların beni her şeyden acizmişim gibi görmeleri biraz zoruma gidiyor, bu yüzden onlardan sadece biraz empati istiyorum. Her neyse konu oldukça dağıldı, ben sana bir iki şey daha yazıp bu mektubu sonlandıracağım, vaktim daralıyor.

Her şeyin oldukça farkındayım Sehun...

Biliyorum, sessizliğim yüzünden sevmiyorsun beni. 

O yüzden görmüyorsun, o yüzden bakmıyorsun yüzüme çünkü görebiliyorum bana acıdığını; hayatımın hep sessiz geçeceğini bildiğin ve üzüldüğün için gözlerimin derinine bakıp sevgimi görmüyorsun. Olsun, ben yine de seni Güneş ve Ay barışana kadar seveceğim. 

'Güneş ve Ay barışır mı hiç? Gün doğarken Ay, Güneş'in geldiğini bildiği için kaçmıyor mu zaten? Ya Güneş? Güneş'te Ay'ın geceden koptuğunu bildiği için yeni güne doğmuyor mu? Mümkün mü ki bu? Tabii ki de mümkün değil, sadece onu sonsuza dek seveceğime dair kelime oyunu yapıyorum. Çünkü kelime oyunlarımı sevdiğini biliyorum.

Üzgünüm Oh Sehun. 

Çok üzgünüm. Sessiz girip hayatından bir o kadar sessiz çıktığım için, sana sesli anılar bırakmak isterdim ama anladığım kadarıyla sadece üzüntü veriyorum.'

Kağıdı güzel bir şekilde katlayıp gece ve yıldızları andıran zarfın içine düzenli bir şekilde yerleştirdi, içinden geçirdiği şeyler sadece kendi kalbini küle çeviren şeylerdi. Suskunluk, herkesin düşündüğünün aksine daha çok acıtıyordu, düşünsene sevdiğin birinin ismini söyleyemiyorsun; o kadar çok şey söylemek istiyorsun, ama sonuç olarak sadece susuyorsun.

Trajikomik bir şey öyle değil mi? Çünkü bazen de konuşup kendini ifade edememekten korkuyor, ifade etsen bile kimsenin seni anlamamasına sinir oluyorsun ve sadece susmak istediğini söylüyorsun. Gerçekten de oldukça trajikomik bir olay.

 bu bölüm.. cidden oldukça duygusaldı.

ama bütün suç lewis'de bu kadar duygulu ve güzel söylediği için kelimelerim kendini ağlarken buluyor..

her neyse sona adım adım ilerliyoruz, batırmamayı umuyorum..

her neyse sona adım adım ilerliyoruz, batırmamayı umuyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

saknii kalamyuornm..

ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin