adını söyleyememek, içimdeki yangını şiddetlendiren sert bir rüzgar.

92 16 72
                                    


Sabah erken geldiğim işimde bana gösterilen cam kenarındaki masama oturmuştum, masada çizim yapmak için özel tabletlerden vardı ve bu beni oldukça heyecanlandırmıştı. Hele bir de cam kenarında olmam daha da güzel olmuştu, yüzüme gelen güneş ışınları suratımı okşarken bugün erken kalkmış olmama rağmen çok zinde hissediyordum ve bir de üstüne aklıma gelen fikirler sayesinde herhangi birinden başlamayı düşünüyordum.

Ama tabii ki de önce yüzüme vuran güneş ışınlarının tadını çıkarmalıydım, sevmesem bile bugün daha şefkatli gibi geliyordu bana. Neden bilmiyorum ama ilk defa bu kadar çok hoşuma gitmişti, sanırım güneş ışınlarında bir şefkat bulmuştum. Gözlerimi açtığımda göz ucuyla yan masaya baktım, sabahtan beri bana değişik bir şekilde bakarak oturan çocuğun hala bakmakta olduğunu göz ucuyla gördüğümde stres olmuştum.

Yine de bozuntuya vermeden önümdeki bilgisayarın kapağını aralamıştım, bir yerden başlamak en güzeliydi ve bende sanırım herhangi birini yazmakla başlayacaktım. Bu yazacağım konu fantastikti ve eh aklımda oluşan sahneler biraz zor çizilecekmiş gibi bir his vardı içimde. Çünkü çizmeyi sevsem ve başarabilsem bile bana çok uzun zaman alacakmış gibi hissiyat veriyordu, ki zaten bir çizgi roman kolay çizilmiyordu.

Ellerimi hafif bir şekilde kütlettikten sonra yanımda getirdiğim şeffaf çerçeveli gözlüğümü gözüme taktım, biraz göz yorucu olacağını bildiğim için bu gözlüğümü seçmiştim. Bana yakıştığını düşünüyordum hem burnumda iz de bırakmıyordu, gerçi küçük burnumda pek düzgün durduğunu söyleyemem. Kendi kendime kıkırdarken hikayeye başlamıştım ve aklımda canlandırdığım sahneleri yazdıktan sonra çizim işini yapmaya başlamayı planlıyordum.

Belki daha yorucu olurdu, belki de daha fazla düşündürücü ama yine de yazmadan hiç bir şey aklımda canlanmıyordu. Yani yoksa sürekli sahne değiştirip dururdum, bunu tahmin ettiğim için ilk önce yazmayı seçmiştim. Yazmak bana göre daha kolaydı, çizim demek; daha fazla ayrıntı, daha fazla detay ve daha fazla dikkat demekti. 

Daha şimdiden baya bir şey yazmıştım ve hızımı durduramayarak buna devam ediyordum, o kadar hızlı yazıyordum ki arada gözlerimi kaldırıp etrafa bakarak görüşümün netleşmesini bekliyordum. Tabii bu sırada ezberlemiş olduğum klavyeyle yazmaya devam ediyordum, bu benim için oldukça basitti, çünkü yaza yaza ezberlemiştim. Bana dönen bazı bakışlar vardı ve bu beni ister istemez rahatsız etmişti, ne yani onlar da benim gibi yazmıyorlar mıydı?

"Hey, biraz yavaş ol myeon. Hızını alamıyor gibisin."

Yanıma gülerek gelen patronum Bay Zhang'e kıkırdadım, gerçekten hızımı alamamıştım ve şu iki saatte bin kelimenin üstünde yazmıştım. Yanıma gelip bir elini masaya bir elini de sandalyeme koyarak ne yazdığıma bakmak için ekrana yaklaştı, ben ise bu sırada camlarla çevirili odasından bize doğru bakan Sehun'a baktım. Bakışlarımız buluşurken gözlerinde görmediğim duygulardan biri daha eklenmişti, böyle yakıcı bir şey vardı sanki gözlerinde.

"Waow.. Bu çok iyi gidiyor myeon o kadar güzel betimlemişsin ki benim bile aklımda canlandı, istersen çizime-"

"Çizimi biz birlikte yaparız Yixing, sen benim sana gönderdiğim dosyalara bak."

Ne ara geldiğini anlamadığım Sehun ile ağzım küçük bir 'o' şeklini alırken neye uğradığımı şaşırmıştım. İyi de ben daha hikayeyi tam bitirmemiştim, niyeydi bu hevesli çizim istekleri? Kendi kendime omuz silkerken ikisi arasında olan bakışmaya bir son vermek için çekinsem bile Sehun'un üstüne giymiş olduğu takımının ceketinin ucunu çekiştirmiştim.

Bakışları bana dönerken artık benimle mi ilgilensen?, bakışımı atmıştım ama o hala bana ne oldu dercesine baktığı için defterime "Artık bakışmayı kesip, hanginiz bana yardımcı olacak söyler misiniz lütfen?" yazarak ikisinin de görebileceği şekilde tutup okumalarını bekledim. Bu sırada bakışlarım ikisi arasında gidip geliyordu, aslında seçim yapma hakkım olsaydı sanırım Sehun'u seçerdim.

Çünkü kendimi ona karşı daha rahat hissediyordum, gözlerine bakınca her ne kadar kaybolup gitsem de bir kara deliğin içinde, bu bana iyi hissettiriyordu. Sonunda okumaları bittiğinde ikisi yine hafif bir bakışmış daha sonrasında da Yixing konuşmaya başlamıştım.

"Sehun sana yardımcı olma konusunda oldukça istekli, bende bana gönderdiği dosyalarla ilgileneyim."

Bunu derken yarım ağız gülmesi ve göz kırpması gözlerimi kısma isteğimi bastıramamıştı, ne olduğunu anlayamazken arkasından hafif bir tebessümle bakan patronuma baktım. Daha sonra kendine geldiğinde ayakta durduğu için bana alttan bir bakış atmıştı, bu sırada aksi gözlüğüm yine burnumdan düşmüştü. Bunu komik bulmuş olmalı ki, kıkırdadı. 

Ah.. sanırım kulaklarım kutsandı.

Ben kıkırdayan suratına bakarken, o eliyle burnumdan düşen gözlüğü itmekle yetinmişti. Gözlüğümü bir daha temizlemeyeceğim, hatta camdan bir kutunun içine koyup evde en sevdiğim yerde sergileyeceğim. Ah Tanrım, ben ne diyorum öyle? Kendime gelmek için önüme döndüğümde yüzüm yanmaya başlamıştı, sanırım daha onu ikinci görüşüm olsa bile hoşlanmıştım.

Aman Tanrım! Aman Tanrım! Aman Tanrım!

Kendime yeni itiraf ettiğim şeyle kalbim daha hızlı atarken önümde karakterlerin kişisel ve fiziksel özelliklerini yazıyordum, aslında aklımda sadece bir kaç tane karakter vardı. Sanırım bir iki tane isim çalsam sorun olmazdı, bu yüzden yazmaya devam ettim. Sehun ise yanıma çektiği döner sandalyesi ile yazdığım özellikteki karakterlere bakıyordu.

"Sanırım ben karakterleri tasarlamaya başlasam iyi olur, sen olaylar zincirini yazmaya devam et. Eğer takıldığın bir yer olursa kolumu dürtmek yerine ceketimi hafif bir şekilde çekiştirebilirsin."

Yüzüme gülümseyerek baktığında bende yüzüme büyük bir gülüş yerleştirmiş ve kafamı aşağı yukarı sallarken onu onaylamıştım. Bazen sanırım gülüşüm olması gerekenden fazla büyük oluyordu, gerçekten bunu durduramıyordum. Önüme dönerken yüzümdeki gülümsemeyi tebessüme indirdiğimde hafif melodili bir şarkı açmıştım telefonumdan, kulaklık kablosu uzun olduğu için birini ona uzattım.

Gülümseyerek kabul ettiğinde kulağına takmıştı, bu sırada önündeki çizim tabletini açmış aynı zamanda da karakterleri yavaş yavaş yapmaya başlamıştı. Sanırım ikimiz bir olduğumuz sürece güzel şeyler çıkacaktı ve sanırım biz yine aynı ortamda olduğumuz sürece ben hep özgüven patlaması yaşayacaktım.


sakbim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sakbim..

çko saknmj

ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin