'O günden sonra adam kaçtı, kimse onu bulamadı ve ben birkaç ay boğazımda izlerle dolaştım. Sanki sesini kes der gibi boğazımı sıkmıştı, bense vicdanım ve geçirdiğim şok yüzünden bir daha konuşamadım.'
Sehun, yazdıklarımı okuduktan sonra bir süre susmuş, düşüncelere dalmıştı. Bunu gözlerinin sesini duyamadığım zaman anlamıştım, telefonunu çıkartıp birilerine mesaj atarken büyük ihtimalle ortağına mesaj attığını düşünüyordum. Hareketsiz bir şekilde kucağımdaki elimle oynarken uzaklara dalıp gitmiştim.
Bu olayları gün yüzüne çıkarttığımda aklıma direkt Jisoo'nun yüzü gelmişti, gerçekten o gördüğüm tüm kızlardan sempatik ve içtendi ama cinsel dürtülerine sahip çıkamayan, ruhu kirli bir sapık tarafından öldürüldü. Gözlerim tekrar dolarken başımdan geçirilen ve buram buram tatlı kokarken gözlerimi kapatmama sebep olan şey ağlamamı durdurmuştu.
Kafam yumuşak kazaktan geçtiğinde Sehun başımda durmuş bana gülümseyerek bakıyordu ve gözlerinde sevmediğim bir bakış vardı, bana acıyan bakışlar atıyordu. Bu beni biraz kırsa da belli etmedim ve kazağı usul usul hiç bir mimik vermeden giydim. Nefesimi dışarı verdiğimde telefonumun bir yerlerde mesaj sesinin ötmesiyle odada göz gezdirmiştim.
O rahat bir şekilde cebinden telefonumu çıkarttığında kaşları çatılmıştı, ben sadece değişik olduğunu düşündüğüm bakışlarımı ona gönderiyordum. Hayır, anlamıyorum benim telefonumu niye alıyorsun be adam?! Kilit ekranını falan açsa her şeyim ortaya dökülürdü, utancımdan burada yerin dibine girerdim.
Neden böyle dediğimi sorguluyorsanız size kısaca şöyle söyleyeyim, telefonumun ekranını onun anime halini çizdiğim bir fotoğraf yapmıştım ve görse hemen anlayacağını biliyordum. Yani kedi gözleri görmesi bile anlamasına yeterdi bence.
"Junmyeon, bilinmeyen bir numara mesaj atmış. Bu o adam olabilir aç ve normal bir şekilde mesaj at."
Bana sakin bir şekilde söylediğinde ben sadece sinirliydim. Elimde olsa bu kalem tutan ellerimle onu boğazlardım, ki gördüğüm yerde kesinlikle boğazlayacaktım. Boyum pek uzun değildi ama bu onun yüzünü parçalayamayacağım anlamına gelmiyordu. Elbet onunda ben erkeğim diye dolaşıp dürtülerine engel olamadığı zayıf bir noktası vardı, eğilmesi için onu kullanmam bile yeterliydi.
Şu anda Kraliçem gibi davrandığımın farkındayım, bu herif bunları hak ediyordu. Dışarıda dolaşmayı değil!
Kilit ekranımı açıp direk bildirime basarak bilinmeyen numaranın attığı mesaja baktım, bu sırada Jongin beni baya merak etmiş olmalı ki, 52 tane arama ve bir sürü mesaj vardı. Bu yutkunmama sebep oldu, bu olanları bilse kesin benim ağzımı yüzümü kırardı, gerçi belki kıyamazdı ama o esmere güven olmuyor.
⋆
bilinmeyen : merhaba jun-myeon.
junmyeon : kimsiniz?
bilinmeyen : daha dün görüştüğün,
bilinmeyen : kolunda büyük bir iz bıraktığın,
bilinmeyen : saygıdeğer müzik öğretmenin.
junmyeon : huh?
junmyeon : sen misin saygıdeğer? sen olsan olsan adi bir sapık olabilirsin!
junmyeon : sizde olandan bende de var ama bu, bana bir kıza sarkma yetkisi vermiyor.
junmyeon : eminim bunu benden daha iyi biliyorsundur, ya da dur senin zekan buna yetmiyor olabilir. sen neden hala hapiste ya da tımarhanede değilsin ki?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]
Short Story❛Biliyorum, sessizliğim yüzünden sevmiyorsun beni. O yüzden görmüyorsun, o yüzden bakmıyorsun yüzüme çünkü görebiliyorum bana acıdığını; hayatımın hep sessiz geçeceğini bildiğin ve üzüldüğün için gözlerimin derinine bakıp sevgimi görmüyorsun. Olsun...