biraz geriye dönüş
"Tutuklanacaksın."
Birden ağzından çıkan kelimeyle şaşkınca ona dönmüştüm, gözlerim zaten acıyordu bir de üstüne şaşkınlıktan açılması eklenince daha fazla acımıştı. Açıklama yapmasını beklerken oturduğu yerde doğruldu, siyah saçlarını karıştırırken derin nefesler çekmişti. Neden hemen anlatmıyordu da beni burada çatlatmaya niyetli gözüküyordu?
"Polis arkadaşlarım var, Minseok ve Jongdae. Minseok'un rütbesi yüksek olduğu için onun yanına gidip durumu anlattım ve o da hakkında olan belgeleri çıkartıp ne durumda olduğunu söyledi, yeterli delil yoktu; yoktu çünkü yangın tüpünde senin de parmak izlerin olduğu gözüküyordu her ne kadar belli olsa da kanun gereği yeterli delil lazımdı.
Ben de bir plan hazırladım kendi kafamda, bunu anlattım ve bazı yerleri tam oturtup uygulamaya karar verdik ama önce senden yardım almalıyız. Bu olayı çözmek için ne olursa olsun yapabilir misin Junmyeon?"
Az öncenin aksine yüzüme bakmadan konuştuğunda kırılsam da belli etmedim ve derin bir nefes bıraktım, onun gibi bakışlarımı duvara sabitlerken onun yakalanması için her şeyi yapacağımı biliyordum. Bu yüzden kafamı sallayıp, kararlı bir şekilde ayağa kalktım. Ne olursa olsun yapacaktım, o adam parmaklıkların arkasında ölene kadar çürüyecekti, onun layık olduğu yer orasıydı.
"Şimdiden söyleyeyim plan için kadın kılığına girmelisin."
⋆
Tamam, açıkçası baştan söylemesi kolaydı ama şimdi altımda olan kısa eteğe olumsuz bakışlar atıyordum, her ne kadar itiraz etmek istesem de fazla zamanım yoktu bu yüzden aynanın önünden ayrılıp odadan çıktım. En azından topuklu ayakkabı giymiyordum, bundan yırtmış olmam bile büyük nimet sayılırdı, öyle değil mi?
Dışarı çıktığımda kimseni yüzüne bakamıyordum çünkü deli gibi utanıyordum, bu yüzden kaçamak bakışlarla salonda duran iki patronuma kısa bakışlar attım. Bay Zhang sırıtırken Sehun hemen beni süzmüş, birkaç saniye gözümün içine baktıktan sonra bakışlarını yere sabitlemişti, anlamıyordum son zamanlarda neden bana böyle davranıyordu?
Biraz garipti, gözlerimin için bakmıyordu ve gereği olmadıkça uzun cümleler kurmuyordu cidden bu beni çok kırıyordu ama şu an ağlamamalıydım çünkü önemli bir görevim vardı. Ondan sonra belki bu konuyu irdeleyebilirdim, elimle hazırım işareti yaptıktan sonra gelen mesajlarla kaşlarımı çattım.
Pislik herif ardı ardına mesaj atarken sinirime engel olamayarak yazmıştım, normalde yazmamam gerekiyordu çünkü plan dahilinde değildi ama ben öfkemi bastıramamıştım. Bana cevap verdikten sonra göz ucuyla saate baktım, kapının önüne gelip hiç bir şey yokmuş gibi dışarı çıktım.
Bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum, bu beni oldukça gererken göz ucuyla arkama baktım. Az ilerimde mesafesini koruyarak beni takip ediyordu, daha şimdiden sırtımdaki kasların gerildiğini hissedebiliyordum. Sert bir şekilde yutkunurken planın benim için asıl zor kısmına gelmiştim, şimdi tenha bir ara sokağa sapacaktım, kendi kendime sakin olmam gerektiğini içimden söyledikten sonra ara sokağa saptım.
Adım sesleri dibimdeydi ve tabiri caizse kasılmaktan, stresten bayılmak üzereydim. Hızlı hızlı nefesler alırken kolumdan tutmasıyla çığlık atmıştım, normalde onu da yapamıyordum ama dokunmasını beklemediğim için şoka girmiştim ve sesim birden bire yüksek çıkmıştı. Sırıtarak bakan yüzüne karşılık kolumu kurtarıp geri geri adımlar attım, plana sadık gitmelisin Junmeyon sakin kal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ɪ'ᴍ ɢᴏɴɴᴀ ʟᴏᴠᴇ ʏᴏᴜ ✓ [sesu + tamamlandı]
Short Story❛Biliyorum, sessizliğim yüzünden sevmiyorsun beni. O yüzden görmüyorsun, o yüzden bakmıyorsun yüzüme çünkü görebiliyorum bana acıdığını; hayatımın hep sessiz geçeceğini bildiğin ve üzüldüğün için gözlerimin derinine bakıp sevgimi görmüyorsun. Olsun...