doyoung
1 ocak 2016
nefes alırken göğsüm sıkışıyor.
gözlerimi açılmaları için zorladığım sırada direkt olarak irislerime hücum eden ışık yüzünden yüzümü buruşturdum. her yanım ağrıyor.
"dikkatli ol k26, dikişlerine zarar vereceksin."
tanıdık bir kadın sesi bana ulaştığında gülümsedim, o buradaysa her şey yolundaydı.
"jaehyun iyi mi?"
"rusya'da. tek kelime etmeden gitti."
öldüğümü sanıyor.
"seni bulduğumda nabzın çok zayıftı, muhtemelen anın heyecanıyla nabzını alamadı. berbat görünüyordu."
"teşekkür ederim küçük kardeşim."
"dinlen ağabey, bu yaralar uzun süre seni yalnız bırakmayacak."
24 ocak 2016
"acıtıyorsun."
"söylenmeyi kes. sana bilet alacağım. onu bulacağından eminim. zor bir yerde değil, seninle anıları olduğu bir yerde."
petersburg diye mırıldanırken gülümsedim. beni vurduğu yere gitmesi aptalcaydı ama bu beni sevindirmişti. tuhaf, öldüğümü sanıyor ama benden vazgeçemiyor. jeong jaehyun uğruna deli olunmayı sonuna dek hak ediyor. bundan ona deliyim zaten, yalnız ona deliyim.
aklıma o geldiği her an kalbime bir ağrı saplanıyor, beni öptüğü bana sarıldığı o anlar gözümün önüne geliyor. beni kucağında sıkı sıkı tuttuğu, ağladığı anları hatırlıyorum. ona gitmeyi deneyeceğim, denemezsem bana hissettirdiği her şeye hakaret etmiş olurum. deliysem her şeyine deliyim sonuna kadar deliyim. denemek zorundayım. o bunu hak ediyor.
"baksana, beni onunla konuşturabilir misin? öldüğümü sanıp-"
hızlı adım sesleri duyduğumuzda telaşla elimdeki kremi yere bırakıp ayağa kalktım. jennie işaret parmağını dudaklarına götürüp sessiz olmamı işaret ederken bir yandan da masaya bıraktığı tabancasını eline alıp ayağa kalktı. bana da bir silah uzattığında kapının iki yanına geçmiş bekliyorduk. içeriye tuhaf kokulu bir gaz dolmaya başladığında gözlerim karardı, yere düşerken açılan kapının sesini duydum.
"iki kardeş birbirini koruyor demek."
2 şubat 2016
"jaehyun'un yerini söyle jennie biz de ağabeyine acı çektirmekten vazgeçelim."
sırtıma yediğim kırbaçları onuncudan sonra saymayı bırakmıştım. acıdan bayılıyordum ama tüm vücuduma dökülen soğuk suyla yeniden ayılıp kırbaç yemeye devam ediyordum. jennie karşıma oturtulmuş işkencemi izliyor, jaehyun'u ifşa etmek istemiyordu ama ölmemi de istemiyordu, bu yüzden yara dolu dudaklarının arasından rusya kelimesinin süzülmesine izin verdi.
"işte bu kadar basitti, söylesene bütün bu acıya gerek var mıydı?"
kelepçeli elleriyle gözlerini silip başını öne eğdiğinde titreyen nefesimi verdim. her şey bitmişti. jennie'nin önüne bir telefon koyup jaehyun'u aramasını söylediklerinde bir an tereddüt ettiği için sırtıma bir kırbaç daha yemiştim. aramasını istedim, sesini duymak için elimdeki tek fırsattı. o kurtulurdu, hepsinden kurtulurdu. jennie yavaş yavaş numarayı tuşladıktan sonra yarım dakika kadar çalan telefon açıldı.
"jeong. orada mısın?"
jennie'nin titrek sesi duyulduğunda kalbim çıldırmış gibi atıyordu. cevap ver diye bağırdım zihnimden. cevap ver yalvarırım.
![](https://img.wattpad.com/cover/272588743-288-k415751.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rána
Fiksi Penggemarher şey bittiğinde ben yine sendeydim, sende ve senin o muhteşem yara izlerinde. ©bittersv